Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / португальский → турецкий / Mam

Mam перевод на турецкий

1,859 параллельный перевод
Será que eu não o conhecia de todo?
Onu hiç mi tanımamışım?
Onde diabo vou eu encontrar...?
Bunu neyle taşımamı bekli...?
Ouça, se me está a pedir para passar drogas para esta cadeia, então...
Eğer buraya uyuşturucu taşımamı istiyorsanız...
Se queremos contornar estes gajos, temos de os conhecer.
Eğer bu adamları atlatmak istiyorsak onları yakından tanımamız gerek.
Não conheço bem o Voodoo.
Aslında Voodoo'yu o kadar iyi tanımam.
A minha mão não ficava tão dorida desde o episódio das Marés Vivas.
Elim "Sahil Güvenlik" dizisinin ilk bölümünden beri hiç bu kadar ağrımamıştı.
Achámos que era melhor conhecermos o tipo com quem a nossa mãe vai viver.
Evet, annemizle birlikte yaşayan adamı daha iyi tanımamız gerektiğini düşündük, değil mi?
Tínhamos que usar apitos ao pescoço ou nos bolsos.
Boynumuzda veya cebimizde düdük taşımamız gerekiyordu.
Então, continuamos a lutar contra a Proposta 6... e contra o Briggs, na Califórnia. A Anita teve os seus 5 minutos de fama.
Kaliforniya'da Teklif 6 ve Briggs'e karşı mücadele ederken gösteriyi yollara taşımam gerekti.
Eu queria que nós nos conhecesse-mos de novo e consegui.
Birbirimizi tanımamızı istedim ve tanıdık da.
Quando penso que veio do teu coração e da tua mente faz-me tão feliz saber que te encontrei e que vou ser a tua esposa.
Tüm bunların senin kalbinden ve zihninden geldiğini düşündüğümde,... seni tanımam ve karın olacak olmam nedeniyle kendimi çok mutlu hissediyorum.
E a única razão de eu o ter reconhecido foi devido a esse anel ter sido o que o Keith deu à Karen quando a pediu em casamento antes de ter entrado na escola e nunca mais ter saído.
Yüzüğü tanımamın nedeni de... okula girip, tekrar dışarı çıkamadığı günden önce... Keith'in Karen'a evlilik teklif ettiğinde, ona verdiği yüzük olması.
Preciso de esconder umas cenas no teu quarto.
Bunu senin odana taşımam lazım.
Nunca conheci nenhum vampiro, e espero que nunca conheça.
Hiç tanımadım, umarım tanımam da.
O Shlomo e o Ndulu vão ajudar-te a mudar as tuas coisas para o meu apartamento esta noite.
Shlomo ve Indulu bu gece eşyalarını taşımamıza yardım edecekler.
O que mais gosto no tentáculo é que já não preciso de mexer os meus intestinos.
Dokunaçların en sevdiğim yanı artık bağırsaklarımda taşımam gerekmemesi!
E se tivermos a força para ser honestos, então o que aí encontramos, observando-nos, é a nossa própria imagem...
Eğer dürüst olmaya kudretimiz varsa... Bize gözlerini dikip baktığını görürüz. Bu bizim yansımamızdır...
Eu mal conheço o Rob.
Rob'ı çok tanımam.
A terra e as pedras caíam.
Tünelden çımamı engellemek için kafamın üstüne basıp beni içeri tıktı ve üzerimi taş ve toprakla örttü.
Não queria que eu estivesse grávida de ti, pois não?
Bebeğini taşımamı istemiyor musun?
Temos de as tirar daqui agora. O quê?
- Kızları hemen taşımamız gerekiyor.
Conheces alguém que ajude a mudar um frigorífico?
Bir buzdolabını taşımamıza yardım edecek adamlar tanıyor musun?
E não estamos na Alemanha. Não ando com documentos.
Ayrıca burası Almanya değil, belgelerimi yanımda taşımam ben.
Se esperares que liguemos a máquina do tempo, Posso deixar-te ontem no trabalho.
Eğer zaman makinesini taşımamızı beklersen seni düne götürebilirim.
Nunca tinha conhecido ninguém assim antes.
Daha önce öyle birini tanımamıştım.
É o fardo que suportamos pela nossa deformidade.
Şekilsiz tenimizde taşımamız gereken bir yük bu.
A questão é que deve-se sempre estar vigilante. Sempre a procura dos buracos. Podes me chamar de catastrófico, mas...
Önemli olan şu, birisi mutlaka tetikte olmalı,... bilirsin, her zaman çukurları aramalı.Şimdi bana katastrofist diyebilirsin, ama bu taşımam gereken bir yük.
Nunca reconhecerei um filho como ele.
Onun gibi bir oğlu asla tanımam. Asla!
É melhor raparmos o cabelo.
Saçlarını kazımamız gerekebilir.
- Nunca conheceste ninguém como eu.
Benim gibi birini asla tanımamışsındır.
"Não tenho limites." É o meu lema.
Sınır tanımam zihniyetim budur.
Consigo dar conta de uma espingarda também.
Sadece oda değil. Silah taşımam da gereiyordu.
Não vou levar isso.
Onu taşımam.
Não o conheço.
Tanımam.
Nunca conheceu o seu pai biológico.
Biyolojik babanı hiç tanımamışsın.
Não conheço o tipo e só sei que ele trata da minha papelada.
Benim işlerimle ilgisi olanlardan başkasını tanımam.
- Devia conhecê-lo? - Ainda não.
Tanımam mı gerek?
Mal conheço os amigos do Mike.
Mike'ın arkadaşlarını pek tanımam. Gail Silver.
Prioridades antes, temos que tirar estas pessoas daqui, equipem-se..
Bu insanları taşımamız gerekiyor. Malzemeleri kucaklayın.
Sou só um cidadão preocupado, que viu que a Terra trata de nós há tanto tempo que talvez seja a hora de nós tratarmos dela.
Ben sadece Dünya'nın bizi uzun süredir taşıdığını ve belki de bizim onu taşımamızın zamanının geldiğini fark eden endişeli bir vatandaşım.
Não devíamos estar, tipo, a usar luvas de látex e lanternas?
- Lastik eldiven giyip, fener taşımamız gerekmezmiydi?
Ouvi CDs, vi fotos de pessoas que é suposto eu conhecer, sabes?
Cd'ler dinliyorum,... tanımam gereken insanların resimlerine bakıyorum.
Isso foi antes de conhecermos a Stella e ver o quão espectacular ela é e o excelente casal que vocês são.
Bu Stella'yı iyice tanımamızdan, ne kadar süper olduğunu ve ne kadar güzel bir çift olduğunuzu görmemizden önceydi.
Sofreremos ambos mudanças, mas não temos nada a perder.
Birleşmeden sonra, birbirimizi tamımamız imkansız olacak.
Bem, há mais ex-maridos que deva conhecer?
Tanımam gereken başka eski kocan var mı?
O objectivo disto era conhecermo-nos melhor.
Bunun amacı, birbirimizi daha iyi tanımamızı sağlamaktı.
Parece que há uma espécie de fuga e o Chefe quer que eu leve todos os pacientes pré-operatórios para a clínica.
Görünen o ki, bir su kaçağı var ve şef, benden ameliyat öncesi tüm hastaları kliniğe taşımamı istedi.
- Achei que giro se nós os quatro saíssemos juntos, para nos conhecermos.
Ve ben de düşündüm ki dördümüz beraber takılmamız, birbirimizi tanımamız eğlenceli olabilir.
Que esta manhã nem o reconheceste.
Hatta bu sabah onu bile tanımamışsın.
Disseram que era jovem.
ta-mam.
Não doeu.
Acımamıştı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]