Translate.vc / португальский → турецкий / Nota
Nota перевод на турецкий
6,028 параллельный перевод
Nota de agradecimento.
Teşekkür kartı demek.
Isso mesmo. Quando alguém te dá um presente, tu dás-lhe uma nota de agradecimento.
Biri sana hediye aldığında sen de ona teşekkür kartı gönderirsin.
Dá um presente, recebe uma nota.
- Hediye ver, teşekkür kartı al.
E eu pensei que tinhas percebido de certeza, quando enviei aquela nota pelo conjunto de papel de presente.
Hediye paketleme standı için teşekkür kartı gönderdiğimde kesin anlarsın demiştim.
"esta é uma nota de agradecimento a vos agradecer" "pelo conjunto de papel de presente."
Hediye paketleme standı hediyenize teşekkür etmek için teşekkür kartı yolluyorum.
Refere-se ao selo na nota de agradecimento, antes de metê-lo na caixa de correio.
Posta kutusuna sokmadan önce teşekkür kartının üzerindeki pulu yala demek yani.
De qualquer forma, Lily, já falei com o Marshall sobre isto... Não te preocupes por não teres enviado uma nota de agradecimento pela máquina de café. Está tudo bem.
Neyse, Lily Marshall'a söyledim zaten ama kahve makinesi için teşekkür kartı göndermemenizi dert etme.
Nós mandámos uma nota de agradecimento pela máquina de café.
Kahve makinesi için teşekkür kartı göndermiştik ama.
Guarda para a nota de agradecimento.
Söyleyeceklerini teşekkür kartına sakla.
E miúdos, eu recebi a nota de agradecimento, quatro meses depois.
Ve çocuklar, o teşekkür kartını aldım. Dört ay sonra.
Olha para a nota.
Banknota baksana.
Tomarei nota do recado.
Mesaj iletebilirim tabii ki.
Pode não ser o suficiente para voltar a levantar a tua nota.
Bu sınıfı geçmen için yeterli olmayabilir.
Não, mas nota-se.
Hayır, ama ona karşı nasıl göründüğünü anlayabilirsin.
E esta nota aqui em cima, "elevação negativa" significa que é uma cave.
Ve bu not üstte olduğuna göre, eksi yükseklik var demek. Bir yerlerde bodrum olmalı
Nota-se.
Bunu görebiliyorum.
A próxima coisa que ele nota é que tem uma família que nunca teve.
Bildiğiniz diğer bir şey ise, asla sahip olamadığı "ailesi" oluyor.
Estavam em Los Angeles porque o pai teve um trabalho que fracassou, pelo qual pediu desculpa na nota de suicídio, que escreveu em bilhetes postais. Tens a certeza que conduziam?
Los Angeles'taymışlar çünkü babasının sonradan suya düşen iş fırsatı varmış, bir yığın kartpostala yazdığı intihar notunda da bu konuda özür dilemiş.
Devo escrever uma nota para o Sr. Weston, para lhe dizer que afinal não posso jantar com ele.
Ama artık seni gördükten sonra onu bağışlamam lazım.
- Então, não me altera a nota?
Yani, notumu değiştirmeyecek misiniz?
Pois... nota-se que estás de corpo e alma nisto.
Tamam, gerçekten işin içinde olduğunu söyleyebilirim.
Nota-se a falta de sangue.
Şu kanın azlığına bakın!
Os sócios da casa de repouso, todos menos um enviaram uma nota.
Bakım evi işine girdiği iş ortaklarından biri hariç hepsi kart yolladı.
Uma nota velha, é coisa rara, um maço de notas antigas de 20 vindas de um agiota... é astronomicamente improvável que seja de procedência legítima.
Bir tane banknot, tamam, ama tefeciden bir yığın 20'likler meşru bir kökeni olduğunu düşünmek büyük hayal.
Nem nota ou joia para pagar pagar a caminhada? Nada.
Hiç not, kendine göre hiç kolye yok muydu?
Encontraram uma nota com a letra dela na sua secretária.
Bir notun kopyası. Lena'nın masasındaki yazılarının içindeymiş.
Digo que era um pervertido nota 10.
- Birinci kalite bir sapık diyorum.
É uma nota de rodapé na história.
O sadece tarihe bir iz bırakacaktı.
Dentro dele, havia um disco rígido com actualizações da nova nota de cem dólares... Número de série, projeto da placa, marca d'água, e técnicas de codificação.
Diskte yeni yüz dolarlık banknotlar için olan yazılım güncellemeleri vardı paraların sicil kayıt numaraları, baskı tasarımı gizli damgalar, kodlama teknikleri.
Uma arma será deixada na mão do pai, com uma nota, queixando-se dos problemas financeiros e do seu casamento.
Babanın eline bir silah yerleştirin,... maddi durumlardan ve evliliğinden şikayet eden bir de not bırakın.
Se não quiseres tirar boa nota em Ciências Ambientais...
Eğer çevre biliminden 100 almak istemiyorsan...
Nota-se que estava aborrecida.
Açıkçası bunalmışsınız.
Dados, uma nota de dólar, a chave da Avozinha... ela vai ficar passada com isso.
Zarlar, bir dolar, Granny'nin anahtarları. Buna kızmış olmalı.
Uma mulher não devia estar aqui. Tomem nota nas minhas palavras :
Bir kadın burada olmamalı.
Estás a dar-me uma nota?
Bana not mu veriyorsun?
Talvez uma nota extra?
Belki biraz daha not?
Mas o homem da loja recomendou. - A nota está atrás.
Ama dükkandaki adam tavisye etti ve...
À noite, vamos a casa do teu professor de Matemática. Vamos inserir-lhe a ideia de te dar a nota máxima a Matemática.
Dinle, bu gece matematik öğretmenin Bay Goldenfold'un evine gideceğiz ve onun beynine, sana matematikte "A" verme fikrini aşılayacağız, Morty.
Rebentamos com o avião se o Morty não tiver melhor nota a matemática!
Bu uçağı kaçırıyoruz! Morty Smith matematikte daha iyi notlar almazsa, bu uçağı 11 Eylül'leriz!
- Para eu ter nota máxima a Matemática.
Matematikten "A" almam için fikir aşılayacaktık hani?
Nota-se quando vão pedir algo. Aqui é tudo à borla.
Bu kadar bedava şey verdikleri zaman büyük bir şey istemeye hazırlandıkları anlaşılıyor.
E tinha uma nota. "Arrasa com eles"
İçine de "bitir işlerini" yazan bir not bırakmış.
E por falar nisso, por que precisarias de uma nota dessas?
Ayrıca niye işlerini bitirmek için bir nota ihtiyaç duyuyorsun?
Nota a pequena erupção do terceiro molar da vítima.
Kurbanın üçüncü azı dişlerine dikkat et.
E se encontramos uma nota dizendo que eles não sabiam?
Ya bilerek yapmadıklarına dair bir belge bulursak?
Tu és um miúdo muito inteligente e tenho a certeza que vais ter melhor nota no próximo.
Çok akıllı bir delikanlısın, ve biliyorum bir dahakine daha başarılı olacaksın.
Criação da Persona " Onde Sneaky Pete recebeu a única nota máxima.
Yalnızca Sinsi Pete tam puan aldı.
- Nota A.
- Tam puan.
Deixou um nota escrita e na parte de trás continha desenhos de uma lata de "Kok", com o numero 17 e o nome dele.
Kendi eliyle çizdiği Kok kutusunun arkasına bir intihar notu bırakmış. 17 numarası ve kendi ismi yazıyormuş.
- Ok, a nota dizia...
- Tamam, notta diyor ki...
- Não quero saber o que dizia a nota.
- Notta ne yazdığını bilmek istemiyorum.