Translate.vc / португальский → турецкий / Civil
Civil перевод на турецкий
3,618 параллельный перевод
"Agora estamos empenhados nesta grande guerra civil, " testando se esta Nação ou qualquer Nação assim concebida... " e consagrada, poderão perdurar.
" Şimdiyse biz bir iç savaşın içinde bulunuyoruz ve, bu ulusun ya da bu şekilde yaratılmış ve kendini adamış herhangi bir ulusun dayanıklılığını sınamaktayız.
JANEIRO, 1865 A GUERRA CIVIL AMERICANA ESTÁ AGORA NO SEU QUARTO ANO
AMERİKAN İÇ SAVAŞININ DÖRDÜNCÜ YILI
Declaram elas que Comissários de facto... vieram ao Norte e devem ter chegado nesta altura a Washnigton, portadores de uma oferta de cessação da nossa guerra civil!
Gerçekten de Kuzey'e elçilerin gönderilmiş olduğuna ve şimdiye dek Washington şehrine varmış olmaları gerektiğine, yanlarındaysa iç savaşı derhal bitirecek bir teklif taşıdıklarına tanıklık ediyorlar!
Arranjei um trabalho na construção civil, tornei-me encarregado.
İnşaat işi buldum, baş kalfa oldum.
Até saber que o meu grupo não os detém não ordeno um ataque nuclear contra uma população civil.
Ekibimin onları durduramayacağını görmeden sivil halka karşı nükleer saldırı emri vermem.
É uma civil.
Kadın sivil.
Este tipo aqui, temos um verdadeiro civil.
Şuradaki adam, aramızda gerçek bir sivil var.
Se quiser fazer outros 100 projectos como civil, faça-os. Mas Bolton Village vai ficar de pé e você vai afastar-se.
Bir sivil olarak başa yüzlerce siteyi yıkmak istiyorsan öyle olsun ancak Bolton Village kalıyor ve sen çekip gidiyorsun.
Isto é um maldito "habeas corpus". Sou uma advogada de Defesa Civil.
Bu lanet olası bir Habeas davası, ben sivil savunma avukatıyım.
É uma acção civil, na sua essência.
Aslında bu bir sivil hukuk davası.
Srs, se fosse assim, podíamos começar outra guerra civil.
Beyler, buradaki durum farklı.
Isso poderá provocar outra guerra civil.
İç savaşa neden olabilir.
O Presidente Johnson acabou de aprovar a maior parte da legislação do direito civil desde que Lincoln libertou os escravos.
- Koz yok. Lincoln kölelere özgürlük tanıdığından bu yana Başkan Johnson en önemli insan hakları tasarısını meclisten geçirdi.
Enquanto o produto é considerado demasiado pesado para um civil, um acrescento de 340 g não é nada para um soldado.
Bu ürün sivillere çok ağır gelirken, 12 parça eklemek, askerler için hiçbir şey demek.
A propriedade é especial porque... Devido a época da Guerra Civil.
Mülkiyet özel çünkü geçmişi İç Savaşa dayanıyor.
Vivi através de dinastias, do início da república, senhores da guerra, a invasão Japonesa e a guerra civil.
Yaşadığım dönemler İmrapator Guangxu ( 1875-1908 ) Son İmparator ( 1909-1911 ), Cumhuriyet Hükümeti, Kuzey Seferi ( 1926,1928 ),... Japonlara karşı direniş ve Çin Soğuk Savaşıdır. Sonrasında Hong Kong'a geldim.
Especialistas dizem que armar as guerrilhas... da revolução é uma maneira de arrastar o país numa guerra civil prolongada.
Uzmanlar muhalefet içinde çatışan grupları silahlandırmanın ülkeyi uzatmalı bir iç savaşa sürüklemek için kesin bir yol olduğunu söylüyor.
BUREAU DA COOPERAÇÃO CIVIL
SİVİL İŞBİRLİĞİ BÜROSU
Ficam reconstituindo a Guerra Civil como se fosse sair diferente.
Sanki sonucu değişecekmiş gibi iç savaşı tekrarlayıp duruyorlar.
Eu entendo por que jovens se alistaram para a Guerra Civil.
Gençlerin iç savaşa katılmalarının sebebini anlıyorum.
Teriam que ir para outra cidade para ver suas amiguinhas... quando suas esposas acham que estão em outra reunião... da Sociedade de Reconstituição da Guerra Civil Americana.
Karılarınız Amerikan İç Savaşı Sahnelendirme Toplumu'ndaki bir başka toplantıya katıldığınızı düşünür, siz metreslerinizi görmek için şehir dışına çıkmak zorunda kalırsınız.
Havia Conjuradores na Guerra Civil?
İç savaşta Casterlar mı vardı?
Tirando aquele negócio de Guerra Civil e as refeições... eu ficarei na cama o inverno inteiro.
O lanet İç Savaş şeyi ve yemekler dışında tüm kış tatilinde yatağımdan çıkmayacağım.
Duas famílias, mesma linhagem, na cidade de Verona, onde nossa cena é, um ódio antigo, iniciar um novo motim... onde sangue Civil maos sujas dos cidadaos.
Benzer itibarlardaki iki büyük aile sahnemizi sunduğumuz Verona panayırında kadim bir garezden yeni bir kavgaya, medeniyetin ellerinin medenilerin kanıyla temizlendiği bir yerde.
Civil, para ti.
Civil, sendeyiz.
Civil, certo?
Sivil, değil mi?
Há ainda uma embarcação civil no Golfo...
Efendim, körfezde sivil bir tekne var...
- Um civil.
- Haydut bir sivil.
Era o que me faltava, um civil a explodir no meu convés.
Uçuş aşkına! Bir bu eksikti, güvertemde havaya uçacak bir sivil.
Durante a Guerra Civil inglesa, levou um tiro fatal de um parlamentarista.
İngiliz İç Savaşı sırasında bir parlamenter tarafından rastlantı sonucu vurularak öldürüldü.
E uma pitada de desobediência civil na medida certa.
Ayrıca biraz da sivil itaatsizlik.
"Se um civil afegão ajuda as forças da Coligação, merece morrer" e explicou que têm o estatuto de colaboradores ou informadores.
"Bir Afgan sivil, Koalisyon güçlerine yardım ediyorsa ölmeyi hak etmiştir" dedi ve onlara işbirlikçi veya muhbir denebileceğini anlatmaya koyuldu.
civil afegão + fala com as forças da coligação = MERECE MORRER
afgan sivil + koalisyon kuvvetleriyle konuşuyor = ÖLMEYİ HAK EDİYOR
Quero chamá-lo "Assassinato Colateral".
Buna "Civil Cinayet" demek istiyorum.
Pára para ajudar este civil e é morto na operação.
Kaldırımdaki sivile yardım etmek için durduğunda ise öldürülüyor.
O'website'está a chamar a isto "Assassinato Colateral".
İnternet sitesi buna "Civil Cinayet" adını veriyor.
E se achas que eles vos apertaram com o vídeo do "Assassinato Colateral" espera até veres o que eles vão fazer com isto.
Ve eğer onların "Civil Cinayet" görüntülerinde yaptığı gibi olayları çarpıtacaklarını düşünüyorsanız o zaman bekleyin bakalım bu sefer ne yapacaklar.
A seguir à detonação do engenho às 16 horas de hoje, a lei civil foi suspensa.
Bugün patlayan bir aletten sonra önümüzdeki 1600 saate kadar, sivil yasalar askıya alındı.
Qualquer civil apanhado a desafiar a lei marcial, será sujeito a tribunal militar.
Askeri yasalara karşı gelen herhangi bir sivil. yakalandığında, askeri mahkemeye çıkacak.
Eu sou uma engenheira civil.
İnşaat mühendisiyim.
Uma engenheira civil significa que podemos reconstruir, casas, pontes, barragens...
İnşaat mühendisi demek yeniden evler, köprüler, barajlar inşa etmek demek.
Eu sou uma engenheira civil que também é uma engenheira eléctrica.
Hem inşaat hem elektrik mühendisiyim.
A nossa raiva para acabar com esta Guerra Civil
Bu şeytanca savaşı durdurabilmek için elimizden geldiğince..
Desde que rebentou a guerra civil em Espanha ele queria que eu fosse com ele e esmagasse um tal de Franco.
İspanya'da iç savaş başladığında onunla birlikte gidip Franco diye birini hurdahaş etmemi istedi.
Isto é um alerta de emergência da defesa civil.
Bu, tüm sivller için bir uyarıdır!
Será apenas uma cerimónia civil por isso, gostávamos que viesses para ser nossa testemunha.
Evlendirme dairesinde küçük bir tören tanığımız olmanı istiyoruz.
É sobre negros que tinham escravos no sul antes da guerra civil.
İç savaştan önce Güney'de köleleri olan siyahi kavimlerle ilgili.
As pessoas vão perder a esperança e sucumbir à ganância, incesto e guerra civil.
İnsanlar tüm umutlarını kaybedecek ve açgözlülüğe, akrabasıyla ilişkiye girmeye ve iç savaşa teslim olacak.
Após Korra descobrir que o Chefe Unalaq a traiu e aos seus pais, voltou-se contra ele, causando uma guerra civil.
Korra, Şef Unalaq'ın kendisine ve babasına ihanet ettiğini öğrendikten sonra, ona karşı geldi ve iç savaşı başlatmış oldu.
A Guerra Civil.
İç savaş.
e "Engenheiro Civil / Engenheiro Eléctrico".
Diğerlerinde de inşaat ve elektrik mühendisi.