Translate.vc / португальский → турецкий / Facebook
Facebook перевод на турецкий
1,261 параллельный перевод
Leio as suas atualizações do Facebook.
Gördün mü? Bütün Facebook güncellemelerini okuyorum.
- Tens Facebook?
- Facebook'un?
Será que está no Facebook?
Acaba Facebook'ta var mı?
- Devon, tu estás no Facebook?
- Devon, sen Facebook'ta mısın?
Tem conta no Facebook?
Facebook'un var mı?
Está no Facebook?
Facebook'un var mı?
Vocês estão no Facebook?
Facebook'un var mı?
- Nós conhecemo-nos no Facebook.
- Facebook'ta tanıştık.
Como se só quisesses estar o tempo todo no Facebook, é... Concordas com isso?
Yani, sürekli facebooka girmek istersen bunu, dert etmeyecek gibi mi?
Um assassino do Facebook?
Şu salak Facebook katilinden mi?
E também quero actualizar o meu perfil do Facebook.
Ha bir de Facebook durumumu güncellemek istiyorum.
Vejo o Facebook dele todos os dias, para ver se está a namorar, e é tão ridículo.
Yeni biriyle çıkmaya başlayıp başlamadığını öğrenmek için her gün Facebook sayfasını kontrol ediyorum. Çok acınası bir durum.
Estavas no Facebook?
Facebook'ta mıydın?
Tirei-o do teu perfil do facebook
Facebook profilinden buldum.
Irmã, amiga do Facebook, participante do Twitter?
Kız kardeş mi, Facebook arkadaşı mı, Twitter tweet'i mi?
- Sim, pelo Facebook.
Evet, Facebook'ta.
Não me podes enviar mensagens nem emails nem enviar mensagens para o Facebook.
Bana mesaj ve e-posta atamazsın. Ayrıca... duvarıma yazamazsın.
Só vou subir e actualizar o meu estado no Facebook.
Yukarı çıkıp Facebook durumumu güncelleyeceğim.
Talvez nós nos devêssemos tornar amigos do Facebook, yah?
Belki de Facebook'ta arkadaş olmalıyız, ne dersin?
Eu estou no Facebook.
Ben Facebookta'yım.
Então, eu vou colocar as fotos no Facebook.
Fotoğrafları Facebook'a koyacağım.
Fazíamos, antes do Facebook e do Twitter matarem a pouca capacidade de concentração que ainda tinham.
Facebook ve Twitter kalan dikkatlerini de dağıtmadan önce yaratırdık.
Você é engraçado, porque se for ao Facebook, encontrará uma nota atribuída ao Dr. Cheever de Elizabeth Nygaard, sobre a quarentena em Chicago, horas antes de ser anunciado ao público.
Bence siz komiksiniz. Eğer Facebook'a bakarsanız Dr. Cheever ile Elizabeth Nygaard arasında, Chicago'daki karantinanın halka anonsundan saatler önce geçen bir konuşmayı göreceksiniz.
É como o facebook, só que real.
Facebook gibi ama gerçek.
- Karen, procurei todas as fotografias dela no facebook.
- Karen... Facebook fotoğrafını kullandım.
E quando acabar, vais sentir remorsos pela morte de todos os amigos que tens no facebook.
Ve ben işimi bitirdiğimde, Facebook'da arkadaşın olan herkesin ölümünden sen sorumlu olacaksın.
Viste a atualização de estado do Tom Small no Facebook?
Tom Small, Facebook'ta ne yazmış gördün mü?
Os meus amigos escrevem SMS e no facebook que se estão a divertir, enquanto estou presa em casa a jogar Mikado com o meu pai.
Ben evde tıkılmış babamla Jenga oynarken arkadaşlarım yaptıkları tüm eğlenceli şeyleri Facebook'a yazıyor.
Mandei mensagens no Facebook para as minhas ex-namoradas.
Bütün eski kız arkadaşlarıma Facebook'tan mesaj attım.
- O quê, agora estás agarrado ao Facebook?
- Şimdi de Facebook'a mı taktın kafayı?
- A mulher do Coop, no Facebook.
- Coop'un karısı, Facebook'tan.
Encontrei-a no Facebook esta manhã.
Daha bu sabah Facebook'ta buldum.
às nossas não existentes páginas de facebook em pessoa.
Clark ve ben hiç var olmayan facebook sayfalarımız güncelliyorduk.
Como podes ver, não só podes armazenar as tuas equações preferidas, como as podes reenviar para os teus amigos ou publicá-las no Facebook a partir da aplicação.
Şimdi görebileceğin gibi en sevdiğin denklemleri saklamak dışında onları arkadaşlarına gönderebiliyor veya direkt uygulama ile Facebook'ta paylaşabiliyorsun.
Bem, isso explica essas fotos intrigantes de corridas de camelos na tua página do Facebook.
Facebook sayfandaki garip deve yarışı fotoğraflarını şimdi anlıyorum.
Da última vez que falámos, ias apanhar um táxi para casa, mas de acordo com o Facebook, acabaste de entrar no Cheesecake Factory.
Son konuştuğumuzda Raj'ın oradan taksiye binip eve gidecektin ama Facebook'ta yazdığına göre az önce Cheesecake Factory'e girdin.
Morto-vivo carcomido. A nova foto do Facebook do Sheldon.
Sheldon'ın yeni Facebook fotoğrafı.
Mandei um e-mail ao meu contacto na Condé Nast, a Epperly, mas já não trabalha lá, por isso, tenho de a procurar no Facebook.
Conde'Nast kontağım Epperly'e e - mail attım ; ama onun artık orada çalışmadığını söyleyen bir otomatik mesaj aldım bu yüzden ona... ona Facebook'dan ulaşacağım.
Depois de mencionar que tinha encontrado umas fotografias comprometedoras no Facebook, a entrevistadora concordou em retirar a parte do Ben do artigo.
Bazı suçlayıcı Facebook fotoğraflarına rastladığımı söyledikten sonra röportajı yapan, akıllı bir şekilde Ben'i makaleden çıkarmayı kabul etti.
Então, estás no Facebook?
Facebook'un var mı?
Sei lá, ele usou um rasto falso.
Bilmiyorum! İletişim aktarım kanalı kullandı! Facebook'ta arkadaşı olmadık ya!
Na verdade já sabia isso, agora estou só a ver o Facebook.
Bir yerlerden duyduğum için biliyorum. Bir de Facebook'tan bakayım.
Achas que não sei que estás no Facebook?
Seni Facebook'da görmüyor muyum sanıyorsun?
Sabes, a maioria das miúdas teria rido, respondido à mensagem ou escrito no Facebook.
bilirsin bir çok kız ya güler, ya cevap yazar ya da durum güncellemesi gönderirdi.
A sério, se isso aparecer no Facebook acabo contigo.
Ciddiyim, Facebook'da yayınlarsan senden ayrılırım.
Partilhem este vídeo na vossa página do Facebook e visitem
Bu videoyu facebook sayfanızdan paylaşın...
Mandar emails, Facebook...
Mail yolla, Facebook'a üye ol.
Não te disse nada que não possas encontrar no Facebook.
Facebook'ta bulamayacağın hiçbir şey söylemedim.
Meu perseguidor do Facebook.
Facebook sapığım var.
Estás no Facebook ou Skype, certo?
Facebook'a ya da Skype'ye falan giriyorsun.
Facebook.
... Facebook'tan bile olur, umrumda değil.