Translate.vc / португальский → турецкий / Franchise
Franchise перевод на турецкий
143 параллельный перевод
'e acerca do franchise dos tanques?
- Tanker franchise'ı ne olacak? - Üç bölgede franchising verebiliriz...
E os teus planos para ajudar os pobres, apagar o franchise.
Fakirlere yardım etme planlarına ne oldu peki? Ya haklarından mahrum kalanlar?
Disse-te para olhares pela loja, não para abrires um franchise.
Sana depoyu idare etmeni söylemiştim, malları satmanı değil.
É por isso que quer um franchise.
Bir franchise istemenizin işte nedeni.
. não ao lado deles propriamente, mas de pessoas como eles. - é como franchise.
Yani, bu insanlar değil de, bunlara benzer insanlar.
- Que lhe jodan, Franchise.
- Hey, defol git, Franchise.
Deu sua palavra com o Franchise.
- Frnachise için bana söz vermiştin. Evet.
Quer dizer, nós não somos nenhum franchise do espaço.
Biz derin uzayda yatırım yapan bir şirket değiliz.
- Você pode ser de extremo valor para este franchise. - Desculpe?
- Bu takım için paha biçilmez olabilirsin.
Rom, esqueceste-te de incluir o lucro do franchise de vinho.
Rom, tula çileği şarabı satış telif hakkı kar tutarlarını eklemeyi unutmuşsun.
Talvez deva procurar um franchise.
Belki şu fuara gitmeliyim.
O meu cérebro superior aconselha a entrar na feira do franchise.
Üst beynim fuara girmenizi tavsiye ediyor.
Pela taxa mínima de franchise recebe umas luvas de endireitar, um lubrificante de parede, e um livro de consulta com as perguntas mais frequentes.
Evet, asgari hak ücretiyle iki çift düzeltme eldiveni bir şişe duvar yağlayıcı ve bir de "Kimsin sen".
Foram logo para o único franchise que eu podia ter posto a hipótese de estar interessada.
Muhtemelen ilgilenmeyi düşünebilirdim
Uma salva de palmas para os novos membros do franchise Frota Pita Shoarma!
Fleet-A-Pita üyeleri için buraya kulak verelim.
- Quanto é o seu franchise?
Senin talebin. ne kadar?
Vamos lá pôr o seu franchise a andar!
Hadi o zaman işinizi işler hale getirelim.
Que maneira de tratar os fãs leais que aguentaram tanto disparate neste franchise.
Bu gereksiz çizgi filmin sattığı mallara göz yuman sadık hayranlarını üzdüler.
O Rapa Cabeças deu-nos o franchise dos Postiços de Wimbledon.
Kafadericisi bize Wimbledon Peruklarının dağıtımını verdi.
POSTlÇOS DE WIMBLEDON Franchise de Ulster
WlMBLEDON PERUKÇULUK Ulster Pazarlama
Vamos ficar com o franchise.
Dağıtım hakkını biz kazanacağız.
Agora, sentamo-nos e esperamos por uma filial da NFL.
Şimdi sadece oturuyoruz ve, Ulusal Futbol Ligi franchise'ını bekliyoruz.
Porque o que perdemos nos dois primeiros filmes, é amortizado pelos custos do "franchise".
İlk ikisinden neden kayıplarımız oldu... yarattığımız dostluklar bunu dengeliyor.
O "franchise" és tu, mano.
Seni satacağım bebek!
- O "franchise"?
- Satmak mı?
- Um momento. Foi você, meu rapaz, que o Sargento La Franchise safou, esta tarde?
- Bir saniye..... Yüzbaşı Franchise'in bahsettiği genç adam siz misiniz?
O La Franchise está a fazer um relatório. Tenho o jantar deles para fazer, e o biberão do mais novo á espera.
Franchise senin götüreceğini söyledi.
Se alguém sabe que aceitei um cadáver, perco o meu franchise. - Quem é que mandou?
Bunlardan birini kullanma fırsatınız oldu mu Bay Reynolds?
A Dana foi perseguida por um tipo que tentou vender-lhe um franchise de batidos.
Dana'yı ona içecek satmaya çalışan bir adam takip etti.
- A América foi "McDonalizada"... Foi invadida pelo franchise.
- Amerika Mc Donald's ile tanındı.
Já tens o "franchise" das lâmpadas, certo?
Aydınlatma ruhsatını aldın, değil mi? O geldi.
Estou curioso. Conhece o termo "Verdadeiro franchise das pisadas na bola"?
Merak ediyorum da bir çuval incili mahvetmek tabiri sana tanıdık geliyor mu?
Nunca é cedo demais para começar a desenvolver "franchise" multimédia.
Multimedya pazarına ne kadar erken açılırsak, o kadar iyi olur.
Comprámos um franchise do Olive Garden, aqui perto.
Yakınlarda bir Olive Garden restoranı aldık.
Quero o meu próprio franchise.
Bayilik isterim.
Eu sei que é um homem muito ocupado e que está a fazer batatas de três maneiras, mas devia saber que um dos seus donos de franchise pagou a um criminoso para incendiar o carro de outro.
Peki, çok meşgul biri olduğunuzu biliyorum belli kriterleriniz olabilir, ama çalışanlarınızdan birinin suç işleyerek birinin sosisli arabasını yaktığını söylemeliyim diye düşünüyorum.
Richard Dean Anderson das quatro estrelas do Franchise : Wars, trek, gate, e search.
Richard Dean Anderson, "star" la başlayan - wars, - trek, - gate ve - search'ün adamı.
O Max está a negociar o "franchise" Cody Banks.
Max, Cody Banks haklarını almak için stüdyoyla görüşme halinde.
Nos próximos 20 minutos, vais estar sentado em silêncio enquanto te digo o porquê dos Detroit Red Wings serem o maior franchise da história do desporto.
Ben Detroit Red Wings'in neden profesyonel spor tarihindeki en iyi kulüp olduğunu anlatırken, sen yirmi dakika boyunca sessizlik içinde oturacaksın.
Eu, Homer Simpson, trarei pessoalmente o franchise do novo futebol profissional para Springfield.
Ben, Homer Simpson, bireysel olarak Springfield'a yeni bir futbol takımı sağlayacağım.
Homie, desencantar um franchise de futebol profissional é um grande projecto, e requer muita premeditação.
Homie, profesyonel bir takım getirmekle uğraşmak büyük bir proje, sorumluluğu da büyük olacaktır.
Não matei o meu marido para controlar o franchise dele para dar uma equipa a
Ben kocamı L.A.'deki bir takım seçilsin diye bu işin başına geçirmedim.
Não fazem franchise.
Zincir değiller.
Estás ciente da importância deste "franchise" para o estúdio?
Bunun stüdyo için ne kadar büyük bir imtiyaz olduğunun farkında mısınız? .
Será um "franchise" e peras!
Büyük bir ayrıcalık olacak.
O porco de Franchise segue vivo.
Hala ayaktasın.
- Franchise.
- Büyük ve kötü Franchise.
Há uma feira de franchise este fim-de-semana.
Bu hafta sonu satış hakkı panayırı var.
É este o milagre do franchise.
İşte satış hakkının mucizesi de bu.
Claro, Regimento de Aquitaine, Sargento La Franchise.
Çabalarımızdan bahsederseniz..... Minnettar kalırım. - Aquitaine alayı. Yüzbaşı Franchise.
Instala-te onde quiseres. É o Sargento La Franchise que dirige a cantina.
- Kantin Yüzbaşı Franchise'in elinde.