Translate.vc / португальский → турецкий / Hak
Hak перевод на турецкий
19,366 параллельный перевод
Alguém que beija as suas feridas da mesma forma como beija os seus lábios, que está ao seu lado, não quando é fácil, mas quando é quase impossível, pensar que não é merecedora dele?
Dudaklarını öper gibi yaralarını öpecek kolay olmasa bile yanında duracak biri olacak ama yaklaşmak mümkün olmadığında bunu hak etmediğini mi düşüneceksin?
Vai garantir que vos vai acontecer o que merecem.
Bu, hak ettiğin her şeye ulaşmanı sağlayacak.
Achei que merecia o melhor.
En iyisi hak ettiğimi düşündüm.
Talvez no seu subconsciente, tenha decidido que é não merecedor de ter prazer, ou uma solução satisfatória, de "felizes para sempre."
Belki bilinçaltı seviyende zevki, yeterli kararlılığı, her şeyden sonra mutlu olmayı hak etmediğine karar vermişsindir.
Literalmente, indigno de acabar o que começou.
Tam olarak, başladığını bitirmeyi hak etmiyorsundur.
Mas é interessante. A sugestão que sentir-se não merecedor de prazer pode afetar um homem da forma como se vê a si, e das escolhas que faz.
Hazzı hak etmediğini hissetmenin, bir erkeğin kendisinin farkına varmasını, yapacağı seçimleri etkileyebileceği önerisi yine de ilginç ama.
Porque se tens, eu acho que mereço...
Çünkü eğer varsa bence bunu hak ediyorum...
Não te esqueças, nós merecemos isto.
Unutma, biz bunu hak ediyoruz.
Não mereciam isto.
Siz bunu hak etmediniz.
Ninguém, nem sequer você, merece ficar sozinho.
Kimse, hatta sen bile böyle yalnız kalmayı hak etmez.
Querias livrar-te dela há meses, e usaste isto, ignoraste alguém que sabias que merecia mais.
Aylardır ondan kurtulmanın yolunu arıyordun. Bunun için bursu kullandın ve çok daha fazla hak eden birini ezip geçtin.
Mas já visitei bastantes quintas onde vi animais a viver os tipos de vidas que deviam viver e onde têm, como os produtores costumam dizer : "Um dia mau."
Ama gördüğüm başka çiftliklerde, hayvanlar hak ettikleri şekilde yaşamlarını sürdürüyorlar ve çiftçilerin tabiriyle "tek bir kötü gün" geçiriyorlar.
A minha vidente Real merece o melhor.
Soylu kahinim en iyisini hak ediyor.
Ela não merecia isto.
Bunu hak etmedi.
A minha mãe merece um enterro digno.
Annem düzgün gömülmeyi hak ediyor.
Mas não precisa, não... merece... um ditador.
Ama bu kasabanın ihtiyacı olmayan, hak etmediği şey bir diktatör.
Acha que eles não merecem saber, CJ?
Sence bilmeyi hak etmiyorlar mı CJ?
E tu mereces uma nova oportunidade.
Sen de kesinlikle yeni bir başlangıcı hak ediyorsun.
Não, ele não ia querer isto, mas isto é o que ele merece.
Nasıl bir cenaze istediği önemli değil. O böyle bir cenazeyi hak ediyor.
Têm de merecê-la.
Bunu hak etmelisiniz.
Daphne, conquistou isto.
Daphne, bunu hak ettin.
Ele merece conhecê-la.
Seni tanımayı hak ediyor.
Talvez não, mas merece essa oportunidade.
Affetmese de bu şansı hak ediyorsun.
Merece a oportunidade de lhe mostrar que tentou.
Oğluna denediğini gösterme şansını hak ediyorsun.
- Cala-te lá. Alguém como tu merece alguém muito especial. Uma pessoa de qualidade.
Senin gibi biri, senin gibi özel biri kaliteli birini hak ediyor.
Eu mereço isto.
Bunu hak ettim.
Eles não mereciam viver.
Yaşamayı hak etmediler.
E se te disser que há uma forma de a transferir para alguém mais merecedor?
Ne ı söylemek olsaydı. Beni birine aktarmak için bir yol var. Biraz daha hak?
Sei que nem sempre acreditar, mas... você merece ser feliz, Stefan.
I her zaman bu inanmadığını biliyorum, ama. Eğer mutlu, stefan olmayı hak ediyorsun.
Se o idiota do vosso irmão está morto, é porque o mereceu.
Salak kardeşin öldüyse, bunu hak ettiği içindir.
E como o Sr. Wolowitz está envolvido, receio que como empregado emprestado da NASA, o seu nome pode estar na patente, mas não está autorizado a ser dono de uma parte.
Bay Wolowitz'e gelince maalesef NASA'dan kısa süreli gelen bir federal çalışan olarak isminiz patentte bulunabilir fakat mülkiyet payında hak sahibi değilsiniz.
Estou a ouvir o que dizes, mas conheço a Emily há muito tempo e penso que ela merece o benefício da dúvida.
Seni anlıyorum ama Emily'yi uzun zamandır tanıyorum ve bence doğru söylediğini düşünmemi hak ediyor yani.
Ambos merecem estas chaves.
Bunları hak ettiniz. Nereyi açıyor bunlar?
Vou levar-te daqui.
Hak etmiştiniz.
- Tu mereceste.
Bunu hak ettin adamım.
Tudo mentira. Mas acredita, a Blanca merecia-o.
Kuru yalan ama güven bana, Blanca bunu hak etmişti.
E não mereço que falem comigo como se o fosse.
Benimle aptalmışım gibi konuşulmasını hak etmiyorum.
Não, o que mereces é muito pior.
Çok daha kötüsünü hak ediyorsun.
Agora, chega. Este paciente não vai receber menos do que o nosso melhor, porque não é permitido que vocês os dois estejam na mesma divisão.
Sırf ikiniz aynı odada bulunamıyorsunuz diye hastanın hak ettiğinden daha kötü tedavi edilmesine izin veremem.
O paciente merece uma hipótese.
Bu hasta bir şansı daha hak ediyor.
A família dele merece que este hospital respeite os seus desejos.
Ailesi hastanenin isteklerine saygı duymasını hak ediyor.
Eu fico com os seus $ 30 milhões, o que é muito menos do que eu mereço por aturar aquele filho da mãe.
O şerefsiz için yaptıklarımdan sonra hak ettiğimden bile az bir para.
E ele não merece isso novamente.
Bir darbe daha yemeyi hak etmiyor.
E se... continuo a praticar o bem... tenho de viver com o meu passado e todas as suas merecidas consequências.
Ve iyi olmaya çalışmaya devam edersem geçmişimdeki karanlıkla ve onun hak ettiğim sonuçlarıyla yaşamak zorundayım.
Merecem isso!
Bu şeyi hak ediyorlar!
Jeremy, certamente tu concordas!
Jeremy, eminim bana hak verirsin!
Eu não mereço morrer!
Ölmeyi hak etmiyorum!
Só mato "assassinos" que merecem morrer.
Ben sadece hak eden katilleri öldürüyorum.
Eu mereço.
Hak ediyorum.
Mereço isso.
Bunu hak ettim.
Esquece.
Unut gitsin. Muhtemelen hak ettim.