Translate.vc / португальский → турецкий / Cesár
Cesár перевод на турецкий
2,864 параллельный перевод
César teria fornicado com Medusa, se ela usasse coroa.
Sezar, taç giyiyor olsaydı, Medusa'yı da becerirdi.
Em relação ao meu dinheiro, ao dinheiro de César, garantiu-me que já o teria.
Para hakkında, Sezar'ın parası. Şimdiye kadar almış olacağımı garanti etmiştin.
Em Alexandria, com César.
İskenderiye'de, Sezar'la.
César morreu.
Sezar öldü.
O filho que tive de César tem quase 4 anos.
Oğlum Sezar neredeyse dört yaşına geldi.
Anuncie o meu filho como filho legítimo de César e seremos amigos.
Oğlumu Sezar'ın meşru oğlu ilan edersen dost oluruz.
É uma lista de candidatos às eleições do próximo ano, elaborada pelo nosso amado César, pouco antes da sua morte trágica.
Bu aramızdan ayrılmadan önce sevgili Sezar'ımızın hazırladığı gelecek yıl seçimlerinin aday listesi.
Quem acreditaria que César escolhera tal escumalha?
Sezar'ın bu alçakları seçtiğine kim inanır?
César morreu, e é como se tivesses sido tu a pegar no punhal.
Sezar öldü ve sen de onu öldüren bıçağı tutmuş kadar oldun!
Ela pediu-me para reconhecer formalmente o bastardo dela como filho de César.
Benden kibarca piçini Sezar'ın oğlu olarak kabul etmemi istedi.
É uma pergunta complexa, mas começaria a dar aos plebeus o dinheiro que César lhes prometeu.
Bu karmaşık bir soru ama kesinlikle halka, Sezar'ın söz verdiği parayı vermekle başlarım.
Diz-lhe que estás muito feliz por ele administrar os bens de César.
Ona Sezar'ın eyaletini yönetmesinden ötürü çok mutlu olduğunu söyle.
Pela graça de Júpiter, Caio Octávio César, filho legítimo de Caio Júlio César, compromete-se a fazer cumprir pessoalmente os termos das doações que o seu amado pai fez ao povo!
Jüpiter'in inayetiyle, Gaius Octavian Sezar Gaius Julius Sezar'ın meşru oğlu sevgili babasının insanlara olan vasiyetinin şartlarını şahsen yerine getirmek taahhüdünü vermektedir.
Nos campos de Marte, nos próximos nove dias, todos os cidadãos e soldados elegíveis receberão 300 sestércios das mãos do próprio Octávio César!
Gelecek dokuz gün Mars'ın tarlalarında uygun olan tüm vatandaşlar ve askerler Octavian Sezar'ın bizzat kendi ellerinden 300 sestertii alacaktır!
Que conste que o filho de César vendeu todos os seus bens pessoais para honrar os desejos de seu pai.
Babasının isteklerini yerine getirmek için Sezar'ın oğlunun, tüm mallarını sattığı biline.
- Sou o herdeiro legítimo de César.
- Sezar'ın yasal varisiyim.
César não escolheu o rapaz de ânimo leve.
Sezar çocuğu geçici bir heves için seçmedi.
No Norte, o grande exército, sob a liderança dos generais Hirtius e Pansa, auxiliados por César Octávio, está prestes a defrontar as forças do traidor Marco António.
Kuzeyde, generaller Hirtius ve Pansa'nın liderliğindeki ve Sezar Octavian'ın desteğine sahip büyük ordu hain Mark Antony'nin ordularıyla karşılaşmak üzere.
Agora, chamam-me César.
Bana artık Sezar diyorlar, Pullo.
Se alguém desafiar a tua passagem, mostra-lhe o selo de César.
Biri yolunu keserse onlara Sezar'ın mührünü göster.
Estou certo de que, quando chegar, César terá todo o prazer em explicar-lhe.
Vardığı zaman, Sezar bunu size bizzat söylemekten memnuniyet duyacaktır.
Auto-intitula-se César?
Sezar mı diyor kendisine?
Outro César...
Bir Sezar daha.
Auto-intitula-se César porque é o nome dele por lei.
Kendisine Sezar diyor çünkü bu onun yasal adı.
Não queria ser obrigado a dizer isto, mas estas crianças pertencem ao próprio Caio César Octávio.
Bu konuya girmek istemiyordum, ama bu çocuklar bizzat Gaius Sezar Octavian'ın özel malı.
O símbolo de César.
Sezar'ın işareti.
César. César.
Sezar.
Podes morrer mil vezes! Isso não vai trazer Niobe, as tuas filhas nem César de volta!
İstersen bin defa ölebilirsin, ama bu, ne Niobe'yi, ne çocukları, ne de Sezar'ı geri getirmeyecektir!
César o tanas!
Şeyimin Sezar'ı!
O Senado pode pensar que tenciona imitar César, acampando as legiões na nossa fronteira.
Senato, senin Sezar'a benzemeye çalıştığını düşünebilir.
Sou Marco Vipsânio Agripa, um amigo de César de Octávio, como era conhecido.
Ben, Marcus Vipsanius Agrippa, Sezar'ın bir dostuyum... Octavius demeliydim.
Constou-me que foram muitos a apunhalar o seu César.
Anladığım kadarıyla, sizin Sezar'ınızı bıçaklayan pek çok kişi varmış.
Para Octávio... ou melhor, César.
Octavius'a... Sezar desen daha iyi olur.
Neste momento, a República terá todo o gosto em aceitar a proposta de ajuda de César.
Şu anda ise, Cumhuriyet çok büyük bir minnettarlıkla, Sezar'ın destek teklifini kabul edecektir.
O nobre patriota, o jovem César Octávio, alia-se aos nossos generais com as suas próprias legiões para esmagar os rebeldes!
Asil vatansever, genç Sezar Octavius, kendi lejyonlarıyla generallerimiza katılarak, asileri ezmemize yardım edecektir.
A César o que é de César.
Artık Sezar'ın hakkını verme zamanı.
Não deixes que o Cesar Chavez te ouça a chamares-lhe Taco.
Cesar Chavez, ondan Taco diye bahsettiğini duymasın.
Bem, não vim para enterrar César, mas para comer uma salada César.
Sen ne dersin? Buraya Sezar'ı görmeye gelmedik ama Sezar salatası yemek çok hoş olur.
Salada César, por favor.
Sezar salatası lütfen.
O Jay pode comer uma Salada César e pão de alho.
Jay biraz salam ve ekmek yiyebilir.
Porque estava o teu pequenote vestido de César de manhã?
Oğlun neden bu sabah Sezar kılığındaydı?
Foi perguntado a Júlio César que morte preferia para cada um.
Bir keresinde Julius Caesar'a sormuşlar, "hangi ölüm diğerlerine göre daha iyidir?".
É o Cesar.
Cesar arıyor.
Diz ao Cesar que estou ocupado.
Cesar'a söyle işim var.
Escavar outro túnel, certo Cesar?
Başka bir tünel kazalım, tamam mı Cesar?
Telefona ao Cesar se tiveres problemas.
Bir problemin olursa Cesar'ı ararsın.
Cesar, diga-lhe que me conhece.
Cesar, ona beni tanıdığını söyle.
Olá Cesar.
Merhaba, Cesar.
Obrigada Cesar.
Sağ ol, Cesar.
Cesar. Bom dia.
Cesar, günaydın.
O Cesar é o Alfred.
Cesar da Alfred.