Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / португальский → турецкий / Mar

Mar перевод на турецкий

12,334 параллельный перевод
O meu irmão morreu, e fazes-me andar até ao mar.
Kardeşim öldü, sense beni denize yönlendiriyorsun.
Escuta. Tens de dizer àquelas pirralhas mimadas que moram na minha casa para pararem de torturar a Caroline.
Evimde yaşayan şımarık veletlere Caroline'a işkence etmeyi kesmelerini söyle.
Assim que disseres ao teu irmão para parar de matar os ditos pirralhos mimados.
Kardeşine o şımarık veletleri öldürmeyi kesmesini söylediğin zaman.
Alguma vez ouviram falar do Massacre do Mar Negro em 1897?
1897'deki Karadeniz katliamını duydun mı hiç?
Onde, flutuando em uma jangada no mar?
Caroline : ha, bir sal yüzen
Tu agiste como um pirralho mimado, um cobarde.
Şımarık küçük bir velet gibiydin, bir korkak gibi.
Talvez eu seja mimada, ou antiquada, mas é bom termos aquela pessoa que não precisa de nada de nós, que simplesmente nos ama e acha que somos a rapariga mais linda e espantosa do mundo inteiro, entendes?
Şımarık ya da geri kafalı olabilirim ama senden gelecek bir şeye ihtiyacı olmayan.. ... seni sadece seven ve tüm dünyadaki en güzel en harika kız olduğunu düşünen birine sahip olmak çok hoş, bilirsin?
A nossa melhor vantagem é se acreditarem que estás perdida no mar.
En iyi avantajımız, denizde kaybolduğuna inandığımızı sanmaları.
Mato-te de bom grado pelo que fizeste à Camille. Mas primeiro, vou fazer-te sofrer, de formas que a tua mente mimada não consegue imaginar. E quando acabar, quando as tuas memórias queridas se tornarem obsoletas, vais associar o meu nome a medo e dor, e talvez a triste realização de que não és nada para mim.
Camille'e yaptığın şey için senin memnuniyetle öldürürüm ama önce sana o küçük şımarık aklının hayal bile edemeyeceği şekilde acı çektireceğim ve işim bittiğinde tatlı hatıralarının modası geçtiğinde, adımı korkuyla acıyla ve de benim için hiçbir şey ifade etmediğinin can sıkıcı farkındalığıyla ilişkilendirileceksin.
- e que disseste que tinha que o ver? - "Mar de Chamas".
- "Alev Kapanı." Sonunda izledin mi?
Os fogo-fátuas guiaram-me para o Mar Ivory, portanto roubei um barco para atravessar, mas, infelizmente, o barco pertencia à pessoa errada.
Yakamoz beni Fildişi Denizi'ne götürdü, karşıya geçmek için bir tekne çaldım. Ancak ne yazık ki tekne yanlış kişiye aitmiş.
O que acontece agora, segundo creio é que virão por terra e mar, dividirão o nosso exército em dois, talvez em mais.
Bundan sonra hem kara hem deniz yoluyla geleceklerine inanıyorum. Ordumuzu iki ya da daha fazla parçaya ayrılabilirler.
Um irlandês além-mar mata um dinamarquês, e o mundo muda.
Denizin öte tarafındaki bir İrlandalı, Danlardan birini öldürür ve dünya değişir.
Dito isto, decidi que partirei por mar.
Bununla birlikte deniz yoluyla ayrılmaya karar verdim.
Nessa altura terão chegado as tempestades do mar, de Deus.
Tanrı'nın fırtınaları gelip çatar.
Para uma fuga rápida, deve ficar perto do mar.
Kaçışının çabuk olması için suya yakın bir yere yerleşmiştir.
Estou chateada por dizeres-me o que o Leonard fez no Mar do Norte, e louca por ter escondido da Penny durante 2 anos.
Leonard'ın Kuzey Denizi'nde yaptıklarını bana söylemene ve iki yıl boyunca bunu Penny'den saklamak zorunda olmama kızgınım.
Depois de tudo isso, o que é que está a fazer no mar?
Onca şeyden sonra hala denizde ne işi var?
Parece que estou a mergulhar no fundo do mar.
Denize dalmış gibiyim.
Os nossos equipamentos identificaram um submarino norte coreano Sinpo-class armado com uma ogiva nuclear no Mar do Japão.
Ekipmanlarımız Japon denizindeki Sinpo sınıfı bir Kuzey Kore denizaltısının nükleer savaş başlığı taşıdığını belirledi.
Sobre uma vida no mar.
Denizdeki hayat şeyini.
Hoje em dia, encontras sem-abrigo a habitar mansões à beira-mar que o Crane nunca se encomodou em expulsar.
Bugün bile evsizler denize sıfır kiralık yazlıklarda kalıyor. Crane onları oradan çıkartma zahmetine girmemiş bile.
De acordo com o diário do Exley, o Capitão pirata tinha medo que houvesse um motim quando saíssem para o mar.
Exley'nin defterine göre ; korsan kaptanı denize açıldıklarında ayaklanma olacağından korkuyormuş.
Se não conseguirmos nova rota de abastecimento por mar, a derrota será apenas uma questão de tempo.
Eğer denizden tedarik güzergahı açmazsak yenilgi an meselesi.
Muitos poderiam morrer a lutar contra os ingleses no mar.
Birçoğu denizde İngilizlerle çarpışırken hayatını kaybedebilir.
Estão todos muito mimados, toda a geração.
Herkes, tüm nesil çok şımarık.
Em meses, migrava pelo mar.
Aylar içinde, denizaşırı ülkelere gider.
Ouriço do mar e algum tipo de papagaio tropical.
Deniz kestanesi ve bir tür tropik papağan.
Alforreca, tartarugas, ouriços-do-mar, e agora arara vermelha.
Denizanası, kaplumbağa, deniz kestanesi, şimdi de Kırmızı Ara.
Ela estava a filmar os trabalhadores do cruzeiro a atirar lixo ao mar ilegalmente.
Mürettabatın suya illegal bir şekilde çöp attıklarını kayıt etmiş.
E achas que encontraremos o Gancho espalhando rum pelo mar?
Sence Kanca'yı deniz kenarında rom yudumlarken mi bulacağız?
Achei que te ia encontrar algures com uma vista para o mar.
Seni, deniz manzarası olan bir yerde bulacağımı biliyordum.
Ou porque sou um rapaz cujo pai abandonou-o em alto mar?
Yoksa babasının denizlerde terk ettiği bir çocuk olduğum için mi?
São mimados, molengas e desperdiçam tempo.
Şımarık, zorluk görmemişsiniz ve zamanınızı boşa harcıyorsunuz.
E eu ia mentir por crianças mimadas?
Bir kaç şımarık çocuk için yalan söyler miyim sence?
A tripulação dela foi apanhada por piratas indonésios algures no Mar da China Meridional.
Bütün mürettebatı Güney Çin Denizi açıklarında bir yerde Endonezyalı korsanlar esir aldı.
O Mar da China Meridional é um lugar muito perigoso.
Güney Çin Denizi çok tehlikeli bir yerdir.
Sabemos que a Mitra está algures no Mar da China Meridional.
Mitra'nın Güney Çin Denizinde bir yerlerde olduğunu biliyoruz.
Tipo... todas as línguas faladas no Mar da China Meridional.
Güney Çin Denizindeki bütün dilleri yani.
Assim, a tradição de bem honrado ao vencedor dos despojos.
Şımarıklarının zaferinin onurlu geleneği için.
A minha lista temática de factos de peregrinos do mar é pequena.
Deniz temalı pilgrim ilginç bilgileri listem epey kısa.
No próximo episódio, a caçada acontece em mar aberto, onde a presa é tão escassa que os predadores estão envoltos na constante procura por alimento.
Gelecek bölüm, "Av" av çok kıt olduğu için yırtıcıların sürekli yiyecek arayışında oldukları açık okyanus açıklarında olacak.
FOME NO MAR
Denizdeki Açlık
Fragatas, os piratas do alto mar.
Fregat kuşları açık denizlerin korsanları.
Ele nunca se prende ao fundo do mar.
Asla okyanus zeminine yapışmaz.
Este emaranhado de folhas flutuantes abriga um incrível predador do mar aberto... o Peixe-do-sargaço.
Bu yüzen yosun öbeği hayret verici bir açık deniz yırtıcısına ev sahipliği yapmakta esmer yosun balığı.
Béroe, o principal predador de Medusas do mar profundo.
Beroe derin sulardaki en üstün jelimsi yırtıcı.
Muitos caçadores do mar profundo ficam parados na fossa abissal, a poupar energia, atraindo a presa até eles.
Birçok derin su avcısı, enerjisini koruyarak ve kendisine gelmesi için avını yemleyerek derinliklerde yalnızca asılı kalır.
Somos lobos-do-mar! Puxa!
Çek!
Caso tenhas enjoo ao mar.
Deniz tutarsa diye.
Preferem passar o feriado uns com os outros do que descobrir que este ano vou tocar numa estrela-do-mar.
Neyse, biletler yanmasın dedim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]