Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / португальский → турецкий / Lástima

Lástima перевод на турецкий

344 параллельный перевод
Que lástima.
Bu olmadı işte.
Não sei por que sente lástima por alguém como eu.
Benim gibi bir adam için üzülmeye değmez.
Sou uma lástima de rapariga...
Ben çok kötü bir kızım.
Seria uma lástima que tivessem um acidente com o seguro a descoberto.
Çok yazık olur bu sürede çamurluğunuz falan parçalanırsa.
- Seria uma lástima rompê-la.
- Kırmak çok yazık olurdu.
Seria lástima que lhas cortassem.
Kesilecek olmaları çok acı, değil mi babacığım?
Que lástima.
Çok yazık.
- Oh, Icey, estou uma lástima.
- Icey, bu kılıkta mı?
É esse o fascínio e a lástima.
İşin cazibesi ve yazıklığı da işte burada.
Que lástima.
Ne yazık.
É quase uma lástima que não seja o verdadeiro ladrão.
Gerçek hırsız olmamanız neredeyse acınacak bir durum.
É uma lástima ter que digerir este uísque.
Bu içkiyi sindirmek günah olur.
Se esse garoto não levar auréola, é uma lástima.
Bu çocuk uslanmazsa çok kötü olacak.
Não para ele. Que lástima.
- O şampanya sevmez.
Uma lástima que não os conheça.
Onlarla tanışacak zamanınızın olmaması çok kötü.
É uma lástima o que se passou com o Stacy.
Stacey'e yazık oldu, efendim. Spor yaparken çok özlenecek.
É uma lástima, porque Heck não virá.
Çok kötü, çünkü Heck orada olmayacak.
- Ele está mesmo uma lástima!
- Vay be! Pislik herifin biri o!
Que lástima!
Oyun kapandı.
Cinco e um. Que lástima!
Beş ve bir.
Onde está a sarjeta, há aguinha claro que encontrarei a outro, mas você me dá lástima.
Irmak nerede, su orada. Bulurum elbet yeni birini. Ama hiç sana benzer mi?
Uma lástima, sobre tudo para Hartmann.
Çok yazık. Özellikle Hartmann için.
Lástima que você não goste, Coop, porque é ouro o que há nela.
Seni beğenmemesi çok kötü, Coop. O tepelerde altın var.
É uma lástima.
Tam acınacak bir hal.
- Não. - Não? Que lástima.
Ne yazık!
Lástima. Papel!
Ne yazık.
- É uma lástima.
- Üzgünüm.
É uma lástima, mas não serve para nada agora.
Çok yazık ama artık bir işe yaramıyorsunuz.
Que lástima que Reace não esteja aqui para fazer o mesmo.
Aynı şeyi yapmak için Reace'in burda olmaması yazık.
Estás uma lástima!
Berbat görünüyorsun!
Deixei-lhe o casaco numa lástima.
Ceketinizi fena kirlettim.
Deixa-me o convento todo numa lástima.
Bütün manastırı altüst etti.
Lástima que não tenha nossa cosita...
- Çok komik! Bizde olana sahip olamaman çok kötü...
É uma lástima.
Ahh, çok fena.
A minha loja ficou uma lástima.
Dükkanım alt üst oldu.
Os gorilas do Freddy Li também são uma lástima.
Freddy Li'nin serserileri birer pislik.
É uma lástima...
Çok kötü.
É uma lástima que nem todos possam ser como Lloyd.
Lloyd gibi daha fazla erkeğin olmaması ne kötü.
O último olhar que me deitou foi de lástima.
Son defasında, bana iğrenerek baktı.
Lástima por ter respeitado alguém que era um fraco.
İlgilendiği birinin bu kadar zayıf olması onu iğrendirmişti.
Oh, que lástima, eu prefiro os homens.
Çok yazık. Aslında erkekleri tercih ederim.
Que lástima.
Ne yazık!
És uma lástima.
Beceriksiz.
Conto-lhe que o meu casamento está uma lástima e não me conta nada?
Ben sana evliliğimi anlattım. Sense hiçbir şey demeyecek misin?
Mas terá que te desfazer desta pequena lembrança que tem. Não se preocupe, eliminarei-o com raio laser no laboratório. É uma lástima.
Ama bilmesi gereken en onemli sey olan babasinin onunla gurur duydugunu soylerdim.
- A mobilia deles é uma lastima.
Mobilyalar çok kötü. Çok zevksiz.
Lástima.
Çok kötü.
Que lástima!
Çok kötü.
- Não me têm lástima. - Uma vaca tem 4 patas!
- Bana sempati duymuyorsun.
- Que lástima! - O que acontece?
- ne yazık!
- Estás uma lástima.
Bence bir felaketsin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]