Translate.vc / португальский → турецкий / Obra
Obra перевод на турецкий
4,995 параллельный перевод
Então, é obra de Deus...
Yani, Tanrının işi.
# Será que resistes por obra do acaso?
Hâlâ burada olman şansından mı?
- Achamos que é obra de um...
Sanıyoruz ki bu iş -
Se eles recusarem, pega nessa tua obra de arte e vai enfiá-la onde o Sol não brilha.
Hayır derlerse sanat eserini al, güneş görmeyen yerine sok.
Esta descoberta vai alterar radicalmente a percepção da obra do Zukunft.
Bu keşif, Zukunft'un eserlerine bakış açısını kökünden değiştirecektir.
E uma vez que esta "obra-prima," como a chama, em breve será poeira, esta é a nossa última oportunidade de beber como os nossos antepassados decadentes. Permita-nos apreciar isso.
Sizin tabirinizle bu "başyapıt" yakında tuzla buz olacağından yozlaşan atalarımız gibi son demine kadar içmeye devam.
Bem-vindos à obra.
Ayin'e hoş geldiniz.
- Sou um grande fã da sua obra.
Yapıtlarınızın büyük hayranıyım.
No entanto, se te serve de consolo, juntos faremos uma obra magnífica, nem que seja só por um momento.
Eğer teselli olacaksa, bir an için de olsa birlikte muhteşem bir sanat icra edeceğiz.
Mas, no final, transformá-lo-ei numa obra de arte.
Ama sonunda onu bir başyapıta çevireceğim.
Esta será a vossa obra... e a vossa responsabilidade. Por isso, vos digo :
Bu sizin göreviniz ve sorumluluğunuz olacak.
Contamos com o vosso generoso apoio para continuar a nossa obra.
Çalışmamızın devamlılığı için cömert desteğinize güveniyoruz.
Como poderemos continuar a obra destes gigantes?
Peki bu başarıları nasıl sürdürebiliriz?
De momento, estava a trabalhar na sua grande obra, um grande romance nova-iorquino na tradição de Fitzgerald e Edith Wharton.
Şu anda en büyük şaheseri üzerinde çalışıyor... ; - Fitzgerald ve Edith Wharton'unkilere benzeyen büyük bir New York romanı üzerinde çalışıyor
São mão-de-obra barata e... Acho que... Raios!
Ucuz işçilik ve düşündüm ki, lanet olsun!
É minha obra favorita : "Amor nos Tempos de Cólera".
En sevdiğim roman, Kolera Zamanında Aşk.
Tu conheces a obra da minha mãe aquela coisa de jantar hoje à noite, certo?
Biliyorsun annem bu geceye kadar akşam yemeği hazırlayacak, değil mi?
Antes que fiques com raiva... esta é a obra da tua vida.
Önce kızmamalısın... Bu senin hayatının işi.
Tivemos um curto-circuito no local da obra e pode ter causado avarias nos telefones das pessoas, e estamos a perguntar se isso aconteceu
Mahallede elektriksel bir arıza yaşadık ve bu, insanların telefonlarını bozabilir. Bu evde kimsenin başına geldi mi diye merak ediyoruz.
Sabes, a minha mulher, ela amaria a tua obra-prima.
Biliyor musunuz, karım sizin bu eşyalarınıza bayılırdı.
Só precisavam de mão-de-obra rija.
- İşi bilen birine ihtiyaçları vardı sadece.
É uma obra-prima.
Bir şaheser.
Inspirado na Obra de STEFAN ZWEIG
STEFAN ZWEIG eserlerinden esinlenilmiştir.
Igual ao desaparecimento da Hannah Smith. Acho que isso é obra de um mal que conhecemos há muitos anos.
Ve Hannah Smith'in kayboluşu gibi bunun da yıllardır bilinen bir şerrin eseri olduğuna inanıyorum.
Ainda melhor... Este será uma obra de arte.
- Daha iyisi, bu bir başyapıt olacak.
Mas não. São obra de um profissional.
Bunlar profesyonel işler.
Eu pensei : "Tem de ser obra de um ladrão branco e respeitável."
"Bu beyaz, hatırı sayılır bir soyguncunun işi" diyordum kendi kendime.
Quando vemos a mão-de-obra do nosso futuro, de onde virão os soldados, marinheiros, paramédicos, polícias, bombeiros, se temos uma geração de miúdos em má forma física e atacados por doenças, todas elas evitáveis.
Gelecekteki iş gücüne baktığımızda askerler, denizciler ve acil durum ekipleri, polis, itfaiye ne olacak? Fiziksel olarak formda olmayan bugünkü jenerasyondan neler bekleyebiliriz? Bunların hepsi engellenebilir.
Em quatro meses, escrevi seis cartas e uma obra original.
Dört ay içinde altı harf ve bir el yazması yazdınız.
A obra original era para os "Contos da Vida Real" e um desperdício de papel.
el yazması oldu Gerçek Hayat masalları ve bir kağıt toplam atık.
A primeira obra de arte é sempre sem título.
İlk eser her zaman isimsizdir.
Onde colocaram minha outra obra?
Diğer eserim nereye koyuldu?
Ele arruinou uma obra-prima.
- Bir şaheseri mahvetti.
Pode explicar sua obra?
Yorumunuzu açıklar mısınız?
Não me interessa nem um pouco a sua obra!
Sizin tablolarınız umurumda bile değil.
Pelo menos minha obra não contém um autorretrato como um jumento!
En azından benim eserlerim oto-portreyi eşekle simgelemiyor.
- É uma obra-prima.
- Ama bu bir şaheser.
Quando vejo uma obra-prima moderna como a sua, cativa-me a claridade com que capta o momento.
Sizinki gibi çağdaş bir şaheseri tecrübe ettiğimde anı yakaladığınız berraklığa hayran kalıyorum.
É uma obra realmente espantosa.
Epey korkunç bir parça.
Esta obra-prima eu desejo apresentar que o Sr. Turner acaba de enviar.
Size sunduğum bu şaheseri az önce Bay Turner gönderdi.
É uma obra do Sr. Turner que estou a ver, acima da lareira do seu lazer?
Bu Bay Turner'ın son eseri, durduğu yer şömine çerçevesi.
Estás a fazer uma obra de Deus, agora.
Tanrının yapacağı işi sen yapacaksın.
Ele está a fazer a obra do Senhor.
Tanrının işini yapıyor.
Achei que conhecer-vos o ajudaria, ao ver que a sua obra moldou vidas reais.
Sizinle konuşmak yardımcı olur sanmıştım... Onun çalışmasının gerçek hayatları şekillendirdiğini görürdü.
Algumas agências de informação ponderam mesmo ser obra do Diabo.
Bazı medya kaynakları bunun şeytanın laneti olduğunu söylüyor. Seri cinayetler devam ediyor. Elçilik sekizinci cinayeti açıkladı.
O potencial físico dele foi maximizado através de drogas, uma obra de arte.
Fiziksel toleransı ilaç yüzünden bir hayli artmış. Tam bir sanat eseri.
Agora compreende a envergadura da obra. Sim.
- Teşebbüsün derecesini görebilirsiniz.
Estou posando para a nova obra-prima do teu tio.
Amcanın yeni başyapıtı için poz veriyorum.
- Isso é tudo obra tua, Tommy.
- Başka bir şey -?
Como vai a mais recente obra-prima?
- En son şaheserin nasıl gidiyor?
" Grande obra, meu.
" Aferin, dostum.