Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / португальский → турецкий / Giza

Giza перевод на турецкий

85 параллельный перевод
Aqui nas planícies de Gizé ergue-se para sempre a mais grandiosa das realizações humanas.
Burada Giza platosunda insanoğlunun en görkemli başarısı yükseliyor.
GIZÉ, EGIPTO 1928
GIZA, MISIR. 1928.
- No planalto Gizé. Em 1928.
- 1928'de Giza Platosu'nda.
Isto é uma réplica da pirâmide de Gizé.
Bu Giza'daki Büyük Piramid'in bir kopyası.
Existe um erro propositado na Pirâmide de Gizé, que alguns profetas referiram como indicador de erro nos nossos cálculos do calendário.
Büyük Giza Piramitleri'nde kasti bir hata var, bazı kahinlerin, gerçek takvim yılını hesaplama'da yapılan... bir yanlış olarak bahsettikleri mimari bir anormallik.
Isto é o que estava a faltar na escavação em Gizé.
Giza'daki kazıda eksik olan buydu.
Das Sete Maravilhas lendárias do Mundo Antigo, somente as Pirâmides de Gizé permanecem, construídas há mais de 4.000 anos atrás.
Eski Dünya'nın Yedi Harikası efsanesine göre sadece Giza Piramitlerinin kalıntıları 4,000 yıl önce yapılmıştır.
Todas as pirâmides de Gizé foram construídas em perfeito alinhamento com determinadas estrelas.
Tüm Giza piramitleri bazı yıldızlarla mükemmel bir hizada yapılmış.
Pesquisas no interior das Pirâmides de Gizé têm revelado o brilhantismo de arquitetos antigos, de quem os sofisticados projetos preveniram o colapso destas câmaras internas e passagens.
Giza Piramitleri'ndeki araştırmalar bu geçit ve iç odaların çökmesini önleyen karmaşık tasarımların sahibi tarih mimarlarının ihtişamını gösterdi.
Novas escavações estão descobrindo o sistema de apoio de assentamentos e instalações para os trabalhadores que construíram as pirâmides de Gizé.
Yeni kazılar, Giza Piramitleri'ni inşa eden işçiler için yerleşimler ve imkanların destek sistemini açığa çıkarıyor.
As pirâmides de Gizé.
Giza piramitleri.
Numa escavação em Gizé.
Giza'da bir kazıda.
Numa escavaçao em Gize.
Giza'da bir kazıda.
Se a maneira de actuar do Seth não mudou, sabemos certas coisas das escavações em Gizé e no Vale dos Reis.
Eğer Seth'in çalışma tarzı değişmediyse,..... Giza'daki kazılardan edindiğimiz kesin bilgiler var.
Encontraram o de Gizé.
Giza'dakini buldunuz.
É um grupo de antropólogos de 2769 a observar a construção da grande pirâmide de Gizé.
Burdaki bir gurup antropolog 2769'dan beri Büyük Giza Pramidinin yapısını incelemekte.
Combinando as mais recentes investigações históricas com a mais moderna tecnologia visual, podemos recuar no tempo e ver a Grande Pirâmide de Gizé pelos olhos dos homens que a construíram... e de um homem em particular.
Son tarihi buluntuları kıyasladığımızda ve son zamanların görsel teknolojilerini buna eklediğimizde zamanda geçmişe yolculuk yapabiliyoruz ve Giza'nın Büyük Piramitini görüyoruz. Hatta onu inşa edenlerin gözüyle. Özellikle içlerinden birinin.
Gizé.
Giza'daydı.
Num quarto do seu palácio de Gizé, os arquitectos de Khufu há muito que planeavam construir a pirâmide perfeita, uma que iria superar todas as que tinham sido construídas anteriormente, e aquelas que viriam depois.
Giza Sarayının içinde bir odada, Khufu'nun mimarları çok uzun süredir mükemmel piramidi oluşturmanın planlarını yapıyorlardı. Bu daha önce yapılanların hepsinin yanında cüce kalacağı bir yapı.
No planalto de Gizé, bem no alto, o terreno tinha sido nivelado e varrido.
Giza platosundaki yüksek noktalar, bir seviyeye getirildi ve temizlendi.
No fim daquela manhã, chegámos a Gizé.
Sabah sona ererken, bizler Giza'ya vardık.
Viajámos 11 dias e 11 noites para chegar a Gizé, mas a minha verdadeira jornada estava apenas a começar.
Biz onbir gün yolculuk yaptık Ve Giza ya gelmek için 11 gece, Ama benim gerçek yolculuğum daha yeni başlıyordu.
Eu pensava que Gizé não guardava mais surpresas.
Ben Giza'nın daha fazla sürpriz barındırmayacağını düşünüyordum.
Seriam precisas 5 milhões de toneladas de pedra para a Grande Pirâmide, a maior parte extraída do próprio local em Gizé.
Büyük Piramit için 5 milyon tonluk taş gerekmekteydi. Bu da Giza da muazzam ölçülerde bir inşaat alanı demekti.
É o taffla, o barro que existe em Gizé.
Bu işe tafla deniyordu, Giza'ya ulaşmak demekti.
Estávamos em Gizé há pouco menos de um ano.
Bir yıldan az süredir Giza'daydık.
A pedreira em Gizé ficava quase 1 km a sul do local da pirâmide propriamente dita.
Giza'daki taş ocağı asıl piramit alanının yarım mil güneyinde bulunuyordu.
Era o dia mais feliz para mim e para Deba desde que tínhamos chegado a Gizé.
Deba ve ben Giza'ya geldigimizden beri ilk kez o sabah bu kadar mutlu olmuştuk.
Foi então que soube que também eu morreria em Gizé.
Biliyordum Ben de Giza'da ölecektim
Até a morte de Deba, nunca me tinha questionado sobre o real propósito daquilo que estávamos a fazer em Gizé, tal como questionara o meu avô sobre os grandes degraus de pedra que ele antes construíra.
Deba ölene kadar gerçek amacımı Giza'da ne yaptığımızı hiç sorgulamamıştım artık Büyükbabama sorduğumda
É certo que o próprio Khufu teria sido levado até ao seu palácio em Gizé para observar a construção da pirâmide.
Kesin olarak, Khufu Giza'daki sarayından piramidin inşasını görmek için geliyordu.
No deserto há um afloramento rochoso, o único lugar em Gizé do qual a paisagem da pirâmide é inteiramente visível.
Çöl ortasında yüksek bir kaya bulunuyordu. Giza'da piramit alanının tam görülebilir olduğu yegane yer burasıydı.
Abaixo deles, o Rei teria podido ver cerca de 25.000 trabalhadores, recrutas, extractores de pedra, carregadores, montadores, pedreiros, por quem ele era responsável, aqueles que ele tinha trazido a Gizé para colaborar como os humanos nunca tinham feito anteriormente.
Onunla birlikte kral oradan 25 bin işçisini, işaretçileri, taşçıları, taş taşıyıcıları, montajcıları, duvarcıları, sorumlu olan herkesi görebiliyordu. Giza'da daha önce hiç kimsenin böylesi bir işbirliği .. oluşturmadığı bir yerdi burası.
Cerca de 10 anos depois do trabalho ter começado na Grande Pirâmide, chegou a Gizé uma barca com uma carga especial.
Büyük Piramit için çalışılan on yıldan sonra, Giza'ya büyük ve özel bir kargo getirildi.
O bloco era um dos nove que estavam a ser trazidos para Gizé, os nove blocos mais importantes de todos os milhões que compõem a Grande Pirâmide.
Bu blok Giza'ya getirilecek dokuz bloktan ilkiydi. Hepsi birlikte şimdiye kadar piramite eklenen milyonlarca bloğa dahil edilecekti.
O Dr. Jackson teorizou que quando a porta de Giza foi enterrada há cerca de 2000 anos, os Goa'uid abriram a porta do Antárctico.
Dr. Jackson, 2000 yıl önce Giza'daki Yıldız Geçidi gömülünce Goa'uld'un Antartika kapısını açtığını varsaymıştı.
Os ímanes mantêm acondicionado o plasma altamente quente, o ar mantém a pressão da sala, as paredes têm 1,80 m de espessura, mais 60 cm do que as paredes das Pirâmides de Gizé.
Bu mıknatıslar aşırı sıcak plazmayı kontrol altında tutuyor, hava akımı odanın basıncını koruyor ve bu gördüğünüz duvarlar 2 metre kalınlığında. Giza Piramiti'nin duvarlarından yarım metre daha kalın.
Em 1928, em Gize, no Egipto, arqueólogos desenterraram um aparelho antigo capaz de fazer o transporte instantâneo para outros planetas, atraves de um túnel subespacial.
1928'de Giza, Mısır'da arkeologlar, dünya dışı bir cihaz buldular bu cihaz diğer gezegenlere, solucandeliği yoluyla altuzaydan yolculuk etmeyi sağlıyor.
Foi descoberto por volta de 1900 em Gize, nao muito longe das Grandes Pirâmides.
20 yy başında Giza'da Büyük Piramitler'in yanında keşfedilmiş.
As Pirâmides de Gizé, o Parthenon em Atenas e... nas dimensões deste cartão.
Giza'da ki piramitler ve Atina'da Parthenon'un içinde ve... ve bu kartın boyutları.
Corremos completamente com satélite a plataforma de Gizé, à procura de uma assinatura de energia como aquela dada pelo MPZ que encontrámos perto de Taonas.
Giza platosunu uydu taramasından geçirip Teonas'da bulduğumuz ZPM'in yaydığı enerjiye benzer bir işaret aradık.
Gizé, 3.000 A.C.
Giza, MÖ 3000.
Um mês antes da partida, houve uma escavação arqueológica que descobriu o túmulo da 1ª dinastia perto de Gizé.
Buraya gelmeden bir ay önce Giza yakınlarında bir mezar bulundu.
Há um mês, uma equipa de arqueólogos da Universidade de Chicago descobriu um túmulo egípcio antigo perto de Gizé.
Bir ay önce Chicago Üniversitesi'nden bir grup arkeolog Giza yakınlarında Eski Mısır dönemine ait bir mezar keşfettiler.
Gize, 3.000 A.C.
Giza, MÖ 3000.
- Sim! A porta nunca e encontrada em Gize e nao pertencemos ao programa Stargate.
Geçit Giza'da bulunmadı ve hiçbirimiz Yıldız Geçidi programına katılmadık.
Este grande anel foi descoberto no deserto do Egito perto de Giza.
Bu büyük halka Giza yakınlarında Mısır kumlarında bulundu.
Depois íamos a Giza para ver o sol nascer por trás das pirâmides.
Oradan Giza'ya uçup, güneşin piramitlerin üzerinden doğuşunu izleriz.
Será que a frase "o raio quebrará as pedras" significa, que as pirâmides de Gizé, no futuro serão destruídas?
"Yıldırım kayaları parçalayacak" cümlesi... Giza'daki piramitlerin gelecekte yıkılacağını mı ön görüyor?
Isto é tudo o que tenho. - Qual é o nosso lote? - Mesmo aqui.
Bu kireç taşı mastabada kullanılan boşluklar Giza yakınlarındaki bir mezarda bulunmuş ve II.
Mas também é conhecida por Três Reis, porque os Egípcios construíram as pirâmides de Gizé à imagem daquelas estrelas.
Mısır kralları, Giza piramitlerini o yıldızlara göre yaptırdığı için.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]