Translate.vc / португальский → турецкий / Massa
Massa перевод на турецкий
5,954 параллельный перевод
Essa massa já era, Lois. Eu aqueci-a e coloquei-a dentro daqueles buracos a meia-altura na parede.
Isıttım ve şu bele kadar olan deliklerin arkasına koydum.
Depois de saíres, comi massa crua do estômago de uma miúda de 20 anos e depois vomitei e todas as raparigas se riram de mim, e depois fiquei a saber que todas pensam que sou gordo e velho.
Sen gittikten sonra, 20 yaşındaki birinin karnından kurabiye hamuru yedim ve sonra kustum. Bütün kızlar bana güldü ve sonra fark ettim ki benim şişman ve yaşlı olduğumu düşünüyorlarmış.
A massa muscular do seu lado esquerdo é cerca de 5 % maior que do lado direito.
Vücudunuzun sol tarafındaki kas kütlesi sağ tarafınıza göre yaklaşık yüzde beş büyüdü.
Parece uma massa, e há líquido livre.
Kütleye benziyor, sıvı birikimi var.
Uma massa do tamanho de uma bola ainda é estranho.
Futbol topu büyüklüğünde bir kütle yine de kötü olabilir.
Esta massa pode-se ter rasgado.
Kütle yırtılmış olabilir.
Vamos remover o máximo de massa possível, e quando chegarmos mais perto dos órgãos, podemos ressecá-lo, bocado por bocado.
Tümör dokusundan çıkarabildiğimiz kadarını çıkarmalıyız. Organlara yaklaştığımız zaman küçük küçük kesip çıkarabiliriz.
Tens massa desta vez?
Bu sefer nakit var mı üstünde?
Passaram massa aqui.
Macunla doldurulmuş.
- Tinha massa de dentista.
- Kabuktu o. - Dolgusu duruyordu.
Centro de massa.
Ağırlık noktana.
Voltaram mais desde o regresso em massa?
Son geri dönenlerden sonra hiç gelen oldu mu?
♪ Massa, almôndegas, ♪ ♪ Joe DiMaggio ♪
# Makarna, köfte, Joe DiMaggio #
Bolas, Alfred, poupe a massa!
Lanet olsun Alfred, para verip durma şuna!
TIE fighters serão produzidos em massa em Lothal... dentro de 6 semanas.
Önümüzdeki altı hafta içerisinde Lothal'da TIE mekiklerinin seri üretimine geçilecek.
CHEFE DE GABINETE Ainda tentamos confirmar se o outro homem é mesmo um prostituto. BEENE APANHADO COM A MÃO NA MASSA
Diğer adamın bir fahişe olup olmadığına dair bir onay alabilmiş değiliz.
Bem, como tenho a certeza que te lembras, não havia muito do Capitão Holland para examinar, mas o tecido cerebral apresentava um edema vasogénio, extravasamento capilar e espondilose da massa branca, e todos eles são consistentes com ECGA.
Eminim hatırlarsın Yüzbaşı Holland'dan geriye incelenebilecek bir şey kalmamıştı. ... ama beyin dokusunda vazojenik ödemle sızıntı vardı ve beyaz madde süngerleşmişti. Bunların hepsi YİBÖ'ye uyuyor.
O nosso desafio é encontrar a concentração de ácido exacta, fazendo o pedaço certo de porco reproduzir a massa relativa da vítima.
Buradaki esas zorluk asit konsantrasyonu miktarını tutturmak. Bunun için maktulün ağırlığıyla orantılı ağırlıkta domuz eti kullanmak gerek.
Três lagostas à Thermidor, massa com almôndegas e salada com croquetes de batata em vez de croutons.
3 adet ıstakoz, köfteli spagetti, küp şeklinde patateslerle sezar salata. Salata benim.
Fatalidade em massa, hã?
Kitle zayiatı diyorsun yani.
Muita massa muscular.
Çok kas kütlesi kaybetmiş.
Para manter um buraco de minhoca aberto, para que não aperte e nos mate ao tentar atravessá-lo, teria de ser atravessado por massa negativa, ou energia negativa.
Bir solucan deliğini açık tutmak, böylece içinden geçerken sizi ezip öldürmemesi için, solucan deliğini negatif bir kütleyle ya da negatif enerjiyle delip geçmeniz gerektiği anlaşılıyor.
Einstein diz que massa e energia são equivalentes.
Einstein kütle ve enerji eşittir diyor.
A massa negativa exerceria antigravidade e repeliria as paredes do buraco de minhoca, mantendo-o aberto.
Negatif kütle karşıt çekim gücü uygular ve solucan deliğinin duvarlarını iterek açık tutar.
No espaço, pode haver tanta massa agregada, como numa superestrela, que a gravidade vai ficando cada vez mais forte, chegando ao ponto em que a pressão que a matéria exerce em si não aguenta.
Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü Uzayda o kadar çok kütleyi bir araya getirebilirsiniz ki süper kütleli bir yıldız gibi, çekim gücü giderek güçlenir ve sonunda o maddenin kendine uyguladığı basınç buna ayak uyduramaz.
O longo projecto de Andrea revelou um monstro, com mais de 4 milhões de vezes a massa do nosso Sol, no centro da nossa Via Láctea.
Andrea'nın özenli projesi bir canavarı ortaya çıkardı. Kütlesi güneşimizinkinden 4 milyon kat daha büyüktü... ve Samanyolu'nun merkezindeydi.
Mas o teu pai diz-me que tu ganhas uma pipa de massa.
Baban senin kamyonla para kazandığını söyledi.
- Há muita massa naquele saco.
Çantada çok para var, Jimmy.
Deixei cair quatro pretos Agora a massa é só para mim
Dörtzenciden kurtuldum Şimdi tüm parayı ben alıyorum
Anda ver-me, querida, E traz a massa
Beni görmeye gel bebeğim Biraz da mangır getir
Quanto massa é que desperdiçaste?
Ne kadar makarnayı israf ediyorsun?
Sem mencionar que também conseguiu... salvar esta linda massa doce que é a tua mãe.
Güzeller güzeli annenizi tavladığını söylemiyorum bile.
Vou perder um monte de massa nesse filme?
Ari, bu film için çuvallar dolusu para mı kaybedeceğim?
Despacha-te, pois sem massa, não acabamos o filme.
Çabuk baksan iyin olur çünkü para olmadan filmi bitiremeyiz.
Dou apoio e aconselho em dips, fruta seca e molhos para massa.
Ben de dips, kurutulmuş meyve ve makarna sosları üzerine destek ve danışmanlık sunuyor.
Chamam-lhe assassinato em massa.
Kitle cinayetini arayın.
Alguma vez comprou massa para fazer biscoitos?
- Hiç magnum reklamı gördün mü
E amanhã, começaremos uma castração em massa, em todos!
Hepimizin malumu. Yarınsa toplu hadıma girişiyoruz. Hepsini halledeceğiz.
Ben, vou precisar de mais pessoas no departamento de relatórios em massa.
Ayin haberi için daha çok adam gerek, Ben.
É por isso que não compactuo com um suicídio em massa.
Bu yüzden toplu intihara göz yumamam ya.
Ou seja, duas vezes a massa do Empire State.
Empire State Binası'nın iki katı olduğunu söyleyebiliriz.
O nosso espectrómetro de massa estava no Fritz.
Kütle İzgi ölçerimiz bozuktu.
Temos aqui uma situação que pode causar a morte em massa a muita gente nos próximos dez minutos.
Şu an içinde olduğumuz durum, önümüzdeki 10 dakika içerisinde kitlesel bir can kaybına neden olabilir.
São destruições em massa como estas que mostram a importância da pesquisa que fazemos aqui.
Bu gibi kitlesel yıkımlar bize burada yaptığımız araştırmaların ne denli önemli olduğunu gösteriyor.
- Acho que não há massa suficiente.
- Yeterince kurabiye olduğunu sanmıyorum.
Um investidor idiota ofereceu a Dallas montes de massa.
Yatırımcı hıyarın teki Dallas'a tonla para önermiş...
Apanhei-te com a mão na massa!
Yakalandın!
Que faz um tipo como ele com essa massa toda?
Böyle bir insan ne yapacak okadar parayı?
Aqui fazem-no com canela e chocolate e servem em cima de massa.
Burada, tarçınlı çikolatalı yapıp makarnanın üzerine dökerler.
Quererá que lhe faças alguma massa, sendo tu agora Mini-Mark Cuban. Tudo bem.
Benim için hava hoş.
Eu ponho a massa.
- Parayı ben koyarım.