Translate.vc / португальский → турецкий / Harbour
Harbour перевод на турецкий
227 параллельный перевод
Também vem um barco da polícia, de Lake Harbour.
Birde Harbor gölünden polis gemisi geliyor - Johnnie.
Se houver guerra, o vosso país faz um ataque... que fará Pearl Harbour parecer uma mera reprimenda, usando a própria arma americana, caso goste de ironias.
Savaş halinde ülkeniz öyle bir vurur ki... Pearl Harbor onun yanında tokat gibi kalır. Amerika'yı kendi silahıyla vurmak kaderin bir cilvesi diyebilirsiniz.
O grande herói americano, de Cleveland, Ohio, que se alistou depois de Pearl Harbour.
Cleveland, Ohio'dan Amerikalı kahraman!
Quando foi Pearl Harbour?
Pearl Harbour'dan hemen sonra askere yazılmış.
Ou não sabes?
Pearl Harbour ne zamandı?
Telegrafa de Pearl Harbor.
Beni Pearl Harbour'dan ara.
Seremos os últimos a regressar a Pearl Harbor.
Hayır. Pearl Harbour'a en son dönen gemi olamayız.
- Vai passar perto do Coral Harbour?
- Coral Harbour'a mı gidiyorsunuz?
Por um homem que saiu com ela do Bar Blue Harbour.
Öldürüldü. Onu Blue Harbour'dan alan bir erkek tarafından.
Esteve no Blue Harbour essa noite?
O gece Blue Harbour'da mıydın?
Na noite de 12 de maio, alguém saiu do bar Blue Harbour com a Erika Mueller, uma prostituta.
12 Mayıs gecesi, biri Blue Harbour Bar'dan Erika Mueller adında bir fahişeyle ayrıldı.
Foi a encenação do ano passado da Batalha de Pearl Harbor, apresentada pela Associação das Mulheres de Batley.
Geçen yıl Kadınlar Birliği'nin canlandırdığı Pearl Harbour Savaşı'nı izlediniz.
Desde os dias sombrios antes de Pearl Harbor que uso este uniforme com orgulho.
Pearl Harbour'un karanlık günlerinden beri bu üniformayı giymekten gurur duyuyorum.
Depois de ter o petróleo, havia ainda o problema de o transportar para o Japão invisível aos olhos da marinha britânica, em Singapura ou da vasta armada americana no Havai, em Pearl Harbour.
Bunun nedeni, petrolün Japon topraklarına getirilmesi sorunuydu. Çünkü Singapur'da İngiliz Kraliyet Donanması ve Hawaii'nin Pearl Harbor limanında ABD'nin Pasifik filosu konuşluydu.
A ideia era atingir a armada americana em Pearl Harbour ao mesmo tempo que a guerra começasse.
Bu nedenle, savaşın başlamasıyla birlikte eşzamanlı olarak, Pearl Harbor'daki kuvvetlere de bir baskın yapılması fikri doğdu.
Havia três problemas no ataque a Pearl Harbour.
Baskının başarısı için üç koşul sağlanmalıydı.
Fizemos um modelo de Pearl Harbour, da localização e de todos os navios de guerra.
Pearl Harbor'ın küçük bir maketini hazırladık. Limandaki gemileri bu maket üzerine yerleştirerek tahlil ettik.
Enviamos o nosso agente para Pearl Harbour.
Ve bir ajanımızı oraya gönderdik.
De lá, conseguia ver a armada em Pearl Harbour.
Oradan gemileri izler, manevralarını gözlemlerdim.
Às vezes, passeava por Pearl Harbour de táxi ou de carro.
Bazen taksi ya da otobüsle etrafta bir tur atardım.
O destino final era... Pearl Harbour.
Hedefleri, Pearl Harbor'dı.
Dois dias após o início da ofensiva russa, os japoneses atacaram Pearl Harbour.
Rus karşı saldırısından iki gün sonra Japonlar Pearl Harbor'a saldırdı.
Eu praticava advocacia em Chicago na época de Pearl Harbour e posso garantir que, se Hitler não tomasse tal decisão, se nada fizesse, haveria a profunda convicção em muitas partes dos EUA
O sıralarda Chicago'da hukuk öğrenimi görüyordum. Size şunu söyleyebilirim ki eğer Hitler buna kalkışmasaydı savaş ilan etmeseydi olay halk nezdinde sadece, ABD'nin Pasifik Savaşı olarak cereyan edeceği düşüncesiyle kalacaktı.
Os Japoneses comemoram o primeiro aniversário da destruição da frota Americana em Pearl Harbour.
Japonlar, imparatorluk donanmasının Pearl Harbour'da Amerikan filosunu yok etmesini kutluyordu.
Muitos receberam a notícia do ataque a Pearl Harbour sobriamente, até apreensivamente.
Birçoğu bu saldırıyı ağırbaşlılıkla hattâ kaygıyla karşılamıştı.
Para alguns japoneses mais esclarecidos, o ataque a Pearl Harbour havia sido um risco tremendo.
Tahsil görmüş kimi Japonlara göre Pearl Harbour saldırısı akılalmaz bir kumardı.
Mas agora a propaganda mostrava os jubilosos aviadores nipónicos a esmagar a frota americana em Pearl Harbour.
Artık propaganda filmleri, coşkun Japon savaş pilotlarının Amerikan filosunu paramparça ettiğini haykırabilirdi.
Durante anos, antes de Pearl Harbour, as cidades eram sujeitas a simulações de raides aéreos.
Pearl Harbour'dan yıllar önce Japonya'nın her şehrinde, hava saldırısı tatbikatları yapılmıştı.
Porém, menos de 5 meses depois de Pearl Harbour, a guerra já não estava assim tão distante.
Ancak, Pearl Harbour Baskını yapılalı beş ay bile olmamışken savaş artık o kadar uzakta değildi.
Um funeral de Estado para o Almirante Isoroku Yamamoto. O grande comandante que liderou a vitória em Pearl Harbour.
Pearl Harbour zaferinin mimarı büyük komutan Amiral Isoroku Yamamoto'nun cenazesi için düzenlenen devlet töreni.
Em Pearl Harbour, ele havia apostado numa guerra breve.
Pearl Harbour'da, savaşın kısa süreceği üzerine bir kumar oynamıştı.
Pode ter sido confuso, na altura, mas a organização de apoio às tropas de ataque, foi a prova do que tornou inevitável a vitória da América sobre o Japão, desde Pearl Harbor :
Karmaşık gibi görünmüş olabilir. Ancak saldırı gücünü destekleyen ikmal düzeni Amerikalıların, Pearl Harbour'dan beri Japonlara karşı kaçınılmaz olan zaferinin bir nişanıydı. Yani, ezici endüstri gücü.
Onze meses depois de Pearl Harbor, o exército americano preparava-se para o primeiro encontro com a Wehrmacht.
Pearl Harbour'dan 11 ay sonra Amerikan ordusu Wehrmacht'la olan ilk karşılaşmasına hazırlanıyordu.
Este lugar é o High Harbour, ou Industria?
Burası Büyük Sığınak mı yoksa Endüstriya mı?
Não é High Harbour, ou é?
Büyük Sığınak değil, değil mi?
Mas não consegue chegar a High Harbour.
Ama Büyük Sığınak'a gidemez.
High Harbour?
Büyük Sığınak mı?
High Harbour é uma ilha que fica muito, muito longe desta.
Büyük Sığınak, buradan çok, çok uzakta bir ada.
Ela contou-me que há uma ilha que se chama High Harbour, e que há lá muitas crianças!
Çocuklarla dolu, Büyük Sığınak diye bir adadan bahsetmişti.
PEARL HARBOR Sr. Lasky?
- Pearl Harbour "
a area esta limpa e os avioes chegaram a Pearl bem rapido.
E-2 şu anda hava sahamızın temiz olduğunu gösteriyor, ve keşif uçağımız Pearl harbour'a varmak üzere olmalı, efendim.
Sao velhas fotos da agencia de Pearl.
Pearl Harbour'un eski casus fotoğrafları.
35 graus, 27 kilometros a norte-noroeste de Pearl.
35 derece, 17 mil kuzey, kuzeydoğusundalar Pearl Harbour un. Laurel, iyi misin?
mas insisto que nos envie por aviao a Pearl Harbor.
Bayan Scott ve beni Pearl Harbour'a... hemen bırakmanız için ısrar etmek zorundayım.
Quero ir a Pearl Harbor com voces
Ben de sizinle beraber Pearl Harbour a geliyorum.
Nao irao a Pearl, nao e?
Siz Pearl Harbour a gitmiyorsunuz, değil mi?
- Lake Harbour?
Harbor Gölü.
Também ia pescar e assim media a profundidade da água, mas era muito perigoso e uma vez mandaram-me sondar o acesso dos torpedos, por isso, fui à área proibida de Pearl Harbour, mas não consegui descobrir o acesso dos submarinos.
Anlayacağınız avlanıyordum. Suyun derinliğini ölçtüm. Tabii bu çok tehlikeliydi.
No mesmo dia, bombardearam Singapura e Pearl Harbour.
Japonlar, Pearl Harbor'a saldırdıkları sabah Singapur'u da bombaladı.
Tal como os americanos em Pearl Harbour, os britânicos na Malásia foram levados a pensar que a Força Aérea Japonesa era pobre.
Amerikalılar gibi İngilizler de Japon hava gücünü hafife almışlardı.
- e ponha dois Tomcats em estado de alerta.
Bir Crusader istiyorum Pearl Harbour üzerinde fotoğraf çekecek ve iki Tomcat'i de hazır beklet.