Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / португальский → турецкий / Gars

Gars перевод на турецкий

42 параллельный перевод
"Eh bien, les gars", escolheram outra forma de morrer, pas vrai? - O que é isto?
- Pekala delikanlı, görüyorum ki, intihar için başka bir yol seçmişsin, doğru mu?
Ei, Gars. Ela vai dar uma chupada.
Gaz, mikrofonu sallayacak.
Desta vez o teu irmão fez a coisa certa. Mas quando chegamos á Fronteira não eram apenas com os Gars que tínhamos de lidar.
Kardeşin bu sefer doğru olanı yaptı fakat Sınır'a vardığımızda uğraşmamız gereken tek şeyin Garlar olmadığı ortaya çıktı.
Os Gars estão a atacar pessoas ao longo da fronteira.
Garlar, Sınır çevresindeki insanlara saldırıyordu.
O Lorde Rahl enviou os seus feiticeiros para fechar a Fronteira, para nos proteger dos Gars e de outra magia que estava a atravessar. Mas eles não conseguiam fechá-la outra vez.
Lord Rahl, bizi Garlardan ve gelebilecek diğer büyülü şeylerden korumak için Sınır'ı mühürlesinler diye büyücülerini gönderdi fakat tekrar kapatamadılar.
Os Gars não mais estão a matar as nossas pessoas.
Garlar artık insanları öldürmüyorlar.
Eles estão a alimentar os Gars com as pessoas.
Garları insanlarla besliyorlar.
Deste a minha família para os Gars?
Ailemi de mi Garlara attın?
Os D'Harans protegem-nos dos Gars.
D'Haranlar bizi Garlardan koruyorlar.
Eles têm Gars presos fora da cidade.
Köyün dışında zincirlenmiş Garları var.
Quando alguém questiona porque é que os D'Harans estão aqui, eles libertam um dos Gars.
Ne zaman biri D'Haranların neden burada olduğunu sorgulasa kendini Garların önünde buluyor.
Então eles enviaram-no para o bosque para ser alimento dos Gars juntamente com todos os outros.
Garları beslemek için kardeşimi de diğerleriyle birlikte koruluğa gönderdiler.
Vais ordenar destruir os Gars, e separar todas as tropas D'Haran em Hartland.
Garların yok edilmesi emrini verecek ve Hartland'daki tüm D'Haran birliklerini dağıtacaksın.
Os Gars são bestas famintas.
Gar'lar aç yaratıklardır.
Apenas os que são treinados, guardam a sua presa para mais tarde. E os únicos Gars treinados das Terras Médias são os animais de estimação do Marquês de Rothenberg, o homem mais rico de todos os territórios.
Sadece eğitilmiş olanlar, avlarını sonrası için saklarlar ve Midlands'taki eğitilmiş tek Gar'lar da tüm bölgelerin en zengin adamı olan Rothenberg Uçbeyi'nin evcil hayvanlarıdır.
Se o Marquês tivesse ordenado a estes Gars que a matassem, já estaria morta.
Uçbeyi, Gar'larına öldürme emri vermiş olsaydı Kahlan çoktan ölmüş olurdu.
Contactei o Marquês de Rothenberg, pedindo-lhe que enviasse os seus Gars.
Rothenberg Uçbeyi'ne haber yollayıp ondan Gar'larıyla, Confessor Ana'yı yakalamasını istedim.
Porque é que os Gars se dão ao trabalho de comer algo tão pequeno?
Garlar neden bu kadar küçük bir şeyi yemek istesinler?
- Afastaste os Gars do nosso rasto?
Garlar'ı izlerimizden uzaklaştırdın mı?
Fomos até à vila para comprar provisões, Gars atacaram.
Erzak almak için gittiğimiz kasabaya Gar'lar saldırdı.
Preferia combater com Gars.
Gar'larla dövüşmeyi tercih ederim.
E alguém, obviamente, deixou o Garth cair sobre a sua cabeça quando ele era um bebé.
Birinin Gars'i bebekken kafa üstü düsürdügü kesin.
O nome dele é Garth.
Adi Gars.
- Garth?
- Gars mi?
Cabe sim, prometo.
Sığarsın. Söz.
Vocês devem caber á justa.
Sen o kutulara tam sığarsın.
- Hás-de crescer até servir.
- Büyüyüp sığarsın.
- Não cabemos os três aqui.
- Eminim sığarsınız.
Não há problema em ser uma só cama, espero.
Umarım yatağa sığarsınız.
Tem sempre a sua fita adesiva ali atrás, empilhada naquela forma?
- Bantlarının hepsini sürekli oraya mı yığarsın?
Cabe aqui.
Sen de sığarsın.
- Não vou caber.
- Ben buraya sığmam. - Sığarsın.
Olho para ti agora e pergunto-me como sentiste que não és para ela.
Sana şimdi bakıyorum da buraya nasıl sığarsın merak ediyorum.
Quanto mais alto os amontoas, mais segura te sentes.
Kendini güvende hissedecek kadar yüksek bir şekilde onları yığarsın.
Sabe, acho que ele cabe naquela janela, se for rápido o suficiente.
Biliyor musun, eğer yeterince hızlı hareket edersen şu pencereye sığarsın.
Consegues metê-lo ali.
Sığarsın. Park et.
Cabem lá facilmente.
Elbette sığarsınız.
Vê, aposto que conseguias caber por aquela janela.
Eminim sen şu pencereden sığarsın.
- De certeza que cabes.
- Eminim sığarsın.
Colocamos a bomba na traseira e cobrimo-la com tudo o que houver
Bombayı arka kapının oraya koyarsın ve eline geçen her şeyi karşısına yığarsın.
Tu cabes.
Sen sığarsın.
Mal caberias naquela dispensa agora.
Artık o kilere zor sığarsın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]