Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / португальский → турецкий / Evin

Evin перевод на турецкий

10,534 параллельный перевод
Precisamos da morada da vossa casa de verão.
Yazlık evin adresine ihtiyacımız olacak.
Mesmo assim, ficas a andar aí fora.
- Biliyorum. - Yine de evin dışında dolanıyorsun.
Pronto... dê-me a direcção da casa.
Al. Şuraya evin adresini yaz.
- Que casa limpa e arrumada.
Evin çok güzel ve toplu.
O teu apartamento é bonito.
- Güzel bir evin varmış.
Podes entrar no sistema de segurança?
Tamam, evin güvenlik kamera sistemine erişebilirmisin?
Por conta da casa.
- Evin içinde.
Mi casa es su casa.
Benim evim senin evin.
Recebi uma chamada de um alarme em Madison.
Madison'daki bir evin alarmı çalışmış.
O dono da casa é o advogado do Mateo Perez.
Evin sahibi Mateo Perez " in avukatı.
Jill, esta é a tua casa. Se quiseres, vou-me embora.
Jill, burası senin evin kalmamı istemiyorsan, gidebilirim.
Vai ser horrível ficar sozinha em casa.
Var, tüm evin bana kalması çok kötü olurdu.
A porta da frente estava aberta.
Evin kapısı açıktı.
O vizinho viu o sangue na calçada, chamou a polícia, mencionou que a casa é de um fuzileiro.
Komşular garajın önünde kan izleri görünce polisi aramışlar. Evin Donanmaya ait olduğunu söylemişler.
E a informar que a casa estava vazia.
Bütün bunlar evin boş olduğu anlamına geliyordu.
- Até acontecer. - A casa devia estar vazia.
- Evin boş olması gerekiyordu.
É a tua casa, não a minha.
- Orası senin evin, benim değil.
Vou buscá-los e monto as armadilhas à volta da propriedade.
Gider onları alırım, tuzakları da evin etrafına kurarım.
Pedi-lhe para me dar uma mãozinha com painéis solares perto de minha casa.
Evet, evet. Benim evin yanındaki güneş panellerine yardım etmesini istemiştim.
Sim, eu conhecia o dono desta casa.
Evet, bu evin sahibini tanırdım.
E depois escondi-me em algum lugar da casa, e...
Ve evin içinde bir yerlere saklandım, sonra da...
Onde é a tua casa?
Evin nerede?
- Christine, onde é a tua casa?
- Christine, evin nerede? Yapamam. Yapamam.
Enquanto eu for o homem desta casa eu decido...
Evin erkeği ben olduğum sürece veririm.
A casa está paga, certo?
Evin borcu yok.
Comparado com o que ela faz no site, ele é, sem dúvidas, o trabalhador.
Lydia'nın web sitesinden kazandığına kıyasla, evin ekmek getireninin o olduğuna kanaat getirebiliriz.
Não sei. Encontrei a porta, quando voltei da minha corrida.
Bilmiyorum, koşumdan döndüğüm zaman evin önünde buldum.
Marta Rodriguez, o local está cercado.
Marta Rodriguez, evin etrafı sarıldı.
O local está cercado!
Evin etrafı sarıldı!
E as alegrias do lar Parecem desaparecer
# İç karartarak büyür evin neşesi #
Estamos a restaurar a casa à sua antiga glória.
Eski ihtişamıyla restore edilmiş evin tam ortasındayız.
Antes que faça algum tipo de desfile pela casa, ouça-me.
Sen onu evin içinde bir tür gösteri için tutmadan önce, dinle beni.
Isso não é uma regra desta casa, é a Lei.
Bu evin kuralı değil, bu evin yasası.
O que é um submordomo, quando ele está em casa?
Evin içinde kahya yardımcısı ne oluyor ki?
- A casa que alugámos?
- Kiraladığımız evin mi?
Foi... Levaram-nos o cão e disseram-nos que a casa que alugámos ardeu.
Köpeğimizi karantinaya aldılar ve kiraladığımız evin yandığını söylediler.
Se algum dia mudares de ideias, Mills, terás sempre uma casa aqui no 51º.
Mills, fikrin ne zaman değişirse 51'de her zaman bir evin olacak.
Queres ficar à porta da minha casa?
Evin etrafında mı dolanacaksın?
Observei enquanto ele entrava no quarto.
Onu evin içine girene kadar izledim.
A minha filha Erin fez o mesmo quando tinha quatro anos.
Kız kardeşim Evin aynı şeyi dört yaşındayken yaptı.
A pessoa de ontem à noite, no exterior da casa.
Dün gece, evin dışındaki adam.
Parece que violámos as regras da casa.
Görünüşe göre evin kuralını bozduk.
E não desta casa gloriosa ou das pessoas gloriosas que viveram nela.
Bu ihtişamlı evin ya da içinde yaşayan ihtişamlı insanların günü değil.
Temos de entrar naquela casa.
- O evin içine girmeliyiz.
Dizem que não ouviram nada, mas estavam em casa na altura.
Demek istediğim, bir şey duymadıklarını söylüyorlar ama cinayet anında evin içindeydiler.
- Não, ele aluga o quarto.
- Hayır, evin odalarından birini kiraladı.
Claro que é tua.
- Tabii ki senin evin.
Não tínhamos olhos na casa, nem imagens satélites do...
Evin içinde hiç gözümüz yoktu.
Devíamos tentar saber se a casa já foi vendida.
Evin satılıp satılmadığına bakalım.
É proprietário de uma casa?
- Kendi evin var mı?
E tu vieste de onde?
Senin evin neresi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]