Translate.vc / португальский → турецкий / Haja
Haja перевод на турецкий
6,455 параллельный перевод
Mas, presumo que não haja muito mais para fazer lá dentro do que levantar ferros.
Galiba içeride vücut çalışmak dışında yapacak pek bir şey yok.
Eu não creio que neste ponto haja algo a respeito que nos pudesse surpreender.
Sanırım bu noktada bizi şoke edecek bir şey olmayacaktır.
Talvez também haja lá algo da minha irmã.
Belki kız kardeşim hakkında da bir şeyler bulabiliriz.
Sou uma senhora que espera que haja macarrão com queijo no "buffet".
Ben açık büfede peynirli makarna olduğunu uman bir kadınım.
Tentou o abajur, não tinha lâmpada, então, ela foi buscar uma lanterna. E que haja luz.
Işıklara bakıyor ama lambaları yok el fenerini almaya gidiyor.
Não é uma desculpa até que haja almoço envolvido.
Ama bir öğlen yemeği içermediği sürece bu uygun bir özür değil.
Espero que não haja ressentimentos em relação ao Manny.
Manny konusunda bana kırılmamışsınızdır umarım.
Olhe, há pessoas aqui... Pessoas com quem eu cresci. Eu não posso simplesmente aparecer e atrapalhar os negócios, até que haja alguma prova concreta.
Bakın orada tanıdıklarım hatta beraber büyüdüğüm kişiler var ve elinizde somut bir delil olmadan gidip onların işlerini bozamam.
Eu queria conhecer a outra única da minha espécie, e garantir que não haja mal-entendidos.
- Türümün diğer tek örneğiyle tanışmak ve aramızda bir yanlış anlaşılma olmadığından emin olmak istedim.
Talvez haja luz depois do Jonathan, afinal.
Belki Jonathan sonrasında umut vardır.
Para que não haja enganos, nós queremos-vos.
Yanlış anlama olmasın yalnız ; sizi istiyoruz.
Talvez haja uma maneira de podermos ajudá-la a recuperar essas memórias.
Hatırlamasında yardımcı olacak bir yol biliyorum.
Encontrar uma ilha onde não haja o "Z" no alfabeto.
Alfabesinde Z harfi bile olmayan bir ada bulurum.
Espero que não haja problema em admitir-te isso.
Umarım bunu sana itiraf etmemin sakıncası yoktur.
Talvez haja.
Belki bir yolu vardır.
A Nação do Fogo gastou demais, na sua história a lutar guerras sem sentido. E recuso-me a arrastar a minha nação para outra, a menos que não haja outra escolha.
Ateş Ulusu'nun tarihi, bu manasız savaşlarla doludur ve bu yüzden ulusumu, başka seçenek kalmayıncaya kadar bir diğer manasız savaşa sürüklemeyi reddediyorum.
Fé que haja um plano de longo prazo que seja maior do que tu ou eu, maior do que Lothal, maior do que toda a Orla Exterior.
Sen ve benden daha büyük bir planın olduğuna dair inanç Lothal'dan daha büyük, dış halkadan daha büyük bir şeye dair inanç.
Espero que não haja um próximo tremor de terra.
İnşallah öyle bir deprem olmaz.
Porque apercebi-me que talvez haja uma boa explicação para o que fazes.
Çünkü anladım ki, yaptıklarının belki iyi bir açıklaması vardır.
Então, que não haja luz!
O zaman karanlık olsun.
- Talvez haja mantimentos ali. - É uma boa ideia, Maria.
Ne güzel bir fikir, Gratel.
Vamos passar o feriado em Turks e Caicos, com a família do Jake haja o que houver.
Ne olursa olsun, tatili, Jake'in ailesiyle birlikte Turks ve Caicos Adaları'nda geçiriyoruz.
Normalmente, num enforcamento, é de se esperar que haja ossos quebrados no pescoço.
Normalde asmalı vakalarda boyunda kırıklar olması beklenir.
Creio que haja um outro perseguidor. - Quem?
Başka bir sapığın olduğunu düşünüyorum.
- Mas é essa a questão. Não quero que haja lados.
- Ben, aramızda taraf olsun istemiyorum.
Talvez não haja outra maneira.
Başka bir çıkış yolu olmayabilir.
Talvez haja uma ligação entre Wallaczek and Lowenthal que não vimos ainda.
Belki Walaczek ve Lowenthal arasında henüz bulamadığımız bir bağlantı vardır.
Mas quem sabe, talvez no futuro haja algo.
Kim bilir, belki gelecekte.
Podes aprender o que haja para aprender de mim.
Benden bir şeyler öğrenebilirsin.
Sim, imaginamos que haja muita camaradagem entre pilotos de testes.
Evet, deneme pilotları arasında sıkı bir dostluk vardır.
Nomeei um árbitro para que não haja batota.
Düzenbazlık olmaması için bir hakem belirledim.
É importante que haja segredos até ao lançamento.
Yayınlanana kadar gizli kalması çok önemli.
Se se envergonha, talvez haja uma maneira de se redimir.
Utanıyorsan... belki kendini telafi etmenin de bir yolu vardır.
Talvez haja alguma forma de fazer com que a Samantha deixe de afectar mais alguém, enquanto te mantenho saudável.
Belki senin sağlığını bozmadan Samantha'nın başkalarını etkilemesini durdurmanın bir yolu vardır.
Terry, não arredo pé até que não haja segredos entre nós.
Terry, aramızda hiçbir sır kalmayana kadar yanından bir yere ayrılmayacağım.
Talvez haja uma forma de por um fim nisto, para que possamos deixar de ser inimigos.
Belki bunu sonlandırmanın bir yolu vardır... yani daha fazla düşman kalmamanın.
A menos que haja um piloto no copo que possa por aquele avião no ar, não há nada positivo.
Bardağın içinde bu uçağı uçuracak bir pilot yoksa olumlu bir tarafı yoktur.
Mas prepare-se para dizer "Bem-haja" ao seu Brie, "Chauzinho" ao seu Cheddar, "Adeus" ao seu...
O halde güle güle Brie peyniri, elveda çedar ve hoşça kal...
Talvez no sótão haja brinquedos para embrulharmos, pelo sim, pelo não.
Tavan arasına gidelim ve her ihtimale karşı eski oyuncaklardan bazılarını paketleyelim.
Talvez haja uma chave com que possamos destrancá-los.
Belki de açmamızı sağlayacak bir anahtarı vardır.
Mas talvez haja 80 a 70 % de nos reconciliarmos se recuperares, mas depende de quanto tempo leva.
Tedavi olursan yüzde 70, 80 yeniden bir araya gelme şansımız olabilir. Bu ne kadar süreceğine bağlı.
Talvez não haja acidentes.
Belki de kaza diye bir şey yoktur.
Espero que não haja problema.
Umarım sorun değildir.
Mas talvez haja outra maneira.
Fakat başka bir yolu olmalı.
Acredito que haja um...
Gerçekten inanıyorum ki, henüz göremediğimiz...
Talvez haja outra maneira de sair por esta sala.
Belki odada başka bir çıkış yolu vardır.
Brad, haja o que houver, estou orgulhoso de teres tentado.
Hey Brad Ne olursa olsun, burada olurSadece bilmeni istiyorum Ben senin en iyi yapmak için seninle gurur duyuyorum söyledi.
... a menos que haja um crash do mercado.
... tabii piyasa tamamen çökmediği sürece.
Espero que haja restaurantes cubanos no caminho.
Umarım yolda Küba restoranları vardır.
Desde que haja cabo suficiente até à casa, temos corrente.
Eve ulaştıracak kadar kablomuz oldu mu elektriğimiz de olacaktır.
Peter, talvez ainda haja tempo!
- Peter hâlâ vakit olabilir!