Fá перевод на турецкий
9,187 параллельный перевод
Então, fá-lo, Julia.
Vur o zaman Julia.
Julia... fá-lo!
Julia... Çeksene!
Kara, fá-lo, agora!
Kara, şimdi!
Fá-lo mais tarde.
Sonra yapabilirsin.
Eu estou pronta. Fá-lo-ei hoje. - Não, não o farás.
- Bugün konuşurum.
- Ele fá-lo todos os dias.
- Her gün koruyor zaten.
- Ele fá-lo-á?
- Yapacak mısın?
Ouve, eu sei que disse que não daria a entrevista, mas, fá-la-ei.
Bak, röportaj yapmayacağımı söylediğimi biliyorum ama yapacağım.
A Primavera fá-la preocupar-se com o bem-estar dele?
Sağlığından endişe ettiğin için mi soruyorsun yoksa?
Fá-lo já.
Getir o zaman.
Fá-lo, Zoe. Por favor.
Yap şunu, Zoe.
Fá-los ouvir.
- Dinlet onlara.
Fá-lo.
Yap hadi.
Vá lá, fá-lo.
Yap hadi ya.
Sargento, convença o seu homem da importância do dever ou fá-lo-ei eu.
Çavuş, adamına görevinin önemini bildir yoksa ben bildireceğim.
Fá-lo já.
Yap hadi.
Pelo menos, fá-lo.
En azından bunu yap.
Eu fá-lo-ei.
Bunu yapacağım.
Prometo-lhe, se ele for o responsável fá-lo-emos pagar por tudo.
Sana söz veriyorum, eğer sorumluysa, bunu ona ödeteceğiz.
Então, fá-lo-ei eu mesmo.
O zaman kendim yaparım.
Fá-la relembrar.
Eski günlerden bahset.
Ele disse, "vira-te para o alvo", amigo, fá-lo!
Hedefe doğru dön dedi dostum. Dediğini yap!
Pelo amor de Deus, Foster, se vais vender carne clandestinamente, pelo menos fá-lo de forma inteligente.
Tanrı aşkına, Foster. Eğer merdiven altından aforizma satacaksan en azından bu konuda zeki ol.
Se ela o convenceu a vir cá, fá-lo-á opôr-se ao plano.
Buraya gelmesi için ikna ettiyse, planı kabul etmemesi için de ikna edebilir.
Fá-lo e pronto.
Kabul et gitsin.
Fá-lo.
Yap şu işi.
Bem, um em dez fá-lo. Eu conheço esse...
Ama istatistik olarak ; 10'da 1'i ister.
Podes crer que mordi! E fá-lo-ei novamente se não ficares bem longe do meu rabo!
Götüme bir daha yaklaşırsan yine ısırırım!
Fá-lo ou cala-te. Agora mesmo.
Ya icraata geç ya da çeneni kapa!
- Certo, eu fá-lo-ei.
Tamam, hallederim.
Então, provavelmente, deve-te ter ocorrido, nos últimos 36 meses, que se tivesses utilizado háfnio em vez de uma liga de tungsténio, poderias ter reduzido 30 kg a cada vagão... e fá-lo-ias atingir 500 km / h.
O zaman büyük ihtimalle son 36 aydır eğer vakum borularında volfram yerine hafniyum kullansaydın, aracı 30 kilo kadar azaltıp hızını 500'e çıkarabileceğini anlamışsındır.
Se pudesse mudar as minhas ações, se pudesse matar o Rahm Tak e erguer o Arco, fá-lo-ia.
Geçmişi değiştirebilsem Rahm Tak'ı öldürür ve kemeri kurtarırdım, gerçekten.
- Muito bem, fá-lo.
- Peki, yap o zaman. - Tamam.
Fá-lo.
Yap hadi!
Fá-lo!
Yap!
- De loucos? Ela fá-lo parecer um modelo de saúde mental.
O kadınla kıyaslayınca hiçbir şey.
Não sei se é de propósito, mas fá-las sentir desconfortáveis.
Niyetin o mudur bilmem ama yanında insanlar kendilerini yetersiz hissediyor.
Provavelmente fá-lo sentir-se confortável.
Rahat hissettirmişsindir muhtemelen.
Se eu te pudesse dizer, fá-lo-ia mas, não posso.
- Söyleyebilseydim, söylerdim. - Fakat söyleyemem.
Hitchley, atacas a frente, fá-los disparar e o Doutor e eu tomamos as traseiras.
Htchley sen önceden git, içeri dal ve ateşi üzerine çek. - Biz Doktor'la arkayı alacağız.
Fá-lo-emos.
Çıkaracağız.
KDL fá-lo sentir-se próximo do que vê.
KDL görüğünüz şeyi, daha yakından hissetmenizi sağlıyor.
Sarah, ela é um bebé, e o meu filho, Jackson, está a começar o segundo ano.
Adı Sarah. Daha yürümeye yeni başladı. Oğlum Jackson da bu sene ikinci sınıfa gidiyor.
Certamente não faz parte da classe média, pois não?
Ekonomik zorluk yaşayan orta... -... sınıfa ait değilsin pek, değil mi?
Não, fá-lo.
- Olmaz, ara sen.
Então, fá-los.
Yap öyleyse.
Fui à aula, aquela onde conheceste o Bernard.
O sınıfa gittim. Bernard ile tanıştığım sınıfa.
Fá-lo.
- Yap.
Nunca estive na primeira classe.
Çok heyecanlıyım! Daha önce hiç ilk sınıfa binmedim.
Nunca estive na classe económica.
Çok heyecanlıyım. Daha çnce hiç orta sınıfa binmedim.
Fá-lo por mim.
Benim için yap.