Translate.vc / португальский → турецкий / Dose
Dose перевод на турецкий
2,914 параллельный перевод
Pois, o campeão acabou de fazer uma dose fumegante de Brooklyn.
Pekâlâ, tamam, bakıyorum da "Şampiyon" "Brooklyn" in şehvetini düşürüyor şu an.
Na Escola de Gestão de Wharton, aprendemos que os negócios novos acarretam uma certa dose de medo.
Wharton İşletme Fakültesinde, her yeni girişimin belli bir miktar korku getirebileceği öğrendik.
Meia dose de milho com feijão.
Haşlanmış mısır ve fasulye.
Se calhar uma pequena dose, mas eu devia lavar as mãos.
Muhtemelen küçük bir dozdur. Ama ellerimi yıkamalıyım.
Temos, contudo, uma dose de tecido muscular para a senhora.
Ooh! Hanımefendi için burada birazcık kas kütlemiz var.
Não os liguei, depois de ter saído queria confirmar que era gluten antes de lhe dar uma dose.
Henüz steroidlere başlamadım. Tedavi öncesi hastada glüten alerjisi olduğundan emin olmak istedim.
Aumentaste a sua dose sem me consultar?
Dozunu, benimle konuşmadan mı artırdın?
E estou correcta quando digo que uma dose de 100mg de GHB é eliminada do sangue dentro de 4 a 6h?
GHB'nin 100 milligramlık dozunun kandan 4 ila 6 saat içinde atıldığını söylemem, doğru olur mu?
Parece que alguém precisa de uma dose de espírito natalício.
Sanırım birisi Noel ruhunu kullanmak istiyor.
Porque teria alguém uma dose antiga de PCP?
Biri niye eski formüllü bir PCP kullanır ki?
A nossa vítima do motel : Darlene Crocker, ingeriu uma dose letal da antiga fórmula de PCP.
Motel kurbanımız, Darlene Crocker ölümcül dozda ilk imal edilen PCP formülünden almış.
Não estou seguro que tenha escolhido este dia para tomar aquela dose.
- Evet. Dinle, aşırı doz almak için bugünü rasgele seçtiğini hiç sanmıyorum.
Requer uma boa dose de comida.
Ciddi bir besin gerektirir.
Agora que a Kamala tem uma lesma no forno, temos de nos certificar que ela recebe a dose diária de Hilário.
Kamala mercimeği fırına verdiğine göre Komikyum elementinden kullanmalı.
Está bem, vou aumentar a dose de Ativan para a acalmar.
Sakinleşmen için yüksek doz Ativan vereceğim sana.
Acho que necessito de uma dose maior.
Sanırım ilaç dozunu yükseltmemiz gerek.
Penso que o devemos tratar com uma dose de antibióticos de espectro alargado.
Bence yüksek dozlu geniş, geniş spektrumlu- -
- Aumentem a dose de corticoides.
- Steroidlerin dozunu artırın.
Acabaste de dizer para aumentar a dose de corticoides, e agora queres que...
Az önce steroidleri artırmamızı söyledin şimdiyse- -
Tenho uma doente com uma rara disfunção neurológica, e a única coisa para ajudá-lo, é uma pequena dose de Azimeth.
Çok nadir görülen nörolojik bozukluğa sahip bir hastam var ve iyileşmesi için ufak bir doz da olsa Azimeth gerekiyor.
- Não no momento, para sorte dele, está com uma dose alta de Azimeth.
Şu anda acısı yok. Şansına Azimeth ile kafayı bulmuş.
Acho que exagerou na dose.
- Fazla vermişsin gibi görünüyor.
Mas se a tensão voltar a descer, vou ponderar uma dose de octreotide.
Ama kan basıncı yine düşerse bir doz oktreotid vermeyi düşünürüm. Cristina...
Ela só veio entregar a dose diária de problemas mais cedo do que o habitual.
Her zamankinden daha erken saatte günlük felaket dozunu getiriyor.
- Eu cá já tive a minha dose com ela.
- Ben o konudaki cezamı doldurdum çoktan.
- Quero uma dose de batata frita.
Tamam, bana da patates al.
A maior dose que tiver.
Elinizdeki en yüksek dozdan.
A dose diária da tua mãe.
Annenin günlük ihtiyacı.
Chegou às ruas de LA há cerca de seis meses. Uma dose adulterada.
Altı ay önce Los Angeles sokaklarını vurdu.
Mais uma dose de uísque para aqui.
Bana bir viski daha. Öyle mi?
Dada dose do grogia rei nillë - pés doloridos, chips lerppakorvaisille.
Şu ödlek, yüreksiz deniz salyangozlarına günlerini gösterelim.
Se estou a tomar a dose certa?
Gereken dozda mı içiyorum? Tabii ki.
Uma pequena dose de manteiga.
Bir parçacık tereyağı.
Eles recomendaram a dissecação dos nódulos linfáticos, e uma forte dose de Interferon.
Lenflerimi tamamen almayı önerdiler. Ve sonra ağır dozda interferon.
Uma dose de coragem.
Birazcık da cesaret.
Acho que exagerei na dose.
Beynini fazla haşlamış olabilirim.
Quem é que quer a nona dose?
Dokuzuncuyu isteyen var mı?
A libertar dose máxima de fentanil.
Maksimum dozda Fentanyl veriliyor.
Tudo bem, vou querer uma dose de dois ovos, lado ensolarado para cima e uma dose de bacon, crocante.
Pekala iki yumurtanın bir yanı iyi pişsin ve beykınlı tarafı gevrek olsun.
Uma hora atrás, mandei o Whittaker à despensa para me trazer outra dose.
Bir saat önce Whittaker'i bana bir porsiyon daha getirmesi için kilere yolladım.
E serviu a toda a tripulação Uma dose dupla de grogue
Ama iki katıyla verirdi, tayfanın alkol tayınını.
Obviamente, esta situação precisa de ser tratada com uma dose de bom senso.
Bu işin belirli bir incelikle ele alınması gerektiği açık.
Tome uma dose.
Çek bir tane.
- a 200 dólares a dose, idiota.
- Bardağı yüz dolar onun ahmak.
Pode apanhar outra dose para o meu amigo?
Ahbabımın bardağını tazeler misin acaba?
A diferença entre uma droga ser chamada "remédio" ou "veneno", só depende de uma coisa, a dosagem. a dose recomendada de Prazosina regula efectivamente a pressão sanguínea.
Bildiğimiz anlamda ilaçlarla zehirler arasında tek bir fark vardır.
Ela sugeriu uma dose de realidade saudável...
Bana bir doz gerçeklik tavsiye etti.
Dá-me uma dose com molho de lado.
Bir tabak uzat da sos alyım biraz.
- E uma dose de Lipitor, por favor.
Ve bir adet kolesterol düşürücü lütfen.
Pensei que achavas divertido ter dose extra.
Bir kez olsun ufaklığın normalden büyük görülmesinin beni keyiflendireceğini düşünürsün sandım.
Deves ver a medicação dela e ajustar a dose.
Doğru ilaçları alıp almadığını kontrol etsen iyi olur.