Ki перевод на турецкий
352,830 параллельный перевод
Então, o que faz uma mulher jovem e feliz entrar para o ramo da morte?
Genç ve mutlu bir kadın neden ölüm işine girer ki?
Então, pensei, se me tornar médica legista posso ajudá-los a encontrar um pouco de paz. Talvez até justiça.
Sonra düşündüm ki adli tabip olursam ölülerin huzur ve adalet bulmalarına yardımcı olabilirim.
Então, seja quem for devia saber que ela estaria ocupada.
Demek ki katil meşgul olduğunu biliyordu.
Quem quer saber das prostitutas em Bogotá?
Bogota'daki fahişeleri kim düşünür ki?
A Canela perguntou-me, "Quem quer saber das prostitutas em Bogotá?"
Canela "Bogota'daki fahişeleri kim düşünür ki?" dedi.
Então não estamos a procura de um Romeu.
Demek ki Romeo aramıyoruz.
O que significa que posso ir.
Demek ki gidebilirim.
Ainda bem que o fizeste.
İyi ki gelmişsin.
Infelizmente, não sei.
Ne yazık ki bilmiyorum.
- Não, claro que não.
- Hayır. Tabii ki hayır.
Claro.
Tabii ki.
O que o perfil tem de estranho?
Profilinin nesi var ki?
Claro que já tentei isso porque, sabes, é o que eu faço. Mas ele colocou um firewall a volta da rede do veículo.
Tabii ki bunu denedim çünkü bu benim işim, ama arabanın kontrol ağına firewall kurmuş.
Qual é o objectivo dele?
Amacı ne ki?
Se a conduta passada é o melhor indicador da conduta futura, e eu acredito que é, então o seu cliente apresenta um risco de fuga.
Geçmiş davranışlar gelecektekilerin göstergesiyse ki bence öyledir, müvekkiliniz uçuş riski taşıyor demektir.
- Pois...
Tabii ki.
É com coração pesado que lhes digo Filadélfia, conhecida como a cidade do amor fraternal, está a precisar disso ultimamente, porque ontem à noite, duas pessoas levaram com ácido na cara em dois ataques separados.
İçimden gelmeyerek söylemek zorundayım ki kardeş sevgisi şehri Philadelphia'nın acil sevgiye ihtiyacı var çünkü dün gece iki ayrı saldırıda iki kişinin yüzüne asit atılmış.
Parece que o nítrico e outros ácidos corrosivos, dos quais vários horriveis, estão disponíveis em qualquer lugar.
Nitrik ve diğer aşındırıcı asitler ki bir sürü fena türü var, hemen her yerde bulunabiliyor.
Não, porquê?
Hayır. Neden ki?
Talvez a sua compulsão fosse demasiado grande e não conseguiu esperar até encontrar uma sósia ruiva.
Belki ihtiyaca dayalı takıntısı öyle fazlaydı ki kızıl saçlı benzer birini bulacak kadar bekleyemedi.
Se ele estava desesperado por amor e afecto, porque ia atacar uma mulher disposta a sair com ele?
- Sevgi ve şefkat peşindeyse niye kendisiyle çıkmayı kabul eden birine saldırsın ki?
Acabei de saber que o Thrawn... está próximo de localizar a tua base.
Biraz önce öğrendim ki Thrawn üssünüzün yerini bulmaya çok yaklaşmış.
Preciso de saber a localização para removê-la dos registos dele.
Yerini öğrenmeliyim ki onun yerini bilgi bankasından silebileyim.
- Estou certo que podemos...
- Eminim ki bir şeyler...
- Infelizmente... não fui a tempo de detê-lo na tentativa de assassínio contra o Almirante.
Ne yazık ki onu Amiral'e karşı yapmış olduğu suikast girişiminde durduramadım.
Acredito que este capacete pertence ao compatriota dela, o jovem Jedi e nosso fugitivo, Ezra Bridger.
İnanıyorum ki bu kask onun hemşerisi genç Jedi ve kaçak tutsağımız Ezra Bridger'a ait.
Acredito que o agente Fulcrum será muito mais útil ao Império do que Kallus jamais foi.
İnanıyorum ki Ajan Fulcrum olmuş ve olabileceğinden çok daha fazla İmparatorluk'a fayda sağlayacak.
Será assim tão bom?
Ne kadar güzel olabilir ki?
Graças a Deus pela folga de três dias.
Neyse ki üç gün kalacağız.
Claro.
- Tabii ki.
Jack, ela teve todas as oportunidades para se envolver com drogas quando era jovem, mas parece que passou a vida toda a evitar isso.
Uyuşturucu işine girmek için çok fırsatı olmuş Jack, ama görünen o ki hayatı boyu uyuşturucudan kaçmış.
E que escolha realmente tens?
Zaten başka ne şansın var ki?
Uma vidente disse-me que me matava se não lhe pagasse, o que ainda não fiz.
Bir falcı, parasını ödemezsem beni öldüreceğini söyledi, ki hâlâ ödemedim.
Queremos que saibas que, mesmo o Russ estando esborrachado, tu vais ficar bem.
Bilmeni isteriz ki Russ ezilmiş olsa da sen açıkta kalmayacaksın.
Bem, isso explica...
Peki, şimdi anlaşıldı ki...
Quem faz a massa no fim?
Hamuru kim en son koyar ki?
Iam estar todos tipo :
Hepiniz derdiniz ki
Porque iam por escutas na sala?
- Niye dinlesinler ki?
Um segredo, algo tão comprometedor que alguém de dentro da KNP seria capaz de incriminá-lo de assassinato.
Öyle önemli bir sırdı ki KUP içinden biri onu cinayetle suçlamayı göze aldı.
Então achas que o plano era o segurança matar a Keri, depois matar o Delgado quando ele tentou fugir.
Yani diyorsun ki orijinal plan Keri'yi öldürmesi ve sonra Delgado'yu da öldürüp kaçmasıydı.
E, claro, podemos por uma cara seria, mas acho que nunca aprendemos a ligar e desligar as nossas emoções.
Ve tabii ki üzüntünü belli etmeyebilirsin, ama duygularını açıp kapamanın öğrenilebilecek bir şey olduğunu sanmıyorum.
Graças a Deus, os rapazes da Irmandade da Fé são péssimos em tiro ao alvo, porque isso deu-lhes tempo de se afastarem do avião e para eu criar um espectáculo de luzes de 3,74 milhões, que permitiu a minha equipa descolar da pista
Neyse ki İnanç Kardeşliği'ndekiler hava hedeflerini vurmada kötü. Bu sayede uçaktan uzaklaştılar ve bana 3.74 milyonluk ışık gösterisi yaratma şansı verdiler, böylece ekibim de uçağı kaldırıp kaçabildi.
Eu sei que no fim disto tudo, alguém vai levar a culpa, mas a verdade é que só poucas pessoas são qualificadas para trabalhar no terreno.
Bu iş sona erdiğinde birilerinin suçlanacağını biliyorum, ama gerçek şu ki sahada çalışacak beceriye sahip çok az kişi var.
Mas fico feliz que o fez.
Ama iyi ki yollamış.
O que isso importa, Jack?
Ne fark eder ki Jack?
O que é que isto tem de confuso?
Bunun... Bunun neresi kafa karıştırıcı ki?
Deixa-me sair para poder avisar a minha família.
Beni çıkar ki ailemi uyarabileyim.
Claro que lembro.
Tabii ki de hatırlıyorum.
Porque é que a Neo-evolução se expandiria para os Cosméticos?
Neolution neden kozmetik sektörüne açılsın ki?
E daí?
Ne olacak ki?
- Sim, claro.
- Tabii ki.