Translate.vc / португальский → турецкий / Eleven
Eleven перевод на турецкий
143 параллельный перевод
- Red Eleven em espera.
- Kırmızı onbir bekliyor.
Quando passei pelo 7 - E leven... começaram a insultar-me.
7-Eleven'ın yanından geçerken bana çirkin laflar attılar.
Eu e o Ronald Adair jogámos no "Harro Eleven" ( críquete ),
Ronald Adair ve ben birlikte kriket oynardık.
Foi mesmo ali no parque da Loja de Conveniência.
Seven Eleven'ın parkında yapmıştık.
Disse que amanhã à noite, atrás do 7-Eleven está perfeito.
* Kolarını bana doladığın zaman *
Eu trouxe o 7-11, trouxe o Photomat para cá.
7-Eleven da. Bir de fotoğraf dükkanı.
Estávamos a andar pelo Seven Eleven e ele afastou uns vidros para que eu não os pisasse.
7-11'nın yanından geçiyorduk ve etrafından geçeyim diye yerdeki camları temizledi.
Nas lojas de conveniência.
7-Eleven'da.
Soube que pegou o cara que estava roubando todos os 7-Elevens.
7-Eleven'leri soyan adamı yakalamışsınız.
Quero um mundo que permita ao Frank Júnior, e a todos os Frank Júniores, poderem sentar-se à sombra de uma árvore frondosa, respirarem o ar, nadarem no mar, e irem ao supermercado sem precisar de intérprete.
Frank Jr ve tüm Frank Jr'ların Frank Jr'ların, bir ağacın gölgesinde oturmasını hava solumasını, denizde yüzmesini ve tercüman olmadan 7-Eleven'a gidebilecekleri bir dünya istiyorum.
Já não posso passar cheques carecas.
Artık Seven Eleven'a gidip karşılıksız çek bile bozduramam.
Não podemos só parar num 7 / 11 ou coisa assim?
Bir 7-Eleven'da durabilir miyiz?
Neste momento, ele foi a uma loja comprar-me um calippo.
O da şu an 7-eleven da bana meşrubat alıyor.
Tentei pôr um 7-1 1. Dez litros de O-2.
7 Eleven soymuş. 10 litre oksijen.
11.
Eleven.
Tem 7-Eleven, Popeye's Fried Chicken.
7-Eleven, Popeye's tavukçusu var.
As lojas de conveniência.
- 7-Eleven * - Belki.
Por que é que não paramos num quiosque?
Bir 7-Eleven'da durabilir miyiz?
- Onde acha que eu vou? Ao 7-Eleven?
- Nereye gideceğim?
Comprei-te cerveja na loja de conveniência.
Sana Seven Eleven'dan bira aldım.
Onze tratados, um a mais. ( Eleven done one too many )
Onbir tamam bir fazla.
- 7-Eleven. - Pois. Sete anões.
7-Eleven'lar.
- Tipo loja de conveniência?
- 7-Eleven gibi mi?
A loja de conveniência, certo?
Um, 7-Eleven Marketi'ni düşün, tamam mı?
Quando eu tinha dez anos... meu pai foi em uns 7-onze para cigarros.
Ben 10 yaşındayken babam sigara almak için 7-Eleven'a gitmişti.
Isto parece-te algum supermercado?
Burası 7-Eleven'a benziyor mu?
O que andas a fazer aqui com o "24 horas"?
Neden Seven-Eleven ile takılıyorsun?
- "24 horas"?
Seven-Eleven mı?
Enquanto te mamavam os dedos dos pés, nós mamámos uma loja de conveniência.
Neyse, sen ayak parmağını emdirirken biz de 7 - Eleven'dan bedava bira emdik.
Somos alguma loja da conveniência?
Burası 7-Eleven'a benziyor mu?
Acertou na lotaria a 10 de Agosto de 1994.
Kuponu Ohio, Canton dışında bir Seven Eleven'dan almış.
Se eu fosse comprar leite, a minha ex estaria a comer outro tipo antes de eu chegar à loja.
Ben evden süt almak için çıkardım ve 7-Eleven'e varmadan önce eski karım birini yatağa atardı.
As raparigas impopulares não recebem batidos de graça do Tommy no 7-Eleven.
Popüler olmayan kızlar, 7-Eleven'daki Tommy'den beleşe gazoz almaz.
Isto parece o filme Ocean's Eleven.
Ocean's Eleven gibi.
É alguma coisa relacionada com uma cimeira 7 / 11.
7-Eleven zirvesi gibi bir şey.
Há-de haver por aí... uma loja de conveniência.
Bir yerde... Bir yerde bir 7-Eleven olmalı.
De um 7-eleven?
Bir marketten mi?
- Entrou no Ocean's Eleven.
- Ocean's 11'da oynuyordu.
Tem a nova dos 311.
Three Eleven'ın yeni albümü de var.
Fui à drogaria, comprei umas aspirinas... Raspei o nome, parti ao meio como uma...
7-Eleven'lardan birine gidip aspirin aldım üzerindeki ufak şeyi kazıyıp ikiye böldüm, resmen...
" Eh pa, desculpe, meritíssimo, tenho esta doença que me faz roubar lojas de conveniência.
" Tanrım, özür dilerim Sayın Hakim bu hastalık 7-eleven'ları soymama neden oluyor.
nunca roubaste uma loja na tua vida fuinha dum cabrão comedor de merda.
Hayatında hiç 7-eleven soymamışsın, bok yiyen s.kilmiş çakal.
"Ocean's 11", "Doze Indomáveis Patifes" Doze é o máximo, acho eu.
"Yedi Samuray". "Ocean's Eleven" "Kirli Düzine." Bir seferde en fazla bu kadarını ekrana..
E trouxe os teus donuts preferidos do 7-Eleven. Obrigada.
Ve 7-Eleven'dan, en sevdiğin toz şekerli donutlardan da aldım.
Obrigado. Alan, levas-me ao 7-Eleven?
Alan, beni arabayla 7-Eleven'a götürür müsün?
Agora que falas nisso uma Eskimo Pie caía muito bem, neste momento.
- Ama madem lafı açıldı, bir Eskimo çöreği iyi giderdi doğrusu. Alan beni 7-Eleven'a götürecek misin?
Connie!
yarın gece dedi 7-Eleven'ın arkası uygun olurmuş
Às vezes estamos a trabalhar mas estamos sempre abertos. Não somos um negócio aberto 24 horas.
Bir nevi 7-Eleven gibi olmalıyız.
" 7-11s.
Seven Eleven ve K-Mant'ları da.
Sim, mas não no supermercado.
7-Eleven'a gitmelisin.
Tens de ir ao 7-Eleven.
- Teşekkür ederim.