Translate.vc / португальский → турецкий / Fúneral
Fúneral перевод на турецкий
5,939 параллельный перевод
De quem foi a decisão de fazer um funeral sem corpo?
Ceset olmadan bir cenaze töreni düzenlemek kimin fikriydi?
No mesmo dia que o Alfred mandou os anúncios do funeral do Bruce Wayne.
Alfred'in Bruce Wayne'in cenazesini duyurduğu günle aynı gün. Ne yapıyorsun?
O ataque ao funeral de Bruce Wayne.
Bruce Wayne'in cenazesindeki saldırı.
No funeral de Bruce Wayne, Alfred disso uma coisa que me marcou.
Bruce Wayne'in cenazesinde, Alfred'in dediği bir şey aklımda kaldı.
Encontrei umas pessoas que iam num funeral.
Bu insanlarla bir cenazede tanıştım.
Sei que deve estar muito ocupado, com o funeral da sua esposa.
Karınızın cenazesiyle çok meşgul olduğunuzu biliyoruz.
Paris é um circo, por isso... pensei em vir até cá e voltar contigo para o funeral.
Paris sirke benzedi, ben de uçağa binip geleyim birlikte cenaze merasimi için döneriz dedim.
Achas que vai estar muita gente no funeral?
Sence cenazeye çok insan gelecek mi?
Não quero ver Polícia, nem no funeral nem no cemitério.
Bir polis bile görmek istemiyorum. Ne cenazede ne de anma töreninde.
Vai ao funeral da mãe.
Annesinin cenazesine gidecek.
Usou-o no teu funeral.
Senin cenazen için giymişti.
Mr. DiLaurentis afastou a Polícia antes do funeral, mas isso acabou.
Bay DiLaurentis cenazeden önce polisleri uzak tuttu ama uzun sürmez.
Se pudesse ter voltado a tempo para o funeral da sua mãe, teria voltado.
Annenizin töreni için dönebilme imkanım olsaydı dönerdim.
O funeral já foi, a minha mãe morreu e o meu pai não precisa de mim.
- Cenaze bitti. Annem öldü. Babamın bana ihtiyacı yok.
Imagino que foi por causa disso que tu não te sentaste ao nosso lado no funeral.
Cenazede bizimle bu yüzden oturmamıştın galiba.
Estou num funeral.
Şimdi bir cenaze törenindeyim.
Ele iria gostar que ainda o continuamos a fazer no seu funeral.
Cenazesinde de bunlara devam ediyor olduğumuzu görse sevinirdi.
Sabes, houve alturas em que pensava que se estivesse no funeral do Charlie Skinner, seria porque eu o tinha matado.
Charlie Skinner'ın cenazesine gideceksem onu öldürdüğüm için gideceğimi düşündüğüm çok zaman oldu.
Como pôde faltar ao funeral?
Onun cenazesine nasıl gelmezsin?
Ela vai querer um funeral adequado.
Düzgün bir defin töreni isteyecektir.
É impossível planear um funeral à distância.
Cenazeleri uzaktan planlamak imkansızdır.
Estão numa justa, não num funeral.
Çoğu sevdiklerini senin şu sahte savaşında kaybettiler, Henry.
- ENCONTRADA A CABEÇA DA SRA.LEBLEU O FUNERAL TERÁ LUGAR ESTA MANHÃ.
- BAYAN LEBLEU'NUN KAFASI BULUNDU. CENAZE BU SABAH GERÇEKLEŞECEK.
O que vais fazer quanto ao funeral?
Cenaze işini ne yapacaksın?
Não teria saído do funeral se não fosse sério.
Ciddi bir durum olmasaydı törenden ayrılmazdım herhalde.
É o funeral da minha mãe, tomei um copo.
Annemin cenaze töreni vardı, o yüzden biraz içtim.
Tomei um gole no funeral da minha mãe...
Annemin cenaze töreninde bir iki yudum içtim.
Voltem depois do funeral.
Cenazeden sonra gelin.
O funeral da tua mãe mal acabou, e agora isto?
Daha yeni anneni kaybettin ve şimdi de bu?
Ele fez um àcerca do funeral do Eisenhower.
İçerisinde Eisenhower'ın cenazesi bile yer alıyor.
Achas que aqueles filhos da mãe irão fazer um funeral com honras militares à minha carreira?
Sence bu orospu çocukları kariyerime bakıp bana saygı dolu bir cenaze yaparlar mı?
Ela diz moradia, ouço funeral.
Onun yaşam dediği bana göre ölüm.
Estava a pensar em ir ao funeral do Sr. Gaines.
- Bay Gaines'in cenazesine giderim diyordum.
Primeiro o teu irmão aparece no funeral do Sr. Gaines divagando sobre sabe lá Deus o quê e agora aqui estás tu a comportares-te como...
Önce kardeşiniz Bay Gaines'in cenazesinde Tanrı bilir ne hakkında boş boş konuşuyor. Şimdi de siz tam bir...
O Daniel esteve a divagar no funeral do Gaines?
Vay canına. Daniel Gaines'in cenazesinde abuk subuk konuşmuş mu?
- Voltei só para o funeral.
- Cenaze için geldim sadece.
Voltei para planear o seu funeral.
- Cenazeyi düzenlemek için geri geldim.
Pensei... Devíamos planear o funeral juntos.
Düşünmüştüm ki cenazesini hep birlikte düzenleriz.
Vou fazer com que recebas a data e a hora do funeral.
Eminim cenaze için müsait olduğun bir tarih ve saat vardır.
Ela desembarcou em Dulles, esta manhã. Veio comparecer no funeral de um associado.
Bu sabah Dulles'e inmiş ve ekibinden birinin cenazesini düzenlemek için buradaymış.
Planeei o funeral.
Cenazeyi planladım.
Para um funeral. Depois vou-me embora desta cidade.
Önce cenazeye ardından da bu lanet şehirden defolup gideceğim!
E ela teve o funeral da mãe hoje.
Tanrım, bugün annesinin cenazesine katılması gerekiyordu.
Vai haver funeral?
Tören olacak mı?
O único tipo que sei que dava uma desculpa para faltar ao próprio funeral.
Kendi cenazesine gitmemek için bahane uyduracak tek adamdır.
Vou-te encontrar é no teu funeral.
Cenazende görüşürüz.
Se, ao menos, fosse o funeral dela.
Keşke bu onun cenazesi olsaydı.
Devias ter visto a mulher e os filhos no funeral.
Ve Louis, cenazesinde ailesini ve çocuklarını görmeliydin.
- No funeral?
Cenazesinde mi?
Está bem. É o teu funeral.
Peki tamam.
A tradição da lua crescente diz que o funeral é ao amanhecer, e ninguém veio.
Hilal geleneklerine göre cenazeler gün doğumunda olur ama hiç kimse gelmemiş.