Translate.vc / португальский → турецкий / Having
Having перевод на турецкий
24 параллельный перевод
A personalidade individual, que mal tivera tempo de se tornar consciente de si... dissolveu-se nas massas, e as próprias massas se dissolveram no impulso revolucionário.
The individual personality, having hardly had time to become conscious of itself... dissolved in the mass, and the mass itself became dissolved in the revolutionary élan.
Parece que estou com uma ligeira dificuldade.
l seem to be having a slight difficulty.
# # É ter alguém por perto
# # It's having someone near
Quer dizer, é como ter um cancro a crescer dentro de nós.
It's like having a cancer growing out of you.
Isto é que é ter um dia mesmo mau..
Talk about having a bad day.
Meu Deus, estou arrependido por o ter ofendido.
O my God, I am heartily sorry for having offended thee.
"I think that even you know that there's not one of those guys" "that you would even consider having a kid with."
Eminim bunu sen bile biliyorsun, o çıktığın erkeklerden bile her biriyle çocuk yapmayı düşünmüşsündür.
Tratei um puto de 16 anos que tomara "ecstasy" em excesso, e ele pensou que eu era nazi.
16 yaşındaki bir p.çle anlaşma yaptım having an ecstasy-induced psychotic episode, ve benim Nazi olduğumu düşünüyordu.
Having to examine in secret slows me down.
Bu gizli inceleme beni yavaşlatıyor.
Então disseste ao meu filho que está correcto fazer sexo com uma rapariga sem ter qualquer sentimento por ela?
Yani, oğluma hiçbirşey hissetmeden... without having bir kızla seks yapmasını mı söyledin?
I'm so used to having my own identity, you know, and being super independent, and now it's not just a "me," it's a "we," and I'm kind of freaking out on that, and I'm taking it out on him and I can't do that.
Çok kendi kimliğini alışkın değilim, biliyorsun, ve süper bağımsız olmak, ve şimdi sadece olmayan bir "ben" bir "biz" ve ben bir bu konuda kafayı tür, ve ben ona dışarı alıyorum ve ben bunu yapamam.
I've been having these feelings, these really intense feelings that I haven't had for a really long time.
Ben bu duyguları sahip olmuştur, ben gerçekten uzun bir süre için olmadı bu gerçekten yoğun duygular.
And it's scary, mostly because the person that I'm having these feelings for is so unexpected.
Ve korkutucu, çoğunlukla çünkü bu duygular yaşıyorum o kişinin kadar beklenmeyen bir durumdur.
Por outro lado, having a thick skin when it comes to pressure é uma coisa boa neste tipo de trabalho, certo?
Bu arada, baskı geldiğinde kalın bir derin olması bu çeşit bir işi yapmamı kolaylaştırıyor değil mi?
Existe uma diferença enorme... entre ter uma regra flexível de crédito e violar a lei! .
- Orada çok büyük bir fark vardır having arasında kredi esnek bir politika ve yasalar aykırı!
Later, they'll be having breakfast.
Birazdan kahvaltıya kalkacaklar zaten.
É mesmo fantástico ter um génio maléfico por irmã.
Öyle bir having's awesome Bir kardeş olarak kötü ruh.
Estou com dificuldade em entender o que está a tentar dizer.
Im'having üzmek anlama ne söylüyorsun.
Tenho problema em me ajustar ao ambiente.
Im'having üzmek ayarlama......to benim çevre.
- E "Ela vai ter um bebé".
- Ve She's Having a Baby.
Nem sequer "Ela vai ter um bebé"?
She's Having a Baby'yi bile mi?
Não culpo um homem por beber uns copos após enterrar a sua filha.
- Bir adam suçlama olmaz. Kızını gömdükten sonra birkaç içki için having.
Ela disse que teve um tipo de discussão com um rapaz chamado Trevor Montroe?
O bir anlaşmazlık çeşit having söyledi. Bir beyefendi adlı trevor Montroy ile?
Having finally got the Queen into the car, Com a Rainha finalmente no carro,
Nihayet Kraliçe'yi arabaya getirmiştik.