Translate.vc / португальский → турецкий / Diana
Diana перевод на турецкий
2,709 параллельный перевод
Ele pediu-nos para actuar na festa da Diana, e nós actuámos.
Diana'nın partisinde sahne almamızı istedi, tabii kabul ettik.
Via-se o Smokey, a Mary, a Diana Ross.
Smokey oradaydı, Mary oradaydı, Diana Ross oradaydı.
O Michael ficava em casa da Diana Ross e ensaiava.
Michael, Diana Ross'un evinde kalıp prova yapıyordu.
Ele gostava muito da Diana Ross e ela gostava dele.
Diana Ross'u gerçekten sevdi, Ross da onu.
A Diana Ross andava a mostrá-lo.
Diana Ross onunla hava atıyordu.
Ver Hollywood e tocar com a Diana Ross, estávamos no céu.
Hollywood'u görmek, Diana Ross'la birlikte çalmak bizim için cennetti.
Parecia que tinham pó das estrelas porque estavam a ficar perto do Berry Gordy, da Diana Ross e dos meus ídolos todos.
Sanki üzerlerinde yıldız tozu vardı. Berry Gordy'ye, Diana Ross'a, hayranlık duyduğum herkese yakınlaşıyorlardı.
Bobby Taylor produziu 10 canções do álbum : 'Diana Ross Presents The Jackson 5'
Bobby Taylor,'Diana Ross Jackson 5'ı sunar'albümünde 10 şarkı yaptı.
Muitas pessoas cantaram essas canções e não se aguentavam a elas como os Levi Stubbs ou a Diana Ross, mas ele tinha um dom.
Levi Stubbs ya da Diana Ross gibi çok insan şarkı yazmış ama duruma hakim olamamışlardı. Michael ise yetenekliydi.
Berny Gordy estava a fazer filmes com a Diana Ross.
Berry Gordy, Diana Ross'la filmler çekiyordu.
Obrigado, Diana.
Sağ ol, Diana.
E eu de Princesa Diana.
Ben de Prenses Diana'ydım.
E eu disse, "A Princesa Diana não precisa de super poder."
Ben de "Prenses Diana'nın süper güce ihtiyacı yok" dedim.
A Violet estava vestida de Princesa Diana.
SEV BENİ Violet Prenses Diana kılığındaydı.
Desde as ruas de Moscovo, Rússia, Diana Kruger, Business Channel News.
Moskova sokaklarından ben Diane Kruger, iş dünyası kanalı haberleri.
Diana Bauer, idade 28, caiu ou saltou da varanda, três dias depois de aqui estar.
Yirmi sekiz yaşındaki Dana Bauer, taşındıktan üç gün sonra... balkondan atladı ya da öyle sanılıyor.
- Não sou nenhuma Diana ou Aretha.
- Diana ya da Aretha değilim.
Quero ser melhor que a Diana.
Diana'dan daha iyi olmak istiyorum.
A Diana não é melhor do que vocês.
Diana senden iyi değil.
Dizem que a Sister pode ser como a Diana Ross, e a Sparkle pode ser a próxima Smokey Robinson, no que diz respeito a composição de letras.
Sister, Diana Ross gibi olabilir diyorlar. Bestecilik bakımından Sparkle da geleceğin Smokey Robinson'ı.
Tipo quando todas nós vimos o funeral da Princesa Di juntas, lembram-se?
Prenses Diana'nın Cenazesini birlikte izlediğimiz zamanki gibi, hatirlıyor musunuz?
Acho que sei quando é que a Lady Diana morreu.
Bence Lady Diana'nın ne zaman öldüğünü biliyorum.
Sim, conheço a Diana Payne.
Evet, Diana Payne'i tanıyorum.
A Diana finalmente vai aparecer hoje.
Sonunda Diana ortaya çıkacak bugün.
Muito bem, a Diana e eu podemos ter terminado mal as coisas a nível pessoal.
Bak şimdi, Diana ve ben, kişisel olarak kötü bitirdik.
Ainda não lhe contei sobre o meu passado com a Diana.
Diana'yla olan geçmişimden ona henüz tam olarak bahsetmedim.
Mas mesmo que tivesse, o que a Diana e eu fomos um para o outro já não importa.
Ama olsaydı bile, Diana ve benim eskiden ne olduğumuzun artık bir önemi yok.
Talvez não para ti, mas por que razão estaria a Diana de volta?
Senin için olmayabilir ama Diana başka ne için geri dönsün ki?
- Bem, não sei isso, mas assim que falar com a Diana, contarei tudo à Lola.
Bunu bilemem ama Diana'yla bu duruma geldiğim anda, Lola'ya her şeyi anlatırım.
Como se chama ela? Diana Payne?
Neydi adı, Diana Payne miydi?
Acabei de descobrir que o novo investidor no The Spectator é a Diana Payne, a ex-namorada do Nate.
Az önce "Spectator" ın yeni yatırımcısı Diana Payne'in, Nate'in eski kız arkadaşı olduğunu öğrendim.
Olha, o Nate é um tipo impecável mas a Diana é agressiva.
Bak, Nate harika bir adamdır, ama Diana çok saldırgandır.
Mesmo que não houvesse Diana, a tua cena de não quereres fazer parte deste mundo não é uma boa ideia.
Ortada Diana falan olmasa da, senin "bu dünyanın bir parçası olmak istemiyorum" olayın pek iyi bir fikir değil.
E se não começarem a ter um meio termo, deixas espaço para alguém que tenha, tipo a Diana.
Ve eğer orta yolu bulmazsan, ortamı Diana ve onun gibilere bırakırsın.
A Diana é a única investidora que conseguiste encontrar?
Diana bulabildiğin tek yatırımcı mıydı?
Para não falar, a Diana é uma das patrocinadoras da festa.
Diana'nın partinin sponsorlarından biri olduğundan bahsetmiyorum bile.
Consta que a Diana e o Nate vão juntos à festa desta noite, "Tudo de Roupa Interior".
Bahsedilene göre Nate ve Diana bu akşamki "Hizmetçinize Kadar" partisine beraber gidiyorlarmış.
Já me mentiste sobre ter uma relação com a Diana.
Bana Diana'yla bir ilişkin olduğuna dair yalan söyledin zaten.
Porque a Diana tornou claro que está determinada a mandar-me embora.
Çünkü Diana açıkça, beni dışlamaya kararlı olduğunu belirtti.
Então, o Nate jura que não há nada com a Diana, mas também se recusa a levar-me como acompanhante dele, esta noite.
Nate, Diana'yla aralarında hiçbir şey olmadığına yemin ediyor ama ayrıca bu gece beni eşi olarak götürmeyi reddediyor.
É melhor que a Diana tenha cuidado.
Diana dikkat etse iyi olur.
Na verdade, acho que vou apresentar-me à Diana primeiro.
Aslında, sanırım ilk önce kendimi Diana'ya tanıtacağım.
Talvez a Diana e eu devêssemos beber um copo enquanto vocês dois falam.
Belki Diana ve ben birer içki alırız siz ikiniz konuşurken.
- Isto é algum tipo de vingança à Diana?
Bu Diana'ya karşı bir tür intikam mı?
Isso foi porque precisava de fazer com que parecesse que estava a discutir com o Nate em frente da Diana.
Diana'nın önünde Nate ile kavga eder gibi görünmeye ihtiyacım olduğundandı.
Viste a Diana?
Selam. Diana'yı gördün mü?
Foi um prazer falar contigo, vou procurar a Dianna.
Seninle konuşmak güzeldi. Gidip Diana'yı bulacağım.
Parece que "travessura" está escrito no teu ADN.
- Aha, Diana fesatlık kanında var gibi gözüküyor.
E que tal a Diana Payne?
Peki ya Diana Payne'e ne dersin?
- Ele esta com a Diana.
- Diana'yla birlikte.
Diana...
- Hoşça kal.