Translate.vc / португальский → турецкий / Nan
Nan перевод на турецкий
5,434 параллельный перевод
Estamos a falar de dezenas de comissões, em transacções imobiliárias de alto calibre.
Emlak satışından alınan düzinelerce komisyondan bahsediyoruz.
Então, se o suspeito sabia da vinda de uma tempestade, pode ter amarrado as vítimas e tê-las deixado no túnel, para se afogarem.
Yani şüpheli fırtınanın yaklaştığını biliyorsa kurbanlarını bağlayıp boğulmaları için tünele bırakmış olabilir.
E és um modelo, uma heroína.
Hem örnek alınan bir insansın, bir kahramansın.
Ele disse que se compram na loja de animais para alimentar lagartos ou...
Kertenkeleni beslemek için hayvan dükkânından alınan tipten...
É bom saber que ela o deixou voltar a casa.
Yeniden faaliyete geçti. Ölmek üzere olan bir çocuktan alınan bir kan enjekte edildi.
São as sete pessoas cujo ADN foi encontrado na ferida da vítima?
- Ölen maktulün yarasından alınan DNA'da bulduğumuz yedi kişi bunlar mı?
Aquela tecnologia roubada deve ser muito importante.
Şu çalınan ekipmanlar epey önemli olmalı.
Uma decisão pela qual cada novo dia pode ser considerada a sua própria recompensa.
Alınan her yeni bir kararın kendince bir ödülü de olacaktır.
" Algumas pessoas são apanhadas no caminho da tempestade, e não há nada que possam fazer além de esperar que ela passe.
" Bazen insanlar fırtınaya yakalanabilir... fırtınanın geçmesini beklemekten başka yapabilecekleri hiç bir şey olmaz.
Ela é um ícone na indústria do casamento.
Evlilik endüstrisinde tanınan biridir.
A energia vital que sugam das vítimas sustenta-os por semanas.
Kurbandan alınan yaşam gücü haftalarca yetermiş.
Infelizmente, de acordo com a Lei de Preservação de 1966, não podemos permitir que demulam uma das fundições originais da cidade, mesmo que seja em prol de algo tão nobre e distinto como um casino. Portanto obrigado, cavalheiros.
Ne yazık ki 1966 yılında alınan koruma kanununa dayanarak Guerrera'ların şehrin ilk dökümhanelerinden birisini kasino açmak gibi güzide ve asil bir niyetle de olsa yerle bir etmesine müsade etmemiz mümkün değil.
Estamos a ser testadas. Assim como a Grã-Bretanha está a ser testada, e... estás a ser mesmo muito egoísta.
Tıpkı Britanya'nın sınandığı gibi biz de sınanıyoruz ve gerçekten çok bencilce davranıyorsun.
A balística identificou a arma usada no Transnacional como sendo de um carregamento roubado pela Liber8.
Balistik kurtarılan silahları eşleştirdi. Bir sevkiyat sırasında Liber8 tarafından çalınan silahlarmış.
Conseguimos fertilizar alguns óvulos da Clínica Georgetown.
Georgetown'daki klinikten alınan birkaç yumurtayı döllemeyi başardık.
Hemorragia subaracnoídea causada por traumatismo craniano.
Beyin kanaması. Keskin olmayan bir cisimle alınan darbeden dolayı.
Como pode ver, as duas foram mortas pelo trauma da força da explosão.
Gördüğün gibi, her iki kurban patlamayla kafaya alınan darbe sonucu ölmüş.
Ela teve cancro do cérebro, há seis anos e a Torres está a fazer um teste para um possível osteossarcoma.
Altı yıl önce de beyin kanseriydi, ve Torres şuan alınan parçaları bilinen muhtemel kemik kanserleri ile karşılaştırıyor.
É só esta orquestração, muitas partes móveis,
İyiyim sadece bilirsin... Büyük orkestraysan kısmı, bir sürü taşınan parçalar.
Porque eu garanto-lhes, não é a minha honra que foi ofendida aqui.
Çünkü sizi temin ederim burada alınan benim şerefim değil.
Por ordem do Congresso Global Corporativo estes itens estão sujeitos à apreensão sob o Estatuto Alívio da Dívida e Estatuto de Retificação.
Hayati yardım ve borçlanma komitesinden alınan eşyaların üzerindeki haklarınızı kaybettiginizi GCC tarafınca bildirmek zorundayım.
Este é sobre um homem que fica até tarde numa colina encantada na véspera do Samhain que ouve o som de uma mulher a cantar triste e melancólica nas pedras da colina.
Bu, Samhain arifesinde geç vakitte sihirli tepeye çıkan bir adamın hikâyesi. Tepedeki kayalarda üzgün bir şekilde şarkı söyleyip yakınan bir kadını duyan adamın hikâyesi.
E há mais. Estas fotos foram tiradas do vídeo de vigilância em frente ao hotel.
Bunlar otelin dışındaki güvenlik kayıtlarından alınan görüntüler.
Aquela tecnologia roubada deve ser muito importante.
Çalınan ekipmanlar epey önemli olmalı.
Observamos os seus passos, temos vários relatórios. Os líderes do mais alto nível estão, há alguns dias, a deixar o vale.
Düşmandan alınan bilgiye göre birkaç üst seviye yönetici vadiyi birkaç günlüğüne terk ediyor.
Estou-lhes muito agradecida por terem encontrado os objectos roubados do nosso armazém.
Depomuzdan çalınan eşyaları bulduğunuz için size teşekkür ederim.
Conversei com três agricultores aos quais roubaram rolos de arame farpado.
Dikenli teli çalınan 3 farklı yeri olan 3 çiftçiyle görüştüm.
Lembranças das nossas vítimas.
Kurbanlarımızdan alınan semboller.
O Xerife estava a dizer-me que a vítima teve um momento de fama, ou infâmia, depende do modo como o vês.
Şerif, kurbanın tanınan biri olduğunu söyledi. Veya kötü bir ününün olduğunu, nasıl baktığına bağlı.
O dinheiro do assalto nunca foi recuperado.
Soygunda çalınan para bulunamadı.
Sabe, o dinheiro do roubo de 1989?
Şu 89 senesindeki soygunda çalınan paradan?
Homens conhecidos, como você.
Tanınan adamlarla. Senin gibi.
Não estava há pouco, em custódia?
Göz altına alınan sensin.
O Wint é culpado, ontem vi-o entrar bum carro com um traficante conhecido.
Wint suçlu. Dün, onu tanınan bir uyuşturucu satıcısıyla arabaya binerken gördüm.
Caso consigas apanhar alguma digital, sugiro que compares com as do Sr. Sosa, não do...
O olayda alınan parmak izlerine göre. Onları Bay Sosa'nınkilerle karşılaştırmanızı tavsiye ederim.
Alguma novidade acerca dos meus itens roubados?
Çalınan eşyalarımdan haber var mı?
Houve alguns problemas com a última colheita, por isso teremos que fazer uma nova.
En son alınan kanınızda bir sorun çıktı bu nedenle yeniden almamız lazım.
Córtex, roubado das Indústrias Wayne.
Wayne Endüstrilerinden çalınan korteks.
Apollo Mercer, um carteirista conhecido.
Tanınan bir yankesici. Bu sabah Union Meydanı'nda yakaladım kendisini.
Voight está muito familiarizado com as normas e directrizes da Polícia de Chicago.
Çavuş Voight uyguladığı kural ve kanunlarla Chicago Polis Departmanında epey tanınan biri.
Receio que não vejam com bons olhos uma confissão coagida.
Korkarım mahkeme silah zoruyla alınan itirafı pek hoş karşılamaz.
Como podes saber a humidade e temperatura?
Maruz kalınan ısıyı ve nemi nereden bilebilirsin ki?
Traumatismo no occipital pode ser a causa da morte.
Oksipitale alınan bir darbe ölüm sebebi olabilir.
Garanto-lhe que a causa da morte foi um traumatismo brusco.
Sizi temin ederim Bay Abernathy ölüm sebebi keskin olmayan bir cisimle başa alınan darbe.
O penhorista acabaria acusado de posse de propriedade roubada.
En sonunda rehinci... çalınan malın suçuyla baş başa kalırdı.
- Não, na verdade, o último acto legislativo dele foi um aumento de imposto no tabaco.
Hayır, aslında son kanun tasarısında tütünden alınan verginin artırılmasını istemiş.
A quantidade de produtos químicos roubada, pode ser usada para produzir VX o suficiente, para matar milhares.
Depodan çalınan kimyasallarla binlerce insanı öldürmeye yetecek kadar gaz üretilebilir.
Há dois anos atrás... no meio de uma tempestade, envolvi-me numa disputa com uma carrinha em movimento com maus travões.
İki yıl önce, fırtınanın ortasında freni bozuk bir minibüsle kafa kafaya çarpıştık.
Então vou usar estes instrumentos em si, até que me diga onde está a lista que roubou.
Şimdi... Bana çalınan listenin nerede olduğunu söyleyene kadar bu aletleri senin üstünde kullanacağım.
Cada ponto representa um despertado localizado e libertado nos últimos anos.
Her nokta, işaretlenip salınan bir paranormali temsil ediyor.
A Ultra não é conhecida pela sua honestidade.
Ultra, pek dürüstlükle tanınan bir yer değildir.