Translate.vc / португальский → турецкий / Emmanuel
Emmanuel перевод на турецкий
90 параллельный перевод
Chame-me o Dr Emmanuel.
Telefonla Dr. Emmanuel'i bağla.
- O Dr. Emmanuel na linha 2.
- Dr Emmanuel ikinci hatta.
- A Reverenda Madre Emmanuel representa Cristo entre nós.
Muhterem Emmanuel Ana aramızda İsa'yı temsil edecek.
- Madre Emmanuel disse, " Lembre-se que, pode nos enganar...
Rahibe Emmanuel ne demişti ; " Unutmayın, bizi kandırabilirsiniz...
- Talvez é isso o que Madre Emmanuel tinha em mente.
Belki de bu Rahibe Emmanuel'in aklındaki şeydir.
- Mas Madre Emmanuel enviou a você um telegrama, não mandou?
Rahibe Emmanuel sana bir telgraf gönderdi, değil mi?
- Recém recebi uma ligação telefônica de nossa Reverenda Madre Emmanuel.
Muhterem Rahibemiz Emmanuel'den az evvel bir telefon aldım.
- Reverenda Madre Emmanuel está fazendo uma visita durante a semana.
Muhterem Rahibe Emmanuel bir hafta içinde bir ziyarette bulunacak.
- Não quero ver a Madre Emmanuel.
Rahibe Emmanuel'i görmek istemiyorum.
Serão precisos infinitos Victor Emmanuels para modificar esta poção magica que para sempre nos será servida!
Her gün üzerimize akan bu sihirli iksiri değiştirmek için ne kadar Victor Emmanuel gerekiyorsa feda edebilirim.
"O povo da Sicília quer uma Itália unida e indivisível, " com Victor Emmanuel como seu rei e os seus herdeiros como sucessores ao trono. "
Sicilya halkı birleşmiş ve ayrılmaz bir İtalya istiyor başında, anayasanın tayin ettiği Kral Victor Emmanuel'i ve tahtın varisleri olarak onun yasal varislerini.
A Virgem conceberá e dará à luz um filho... e se chamará Emmanuel, que significa "Deus conosco."
İşte, bakire kız gebe kalacak ve bir oğul doğuracak. Adını,'Tanrı bizimle'demek olan İmanuel koyacaklar.
Hoje em Roma, sua Majestade o Rei Victor Emmanuel... na presença de O Duce, Benito Mussolini... inauguraram um monumento a Vittorio Veneto.
Bugün, Kral Hazretleri Victor Emmanuel ikinci Duçe Benito Mussolini'yle beraber Vittorio Veneto'da bir anıtın açılışını yaptı.
O rei Victor Emanuel aprovou o idoso marechal Badoglio como chefe do governo.
Kral Victor Emmanuel, yaşlı Mareşal Badoglio'yu hükümetin başı olarak görevlendirdi.
É do Victor Emanuel.
Victor Emmanuel parası.
Declaro-me, uma vítima da influência de Emmanuel Goldstein, e culpado em todas as acusações.
Burada, Emmanuel Goldstein'ın etkisinin bir kurbanı olarak bütün olaylardan suçluyum.
Brooke Shields, Diana Ross, Emmanuel Lewis e Bubbles.
Brooke Shields, Diana Ross, Emmanuel Lewis and Bubbles.
Mary Emmanuel, reporte a situação ao monsenhor.
Mary Emmanuel, Monsenyör'e durumu anlat.
Jean-Baptiste Emmanuel Zorg.
Jean-Baptiste Emmanuel Zorg.
Várias semanas atrás, antes das rupturas do deck cinco, vi o Alferes Strickler e o tripulante Emmanuel no final de um corredor.
Bir kaç hafta önce, Güverte 5 deki kablo kanalları patlamadan önce, Teğmen Strickler ve Tayfa Emmanuel'i koridorun sonunda gördüm.
É assim que o Emmanuel gosta.
Emmanuel böyle olmasından hoşlanıyor.
Este rapaz, o meu bisavô, Emmanuel Sonnenschein, tinha apenas 12 anos quando deixou a sua aldeia, no Império Austro-Húngaro.
Bu çocuk benim büyük büyük dedem Emanuel Sonnenschein'dır. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'ndaki köyünü... terk ettiğinde sadece 12 yaşındaymış.
Emmanuel!
Emanuel.
Emmanuel arranjou um trabalho numa destilaria de Budapeste, onde trabalhou horas sem fim.
Emanuel Budapeşte'de bulduğu... bir işte uzun süre çok zor şartlar altında çalışmış.
Em breve, Emmanuel casava com Rose Deutsch.
Sonnenschein ismi de günışığı anlamına geliyordu. Emanuel bir süre sonra Rosa Doich ile evlendi.
Quando o irmão mais novo de Emmanuel morreu, ele e Rose adoptaram a filha órfã do seu irmão, Valerie, a minha avô.
Emanuel'in küçük kardeşi ölünce, Emanuel ve Rosa onun küçük... yetimi olan büyük annem Valeria'yi evlatlık aldılar.
Nenhum dos filhos de Emmanuel tinha interesse em continuar o negócio da família.
Büyük büyük babamın çocuklarından hiçbiri onun mesleğine ilgi... göstermiyordu.
Para Emmanuel, o meu avô Ignatz era a maior concretização da sua vida.
Bu onun ve ailesinin hayatındaki en mutlu... günlerden biriydi.
O meu bisavô Emmanuel lembrou-se de uma tarde, em que também ele esperava uma grande felicidade quando pediu a seu pai permissão para casar com a prima, Sarah Bettelheim.
Büyük büyükbabam Emanuel gelinle damat dans ederken onları... uzun uzun seyretmiş. İki kuzenin evliliğinin aileye uğursuzluk... getireceğine inanıyormuş. Elinden geleni yaptığı halde bu evliliğe... engel olamamış.
Mas a permissão foi recusada e, desde então, Emannuel não permitiu qualquer felicidade na sua vida. Sempre que a alegria se aproximava, Emmanuel logo se interrogava :
Ailenin parçalanmasını göze alamadığı... için istemeyerek onay vermek zorunda kalmış.
- A maldição, Emmanuel?
- Tanrı bağışlasın.
Nessa mesma noite, Ignatz recebeu um telegrama de Valerie. Emmanuel Sonnenschein também tinha morrido.
Valeria'den gelen bir telgraf Emanuel Sonnenschein'ın da... öldüğünü bildiriyordu.
O teu avô, Emmanuel Sonnenschein, costumava dizer "alegrem-se por terem nascido aqui".
Büyükbabanız Emanuel... Sonnenschein sizi görse gurur duyardı.
O teu pai, Emmanuel Sonnenschein.
Baban Emanuel Sonnenschein.
O meu bisavô Emmanuel deve ter sido o último Sonnenschein a sentir isto.
Büyük büyükbabam Emanuel... Sonnenschein bunu hisseden son kişi olmalıydı.
Emmanuel Clemente.
Emmanuel Clemente.
É esse o teu modus operandi, Emmanuel?
Tarzın böyle midir, Emmanuel?
O Santo Emmanuel esteve na clínica desde as 8h00 às 11h15.
"Aziz Emmanuel" sabah 8'den 11 : 45'e kadar metadon kliniğindeymiş.
Ele é o lmmanuel Kant do futebol americano.
O, NFL'nin Emmanuel Kant'ı.
Emmanuel Bach.
Emanuel Bach.
Onde está Emmanuel?
Emanuel'im nerede?
- Emmanuel queria livrar-se...
Emanuel izin isteyecekti aslında...
- Podemos ir um segundo. Assim saudamos o Emmanuel.
Neden Emanuel'e uğrayıp bir merhaba demiyoruz?
No dia seguinte, no Templo Emmanuel...
Emmanuel Tapınağında, ertesi gün...
Os Emmanuel.
Emmanueller.
Gostava que nunca tivesse sido unificada por Victor Emmanuel II.
II. Victor Emmanuel'in asla birleştirmemesini dilerdim.
Um tal Emmanuel Olivo.
Emmanuel Olivo.
Não percebeu a noção de liberdade condicional, Emmanuel.
Şartlı tahliyeyi pek anlamamışsın Emmanuel.
A Sadie identificou Emmanuel Olivo como o agressor.
Sadie Emmanuel Olivo'yu kesin olarak teşhis etti.
Emmanuel Azuah,
Emmanuel Azua.
Emmanuel Alzua,
Emmanuel Azua.