Translate.vc / португальский → турецкий / Costas
Costas перевод на турецкий
16,146 параллельный перевод
A Operação Guarda-costas demorou imenso a ser posta em prática e você...
Muhafız Operasyonu'nu tamamlamak aylarımızı aldı ve sen...
Ele apunhalou-o pelas costas.
Sırtından bıçaklamış.
Não me vires as costas.
Bana sırtını dönme.
- Só funciona, tipo, em lesões nas costas e assim.
- Ama eğer istersen, beline ağrı girdiğinde işe yarıyor.
O Embaixador está na sala segura com os seus guarda-costas.
Elçi güvenli odada, korumaları da yanında.
Não disparem contra as nossas costas.
- Bizi kıçımızdan vurmayın yeter.
Vou preparar uma cataplasma, para relaxar os músculos do seu peito e das suas costas.
Göğsündeki ve sırtındaki kasları rahatlatmak için lapa hazırlayacağım.
Então, viras-me as costas uma última vez, é?
Son anında bile bana sırtını döndün, öyle mi?
Não lhe posso virar as costas.
Ona sırtımı dönemem.
Soube que começaram a chamar-lhe inspetora Engenhocas nas suas costas, quando foi promovida.
Priscilla, terfi olduktan sonra herkes sana arkandan Müfettiş Gadget diyormuş.
Estou farta que me virem as costas.
Sabahtan beri herkes sırtını dönüp gidiyor.
Devia virar as costas e afastar-me disto tudo.
Arkamı dönüp bunları mazide bırakmak istiyorum.
Eu nunca viro as costas a uma luta.
Asla pes etmem.
O Cottonmouth caiu de costas, virou-se e depois rastejou.
Cottonmouth sırtının üzerine düştü döndü ve süründü.
Tens estado a rir-te nas minhas costas durante todo este tempo.
Demek bunca zaman bıyık altından gülüyordun. Hiç de bile.
Eu posso ter dores nas costas que me doem todas as manhãs quando saio da cama.
Sabahları yataktan kalkarken sürekli ağrıyan bir sırtım var.
Por isso, eu aprendi a virar as costas ao Sol e a enfrentar a Lua.
Ben de yüzümü, güneşi bırakıp aya çevirmeyi öğrendim.
Olham para ti e tiram-te as roupas das costas e roubam-te o saquinho com pedras azuis.
Sana şöyle bir bakarlar ve üstünden kıyafetlerini alıverirler o küçük çantadaki mavi taşları da çalarlar.
Se fizeres isso, vais estar a pôr um alvo nas tuas costas, na minha e na das crianças.
Bunu yaparsan sırtına bir hedef tahtası koyacaksın. Benim ve o çocukların sırtına da.
Vou mantê-lo nas costas ou num saco velho, sei lá!
"Tutacağım sırtımda eski bir çuvalda" ya da böyle bir şeyler.
A isca, enviado aos selvagens para que os homens sentados nesta sala possam colocar os seus pecados nas minhas costas e clamar que eles mesmos estão limpos.
Vahşi doğaya yollanmış kurban. Böylece bu odada oturan adamlar kendi günahlarını benim sırtıma yükleyip kendilerinin dürüst olduğunu iddia edebilsinler diye.
Homens a aproveitar a imunidade enquanto enriquecem nas costas daqueles que sacrificaram tudo para tornar possível o destino da América.
Dokunulmazlıklarının tadını çıkartan insanlar, Amerika'nın kaderini gerçekleştirebilmek için varını yoğunu feda edenlerin sırtından zenginliklerine zenginlik kattılar.
Eles atiraram nas costas.
Kadını arkasından vurdular.
É extraordinário para mim quantos negros levam tiros nas costas enquanto estão a atacar.
Biliyor musun, onlar saldırırken arka sokaklarda o kadar siyahi insanın vurulması göze çarpıyor.
Olá, pessoal, eu sou Bob Costas.
Herkese merhaba. Ben Bob Costas.
- Não viro as costas a ninguém.
İnsanlara sırtımı dönmem.
Mas a maneira como ele saiu com uma palmada nas costas...
Ama sonra hafif bir cezayla kurtulması...
E não aches que não havia pessoas de onde eu vim a puxar nas costas da minhas camisas o tempo todo. Com mão de fora, a tentar fazer-me arrasta-los comigo.
Ama geldiğim yerde her fırsatta arkamdan çekip beni yere serip, kendi seviyelerine indirmeye çalışan insanlar olmadığını düşünme.
Como chamam a um animal com uma pila no meio das costas?
Sırtının ortasında bir hıyar olan hayvana ne denir?
Imagino que haveis usado um ano da vida de alguém às costas.
- Evet. Sanıyorum sırtında birinin bir yılını taşıyordun.
Não vireis as costas à vossa rainha, Jorah, o Ândalo.
Kraliçene sırtını dönüp de gidemezsin Andallardan Jorah.
Então. Força nessas costas.
Hadi ama be, daha sert!
Diz o homem que enterrou a sua espada nas costas do Rei.
Kılıcını kralının sırtına geçirmiş adam diyor.
Sabemos como é eles prostrarem-se à nossa frente e trocarem de nós nas nossas costas.
İkimiz de önümüze gelince el pençe divan durup arkamızdan gülmelerini iyi anlarız.
Coloca-a nas costas do meu cavalo.
Onu atımın arkasına koy.
Amberle Elessedil, deu as costas aos Escolhidos e aos seus deveres à Ellcrys.
Amberle Elessedil Seçilmişlere ve Ellcrys'e karşı olan vazifelerine sırt çevirdin.
- Planeaste isto nas minhas costas?
- Arkamdan iş mi çevirdin sen?
Criadas a fazerem massagens nas costas.
Hizmetçi kızlar sırtına masaj yapar.
Pode virar as costas ao seu dever, se desejar. Mas não finja que é nobre ou corajoso.
Canın istiyorsa vazifenden kaçabilirsin ama sakın bu asil ve cesurcaymış gibi davranma.
E manter sempre o manto do pai sobre as minhas costas.
- Ve babamın urbasını her zaman üzerimde bulunduracağım.
Despedias os guarda-costas?
O korumaları kovar mıydın?
Mete-lho pelas costas.
Sırtına koy.
Esfrega-lhe bem as costas, isso vai aquecê-la.
Sırtını iyice ovala, bu onu ısıtır.
As minhas costas não são grandes o suficiente.
Sırtım onun için yeterli büyüklükte değil.
Pai, não me vire as costas.
Baba, benden yüz çevirme.
Agiu nas nossas costas, para impedir os soviéticos de explodirem o comboio.
Sovyetler, treni patlatmasın diye bizim arkamızdan iş çevirdin.
Virar as costas ao nome da família e à herança.
Soyadıma ve mirasıma sırtımı döndüm.
Toda esta cidade lhe virou as costas. Apesar de arriscar a sua vida para a salvar uma e outra vez.
Şehri kurtarmak için hayatınızı defalarca kez riske atmanıza rağmen şehir size sırtını döndü.
Porque ela esfaqueou a minha mãe pelas costas!
Çünkü annemi sırtından bıçakladı!
É engraçado como ser eletrocutado nas costas pode partir o coração.
Sırtından şok yemenin kalbini kırabilmesi ne kadar ilginç.
E eu a gastar uma fortuna em guarda-costas para os proteger...
Bizi şeyden korusunlar diye- -