Translate.vc / португальский → турецкий / Ergo
Ergo перевод на турецкий
111 параллельный перевод
- Não ergo canecas com rapidez.
- Bardakları hızlı kaldıramıyorum.
Ergo a mão... sou responsável.
- Ben sorumluyum.
Porque se um caso como este não é memória de vida passada... então, de alguma maneira, o conhecimento está sendo adquirido por meio de um sentido... diferente dos cinco que conhecemos. ergo... extra-sensorial.
Çünkü böyle bir vaka geçmiş bir hayatın anısı değilse, o zaman bilgi her nasılsa bildiğimiz beş duyudan başka bir duygu ile alınıyor.
Ecce homo, ergo alce.
İşte insan, öyleyse geyik.
Chama-se a isso " "ergo mania" " :
Buna "ergomani" deniyor.
Depois, quando ergo os meus olhos e vejo aquela corajosa vibração sempre livre, oh!
Sonra, dikip de gözlerimi görürüm, Her şekliyle özgür olan o korkusuz titreyişi.
Por que ergo as minhas mãos ao céu?
Neden ayaklarım toprağı yarıp, koşuşturuyor?
Eu sou Ergo, o Magnífico!
Ben Muhteşem Ergo'yum.
Eu sou Ergo, o Magnífico.
Ben Muhteşem Ergo'yum.
- Eu sou Ergo.
- Ben Ergo.
- O Magnífico.
- Muhteşem Ergo.
Nós temos que encontrar os outros, Ergo.
Diğerlerini bulmalıyız Ergo.
Eu não te vou deixar, Ergo.
Seni bırakmayacağım Ergo.
Eu faço, mas não estou a ver como é que ergo a estátua com este anelzito.
Koca heykeli küçük bir yüzükle nasıl kaldıracağımı anlamadım.
Que nem eu disse a Barry... a vida é como uma grande festa que Deus nos dá... e ergo um brinde a Barry!
Barry'ye de dediğim gibi hayat Tanrı tarafından hazırlanan büyük bir parti gibi. Yeni efendi benim Barry!
"Cogito ergo es". Penso, logo existes.
"Düşünüyorum o halde varım." Düşünüyorum o halde varsın.
Ergo uma represa que pare o turbilhão de dejectos que me ronda a porta.
Azgın bok ırmağı kapıma yanaşmasın diye bir set kuruyorum.
- Uma ova! É a abreviatura de "ergo".
- Saçmalık.
A Quinta essência do ser. "Coito, ergo sum".
O an gördüklerimi yansıtıyor ama bu görsellik sonsuza dek kalıcı.
- Vejo o teu gyeurgh, e ergo um nyargh.
- Görüyor ve artırıyorum. - Nedir o?
Ergo esta mão aos céus, e curvo esta fraca runa para a terra.
Elimin birini cennete gönderdim. Bu zayıflık beni yıkmamalı.
Deslizo-te para aqui e ergo-te assim.
Seni buraya kaydırıyorum. Sonra böyle havaya kaldırıyorum.
Filhos de Deus. Ergo-me hoje diante de vós envolto em grande pesar.
Tanrının çocukları... bugün burada senden önce dururum...
Por isso é com tristeza... e com memórias muito, muito queridas... que ergo o meu copo... para a nova Mrs. Jonathan Trager.
Yani üzüntüyle... ve güzel anılarla... bardağımı... yeni Bayan Jonathan Trager'a kaldırmak istiyorum.
"Cogito ergo sum" : Vamos safar-nos.
Düşünüyorum o halde varım - iyi olacağız.
Ergo esta imundice à saúde de Kurt Gerstein que se juntou a nós.
Bu pisliği bize katılacak olan Kurt Gerstein'e bırakıyorum.
Palacete St. Pierre. Ergo-o aqui, à vossa frente.
St. Pierre binası.
Ergo-me mais pela liberdade do povo de Inglaterra, do que qualquer um que venha a ser meu pretenso juiz.
İngiltere halkına olabildiğince özgürlük verdim ve buradaki herkes bunu doğrulayabilir.
lPso ergo, isto é um carro de espião.
Ve bu da casus arabası.
"Cogito ergo sum".
Cogito ergo sum.
Por um lado, quero deixá-lo aproximar-se mas depois, ergo uma barreira sem perceber porquê.
Bir yanım ona izin vermek istiyor ama sonra kendimi bir duvar örmüş buluyorum ve neden olduğunu anlamıyorum.
- eu ergo-me e luto.
- ayağa kalkıp dövüştüm.
Ergo, a paciente teve um acidente de carro nesse ano.
Yani hasta 2 sene önce ekim ayında bir araba kazası geçirmiş.
Por conseguinte, é melhor termos cuidado.
Ergo, dikkatli olmak en iyisi, evet.
Por tudo isto, eu, hoje... ergo minha mâo vingadora para eliminá-lo.
Bütün bunların ışığında onu bertaraf etmek için ceza kabilinden bir uygulamaya geçeceğim.
O bolor pode ser o responsável pelo envenenamento das condutas, o que explicaria os espasmos.
Küf ergo zehirlenmesine yol açabilir. Bu da krampları açıklar.
O meu nome é Ergo Proxy.
Benim adım "Ergo Proxy". { \ pos ( 190,60 ) } Ergo Proxy ( Vekil Ergo ) :
Eu sou o Emissário da Morte.
Ergo ; "bu yüzden". Ölümün Vekiliyim.
Mas agora ergo a cabeça...
Ama şimdi başım dimdik dolaşıyorum...
Envenenamento por farelo do centeio.
Bu ergo zehirlenmesi.
É um derivado do centeio.
O bir ergo türevi.
Eu me ergo hoje pelos anões Metade do tamnho de um cara regular
Bugün normal insanın yarısı kadar bir cücenin yanındaydım.
E quando as ergo elas caminham.
Onları kaldırdığımda Yürürler etrafta
Quando as ergo elas sobem escadas
Onları kaldırdığımda Merdivenleri tırmanırlar
- Aonde está o Ergo?
Ergo nerede?
- É o Ergo.
Bu Ergo.
Cogito ergo sum.
Profesör, bilgisayar hafızasında saklanırken geçen zamanın farkında olmanız beni endişelendirdi.
Meu Deus!
Cogito ergo sum.
E quando se domina assim tantos touros, aprende-se todas as tretas que existem. Ergo-me a pulso do chão E vou...
TR
Ergo-me contra os vossos inimigos.
Düşmanlarınıza karşı ayaklandım.
"Ergo", eu não estou interessado.
Bu yüzden ilgilenmiyorum.