Translate.vc / португальский → турецкий / Emma
Emma перевод на турецкий
7,143 параллельный перевод
Não é, Emma?
Değil mi, Emma?
Nada mal mesmo, Emma.
Hiç fena değil, Emma.
Deves ser a Emma.
Sen Emma olmalısın.
Mas eu e os cavalos agradecemos a tua ajuda, Emma.
Ama atlarla ben yardımına minnettarız, Emma.
Emma!
Emma!
Sei o que andas a fazer, Emma.
Ne işler peşinde olduğunu biliyorum.
Emma, ele quer que sejas tu a incitá-lo.
Emma, onu dehdehlemeni istiyor.
Assim é que é, Emma.
O taraftan, Emma.
Muito bem, Emma.
Güzel, Emma.
Não viste a Emma por aí?
Emma'yı görmedin hiç, değil mi?
Sra. Bailey, a Emma desapareceu.
Bayan Bailey, Emma kayıp.
A Emma não desapareceu.
Emma kayıp değil.
Emma, estás desculpada.
Emma, affedildin.
Tenho de admitir, Emma.
İtiraf etmeliyim, Emma.
Emma?
Emma?
Porque não a Emma?
Peki ya Emma?
Não te vou pressionar assim, Emma.
Seni böyle bir strese sokmayacağım, Emma.
Porque é que a Emma é diferente dos outros miúdos perturbados que tivemos cá?
Emma'nın buraya gelen diğer sorunlu çocuklardan ne farkı var?
A entrar na arena, o número 848, The Chancellor, montado por Emma Bailey, propriedade do Red Bucket.
848 numara Başvezir, arenaya giriyor. Binicisi Emma Bailey, sahibi Kırmızı Kova.
Quanto mais descontraída estiveres, mais ele está.
Sen ne kadar rahat olursan, o da o kadar rahat olur, Emma.
Vai, Emma.
Hadi, Emma.
E em primeiro lugar, o número 848, The Chancellor, montado por Emma Bailey, proprietário Red Bucket!
Ve birinci sırada, 848 numara, Başvezir, binicisi Emma Bailey, sahibi Kırmızı Kova!
Pois é, Emma.
Evet, Emma.
Espero competirmos outra vez, Emma Bailey.
Umarım bir daha yarışabiliriz, Emma Bailey.
Emma, o que é que se passa?
Emma, ne oluyor?
E o resto é para as despesas dos cavalos, que a Emma licitou no leilão com o dinheiro do prémio.
Geri kalanı, Emma'nın mezat gününde ödül parasıyla aldığı atların bakımını karşılamak için.
Emma, era mesmo tu que eu andava à procura.
Emma! Tam da aradığım kız.
É só que não tenho tido vagar para ir ver a Emma, é um longo caminho e estava a pensar em ir lá hoje.
Emma'yı görmeye gidemedim ve bugün gitmeyi düşünüyordum.
Sim, está bem. Não há problema. Como é que a Emma está?
Tamam, sorun değil.
Está a ir muito bem, o Dylan disse...
Emma nasıl? Dylan'ın dediğine göre çok iyiymiş..
Emma, se queres que eu vá, eu vou contigo.
Emma, gelmemi istiyorsan gelirim.
Quando quero estar com a Emma ou a Jaden, ela...
Ben Emma'yla ya da Jaden'la takılmak isteyince o da onlarla takılmak istiyor.
Sou a. Estou aqui para ver...
Merhaba. Ben Emma. Ben Emma.
O telemóvel da Emma Peters, 16 anos o último registo foi em Antalya, Turquia, há cinco horas.
16 yaşındaki Emma Peters'ın telefonu en son 5 saat önce Antalya'dan sinyal vermiş.
Os pais dela, Glenn e Stephanie, pensavam que ela tinha ido para a escola, mas em vez disso, ela conduziu até ao aeroporto e usou o cartão de crédito para comprar um bilhete de ida para a Turquia.
16 yaşındaki Emma Peters'ın telefonu en son 5 saat önce Antalya'dan sinyal vermiş. Ebeveynleri Glenn ve Stephanie okula gittiğini sanıyormuş, ama o Dulles havaalanına gitmiş ve kredi kartıyla Türkiye'ye tek yönlü bilet almış. Ebeveynleri Glenn ve Stephanie okula gittiğini sanıyormuş, ama o Dulles havaalanına gitmiş ve kredi kartıyla Türkiye'ye tek yönlü bilet almış.
Presumo que a Emma nunca tinha tido este tipo de comportamento antes?
Bir ailenin en kötü kabusu. Emma daha önce böyle davranışlar sergilememiş sanırım? Emma daha önce böyle davranışlar sergilememiş sanırım?
Um estudante de Erasmus, Turco, com 17 anos por quem a Emma apaixonou-se no último semestre.
Ailesi Emir Bayar adındaki çocukla ilgisi olduğunu düşünüyor. Emma'nın geçen dönem aşık olduğu 17 yaşında Türk değişim öğrencisi. Emma'nın geçen dönem aşık olduğu 17 yaşında Türk değişim öğrencisi.
Que este rapaz Emir atraiu a Emma com uma promessa de um encontro romântico e depois enganou-a?
Ne düşünüyoruz? Emir Emma'ya romantik birleşme... Emir Emma'ya romantik birleşme...
Mas o que me preocupa, é a barreira cultural e como isso vai afectar a recuperação da Emma.
Türkiye'deki dil engeliyle başa çıkabiliriz. Beni düşündüren kültürel engeller ve Emma'yı bulmamızı nasıl etkileyeceği. Beni düşündüren kültürel engeller ve Emma'yı bulmamızı nasıl etkileyeceği.
Bem, por um lado, a polícia de Antalya ouviu aqui, o e-mail da Emma, e não acham que indique qualquer prova de um crime.
Nasıl yani? Öncelikle Antalya polisi Emma'nın mesajını dinlemiş ve onlara göre ortada bir suç yok. Öncelikle Antalya polisi Emma'nın mesajını dinlemiş ve onlara göre ortada bir suç yok.
- Investigue a Emma online e as comunicações pessoais com este amigo, Emir Bayar?
- Monty, senden ayrıca... - Emma'nın Emir Bayar ile online ve kişisel konuşmalarına bakmamı mı istiyorsun? - Emma'nın Emir Bayar ile online ve kişisel konuşmalarına bakmamı mı istiyorsun?
Não, estou inclinado para pensar que o Emir não atraiu a Emma até ao outro lado do mundo apenas para matá-la.
Çoktan ölmüş olabilir. Hayır, Emir'in Emma'yı onca yola sırf öldürmek için çağırdığını sanmıyorum. Hayır, Emir'in Emma'yı onca yola sırf öldürmek için çağırdığını sanmıyorum.
Olá, Emma.
Merhaba Emma.
Embora a polícia nacional da Turquia não esteja a tratar o desaparecimento da Emma Peters como um crime, eles foram suficientemente cooperativos ao dar-me alguma informação.
- Elbette. - Elbette. Türk polisi Emma Peters'ın kaybolmasına suç olarak bakmasa da bilgi verecek kadar yardımseverdi.
Disse que deixou a Emma no cruzamento de Hesapki e Kocatepe Streets.
Taksi şoförüyle konuşmuşlar. Emma'yı Hesapki ve Kocatepe caddelerinin birleşiminde bırakmış. Emma'yı Hesapki ve Kocatepe caddelerinin birleşiminde bırakmış.
Se a Emma estiver perdida na Turquia, Como é que pensa encontra-la?
Emma Türkiye'de kaybolduysa aramaya nereden başlayacaksınız?
Emma!
Emma, tatlım!
Emma.
Emma.
Então porque é que a Emma voou para a Turquia?
En yüksek notları alıyor, ponpon kız, öğrenci kurulunda ve bir sürü müfredat dışı aktiviteyle ilgili. Emma niye Türkiye'ye gitmiş? Emma niye Türkiye'ye gitmiş?
Parece que o passaporte da Emma foi digitalizado no aeroporto de Antalya há 12 horas.
Türk polisi Emma Peters'ın kaybolmasına suç olarak bakmasa da bilgi verecek kadar yardımseverdi. Emma'nın pasaportu 12 saat önce Antalya Havaalanı'nda taranmış. Emma'nın pasaportu 12 saat önce Antalya Havaalanı'nda taranmış.
Simmons e Mae, ficam com a última localização conhecida da Emma.
Bize adam verecekler, ama boşa uğraştığımızı düşünüyorlar. Simmons ve Mae, Emma'nın son görüldüğü yere gidin. Simmons ve Mae, Emma'nın son görüldüğü yere gidin.