Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / португальский → турецкий / Isler

Isler перевод на турецкий

23,466 параллельный перевод
Porque, se isto acabar mal, tu não terás nada além de tempo...
Eğer işler kötüye giderse elinde, beyninin seni tüm kötü hislere
Ou a um jornalista que fugiu quando a situação piorou.
Ya da işler zorlaştı diye kaçan bir gazeteci gibi de davranmam.
Ou a um jornalista que fugiu quando a situação piorou.
İşler sarpa sardığında kaçıp giden bir gazeteciye de bırakmam.
Vai piorar.
İşler daha da kötüleşecek.
Preciso das tropas lá antes que a situação se descontrole.
İşler çığırından çıkmadan önce birliklerimi oraya almalıyım.
Se chegar a isso...
İşler o noktaya gelirse...
Mas a situação vai tornar-se feia em Abuddin.
Abuddin'de işler çirkinleşmek üzere.
Neste momento, até que algo mude, estou cá para apoiar o Presidente de Abuddin.
Bu noktada, işler değişene kadar..... Abuddin başkanını desteklemek üzere buradayım.
O que seria diferente se não fosse tão bonita?
Bu kadar güzel olmasaydın işler farklı olur muydu acaba?
Depois tudo correu mal numa operação e eu cortei todos os laços com o MI6.
Sonra bir operasyon sırasında işler tersine döndü, Ve ben de MI6 ile olan tüm bağlarımı kopardım.
Tu disseste à Caroline que voltarias para ela quando as coisas tivessem acalmado, e nunca mais apareceste.
Caroline'a işler yoluna girdiğinde geri döneceğini söylemiştin ama geri dönmedin.
E depois de acabar o efeito?
Peki sonra işler karışırsa ne yapacaksın?
Ele era o parceiro dela, e quando as coisas ficaram feias, ela fugiu.
Sevgilisiydi sattığı ama bir anda işler tersine döndü ve onu bırakıp kaçmaya başladı.
Nem sempre as coisas resultam tão bem.
İşler her zaman düşündüğün gibi gitmez.
Os trabalhos foram para o exterior.
Tüm işler yurt dışına taşınmış.
Papelada.
İşler çıktı.
Então terás algum trabalho para fazer.
O zaman yağman gereken işler var.
Como vão as coisas aí dentro?
İşler nasıl gidiyor?
Bem, isso foi estranho.
İşler garipleşti.
Quero dizer que como as coisas estão a ir, estou a cerca de uma hora de ceifar o próprio Deus.
İşler böyle giderse bir saat içinde tanrının canını alacağım.
Agora, podes ser uma... um ser Todo-Poderoso... Mas acho que és humana onde isso conta.
Sonsuz güçleri olan bir şey olabilirsin ama işler bu duruma geldiğinde bir insan gibisin.
Pois, isso poderia correr mal.
Doğru, işler karışabilir.
E é tudo igual em todo o lado.
İşler her yerde aynı yürür.
As coisas estão a ficar uma merda, e tu pensas, "Bem, não é culpa deles", - então tem que ser minha. - De quem é a culpa?
İşler boka sardı, sen de onların suçu değil diyorsun demek ki senin suçun, öyle mi?
As coisas tornaram-se pessoais.
İşler kişiselleşebilir. İlk defa olan bir şey değil.
E então a tua consciência aparece... porque começa a ficar um pouco demasiado pesada.
Ama sonra vicdanın çıkıveriyor ortaya çünkü işler fazla ağır gelmeye başlıyor.
Agora, vou parecer um sabichão... e preferia cortar a garganta a fazê-lo... mas tu falas sobre as coisas estarem a ficar pessoais...
Webster gibi konuşacağım ve bunu yapmaktansa boğazımı keserim daha iyi ama işler aşırı kişisel hâle geldiğinde...
Esta unidade pode fazer o bem.
Bu grup iyi işler yapabilir.
Por favor, não é assim que funciona.
İşler böyle yürümüyor.
A coisa vai ficar feia.
Burada işler çirkinleşmek üzere.
Independentemente de quão más as coisas possam parecer.
İşler ne kadar vahim görünse bile.
Vamos mostrar a este homem do leste como fazemos as coisas em Milwaukee.
Haydi şu doğuluya, Milwaukee'de işler nasıI yürür gösterelim.
Parece que havia, pelo menos, umas dezenas de pessoas na Polícia de Connecticut que sabiam o que ela fazia.
Görünüşe göre Connecticut'ta onun ne işler çevirdiğini bilen en az birkaç düzine insan var.
Foi tudo o que encontrei sobre os negócios recentes com a Rússia.
Rusya ile yakın zamanda yaptığımız işler hakkında bulabildiğim her şey orada.
Não, temos coisas a fazer aqui.
Hayır, burada yapmamız gereken işler var.
As coisas não resultaram entre Ms. Hudson e Ms. Purrdy, portanto estou a pôr um anúncio que, espero, dê ao animal um dono que não deixe manuscritos gregos em lugares que possam ser sujos.
Bayan Hudson ve Bayan Purrdy arasında işler iyi gitmedi o yüzden hayvana, üstleri kirletilebilecekleri yere Yunan el yazmaları bırakma ihtimali düşük olan bir sahip bulmak umuduyla ilan veriyorum.
Isto tem estado uma loucura.
Burada işler çığrından çıkmıştı.
- Porque é o tipo de coisa que fazes.
Çünkü sen bu tür işler yapıyorsun.
Tu és a chefe, estás a fazer um trabalho importante.
Burada patron sensin, önemli işler yapıyorsun.
Vai para casa antes que as coisas piorem.
İşler çirkinleşmeden önce evine git.
- Chef? T-Bone, como vai isso aí atrás?
- Bone, orada işler nasıl gidiyor, ahbap?
Vou arranjar outro chef para o Tommy.
Evet, işler düzelecek. Tommy'ye yeni bir şef bulacağım.
As coisas na escola estão melhores?
Okulda işler iyiye mi gidiyor?
Ora. Só lhe estava a dizer...
Yapma be dostum, ben sadece işler kötüleşirse bize...
Sim, parece que vai correr bem e... E tenho de ver isso.
Evet, görünüşe göre işler düzelecek ve benim yardım etmem gerekiyor.
As coisas são mais simples se esse não for o caso.
Umarım öyle değildir. Mesele bu değilse işler çok daha kolay olur.
Entre Tim e Walter e a Happy e o Toby. Está tudo tenso demais.
Tim ve Walter ile Happy ve Toby, işler çok gergin.
Se as coisas apertarem, não sejas herói.
İşler kızışırsa kahraman olmaya kalma.
Como se faz.
Her zamanki işler işte.
Ou isto vai ficar feio.
Yoksa işler çirkinleşir.
1956 foi uma altura pesada.
56'da işler karışıktı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]