Translate.vc / португальский → турецкий / Estàs
Estàs перевод на турецкий
211 параллельный перевод
- Devias saber, estàs a fazê-lo.
- Bilmelisin, şu an yapıyorsun.
Tu levas a Sheila e provas à minha mulher que estàs apaixonado.
Sheila'yı getir ve karıma, Sheila'ya aşık olduğunu kanıtla.
Robert, estàs aí?
Robert, orada mısın?
- Sheila, como estàs?
- Sheila, nasılsın?
- Violet, estàs doente outra vez?
- Violet, yine hastalanmadın ya?
Estàs a olhar para o passado.
Baktığın şey geçmiş.
Mrs. Venable acha que estàs disposto a avançar com a operaçäo.
Bayan Venable ameliyatla devam etmeye hazırlandığını sanıyor.
Estàs com muito bom aspecto, Cathy, apesar de tudo.
Duruma bakıldığında, gayet iyi görünüyorsun Cathy.
Estàs com boa cara, Catherine.
Çok iyi görünüyorsun Catherine.
Ele disse : " Estàs doida?
Dedi ki, " Delirdin mi?
Estàs aqui.
Demek buradaydın.
- Estàs despedida.
- Kovuldun.
Georgia, estàs atrasada.
Geç kaldın, Georgia.
- Estàs a brincar!
- Şaka bu!
- Estàs a fazer figura de tola.
- Kendini aptal yerine koyuyorsun.
Estàs molhada?
Altını mı ıslattın?
- Estàs a enervar-te sem razão.
- Yok yere telaşlanıyorsun.
Estàs assim tão envolvida no espectáculo que não vês mais nada?
Başka hiç bir şeyi göremeyecek kadar çok mu daldın şova?
Estàs em cima dele.
Üstünde duruyorsun.
Estàs a dizer que se näo voltarmos ao castelo à meia-noite... -... nos transformamos em soldados?
Yani, eğer gece yarısında şatoya dönmezsek hepimiz askere mi dönüşeceğiz diyorsun?
Estàs a ouvi-lo, Clearboy?
Biz bakmıyorken duvarı tırmanmış olmalı.
- Abilene, estàs a dormir?
- Abilene, uyudun mu?
Estàs bem, Billy?
İyi misin, Billy?
Estàs mais magro.
Zayıflamışsın.
Estàs a fazer-me cócegas.
Gıdıklanıyorum.
Por que estàs tão zangado?
Niye böyle kızdın?
Estàs tão perto de mim, que mal consigo conduzir.
Çok yakın oturuyorsun, süremiyorum.
Olà, como estàs?
Selam, nasılsın?
Näo pares, meu anjo, estàs a ir lindamente.
Durma melegim, iyi gidiyorsun.
Estàs louco?
Delirdin mi sen?
Estàs louco.
Çıldırmışsın sen.
Estàs louco!
Sen çıldırmışsın!
Estàs bêbado.
Sarhoşsun sen.
- Olà, Betty, como estàs?
- Selam, Betty, nasılsın?
Estàs bem?
İyi misin?
Pareces estar tão perto. È difìciI acreditar que estàs tão longe no espaco.
Sesin o kadar yakından geliyor ki Uzayın o kadar uzak bir yerinde olduğunuza inanmak çok zor.
Bru, estàs a ouvir-me?
Bru, beni duyabiliyor musun?
Estàs despedido!
Kovuldun sen!
Estàs despedido!
Atıldın!
Estàs acabado! Oh, adoro isto!
Oh, buna bayılıyorum!
Dizes-me que estàs em sarilhos, estàs em liberdade condicional, acabas de ser despedido, eu digo-te que aqui estarei.
Ama başının belada olduğunu, kefaletle serbest kaldığını söylediğinde ve işten kovulduğunda ise, her zaman yanında olurum.
Estàs a ser incrìveI, porquê?
Çok iyi davranıyorsun, neden?
Estàs a impedir-nos o caminho.
Yolu kesiyorsun.
Estàs a tentar gozar comigo?
Benimle alay mı ediyorsun CJ?
Estàs enganado.
Yanılıyorsun Pete.
Estàs à espera de quê, dum convite?
Evet Peterson, ne bekliyorsun, davetiye mi?
Estàs metido nisto?
Memphis buna karıştın mı?
Estàs preso por teres agredido um oficial superior.
Daha kıdemli bir subaya vurduğun için buradasın.
Estàs a mandar-me para um tanque alemäo?
Ekmek, ekmek, ekmek!
Agora, estàs do lado deles.
Bu savaşı planladılar çünkü henüz yok etmedikleri bir şey vardı.
Sim, estàs.
Kaybediyoruz, değil mi?