Translate.vc / португальский → турецкий / Oficina
Oficina перевод на турецкий
1,916 параллельный перевод
Mãos desocupadas são a oficina do Diabo.
Tembellerin elleri şeytanın atölyesi haline gelir.
Levaste-o à oficina logo de manhã, não foi?
Sabah ilk iş onu yaptırdın değil mi?
Mas na realidade és um pobre incompreendido ladrão de carros com uma oficina de desmantelar carros certo? - É.
Sen zaten kaporta atölyesi olan, yanlış anlaşılmış, kendi halinde bir araba hırsızısın, değil mi?
Na tua oficina, tens uma broca de calibre 70?
Kaporta atölyende 70'lik matkap ucun var mı?
Arranjamos uma oficina.
Bir kaportacı buluruz.
Não tenho dinheiro para pagar uma oficina.
- Kaportacıyı karşılayamam şu an!
Vais ter que dizer ao Pai Natal que ele precisa de mover a sua oficina.
Noel Baba'ya atölyesini taşıması gerektiğini sen anlatmak zorunda kalacaksın.
Eu por acaso ia-lhe fazer um favor e poupar-lhe algum tempo para que se possa concentrar nesses miúdos na oficina de carpintaria ou ler revistas de moda. Á sua escolha.
Hayır hayır, ben aslında size bir iyilik yapıp zamanınızı almıyımki sizde mobilya mağazasında dolaşan ya da moda dergileri okuyan çocukların durumlarıyla ilgilenin, hangisini tercih ederseniz
Está a usar detalhes com um contexto especial como "por baixo daquele grande carvalho" e "atrás da oficina."
Özel bir durum için detaylı bir dil kullanıyor mesela kocaman meşe ağacının altında ve atölyenin arkasında gibi.
- Levei o teu carro à oficina para substituir as pastilhas dos travões, e esqueci-me da cadeira do bebé lá dentro. Desculpa.
- Arabanın Fren balatalarını değiştirmek için tamirhaneye götürdüm ve bebek koltuğunu da içinde unuttum.
O Billy Gabel tinha uma provisão destes tubos na sua oficina. Inteiros.
Billy Gabel'in atölyesinde benzer birşey vardı işlenmemiş.
Até agora testei a torção, impacto, e não consegui nada mais que dobrar e amassar. Então as feridas da virilha não poderiam ser causadas pelos tubos que encontrámos na oficina do Billy.
şimdiye dek bükmeyi denedim daha fazlası yok eğilme ve göçük yani, pelvik yaralara bulduğumuz borular sebep olmamış
Foi um género de dia longo na oficina.
Uzun bir gündü de tamircide tabii
O vosso carro de palhaço está na oficina?
Garajınızda palyaço arabası mı var?
A última coisa que preciso é de um civil a fazer explodir a minha oficina.
Bir tek insanların gelip tamirhanemi patlatması eksikti.
Vou para a oficina de King.
Ben King'in tamirhanesine gidiyorum.
Alguém pode tê-la roubado da minha oficina.
Biri benim garajımdan çalmış olmalı.
A sério? Porque tenho uma oficina de reparações aqui em baixo, quando podia estar a criar robôs avançados em Metro City?
Neden yüzeyde dandik bir tamirhaneyi çalıştırıyorum da Metro Şehrinde gelişmiş bir robot atölyesi işletmiyorum?
O primeiro Coruja é dono de uma oficina mecânica.
İlk Gece Baykuşu bir araba tamir dükkanı işletiyor.
Algo da oficina.
Makine odasından ufak bir şey.
Eu tinha uma oficina perto da sua casa.
Senin yerinin yanında dükkanım vardı.
Dormes cá e, de manhã, levamos o carro à oficina.
Bu gece burada kal, sabah arabanı tamirhaneye götürürüz.
Oficina de registos, por favor.
Kayıt bölümü lütfen.
Estas a falar a serio dá-me um minuto. Sabes que o meu carro está na oficina.
Haydi, rahat bırakın beni, biliyorsunuz benim arabam galeride.
Eu sou mecânico na oficina do Wilson do outro lado da cidade.
Wilson Oto Tamir'de tamircilik yapıyorum.
Parece que ele é o melhor baterista da escola, mas tudo que ele tem é uma oficina e aulas de gestão de raiva.
Görünüşe göre, okulun en iyi davulcusu o. Ama yalnızca araba tamiri ve öfke kontrolü dersleri alıyor.
O meu pai tinha uma oficina, e quando eu era pequena, comprou um chassis.
Babamın garajı vardı. Ben küçükken bir şasi almıştı.
É dona de uma oficina, sem passaporte, nunca viajou.
Garajı var, pasaportu yok, hiçbir yere gitmemiş.
O Frank tem a malta da oficina a tratar disso neste momento.
Frank'in tamirhanedeki adamları şu anda onunla ilgileniyor.
De manhã, levantava-se, ia trabalhar na oficina de carros.
Sabah uyanıp, araba dükkânındaki işine giderdi.
oficina de Santa.
Santa'nın atölyesi.
Eu fui a sua oficina.
Adamın atölyesine gittim.
Já pensei em abrir a minha própria oficina um dia, mas...
Bir zamanlar kendi kaporta dükkanımı açmayı düşünürdüm
Enfim, então, ele conduziu até uma oficina.
Neyse, arabayı tamirhaneye götürmüş.
Ainda temos tempo de ir lá em cima e fazer uma turnê pela oficina.
Tuzağı boşluğun üzerine çekmemiz için hala zaman ihtiyacımız var.
Meu Abbu ( Pai ) Dilawar Amanullah Khan trabalha na... oficina do S.T. em Borivali.
Babam Dilawar Amanullah Khan Borivali'de bir atölyede çalışıyordu.
Trabalho numa oficina em Bushwick que compartilho com outros carpinteiros, e isso correu muito bem.
Bushwick'de başka bazı marangozlarla birlikte paylaştığım bir atölyede çalışıyorum.
O teu namorado Eddie não é a melhor ferramenta desta oficina.
Erkek arkadaşın Eddie bunun için o kadar iyi biri değil.
A minha oficina.
Çalışma alanım, evet.
Procurei-o na oficina, mas não estava lá.
Atölyeyi kontrol ettim ama orada yok.
Oficina do Chavo
Chavo'nun Tamirhanesi
Oficina Chavos.
Chavo'nun tamirhanesi...
Ligaram-me da oficina.
Beni tamirciden aradılar.
Antes de mais, deixem-me que vos diga que sou proprietário da maior oficina automóvel da cidade, está bem?
Öncelikle, şehirdeki en büyük araba boyası servisi benim, tamam mı?
Temos de manter a oficina aberta.
Dükkânı açık tutmalısınız.
Arranjei trabalho numa oficina.
Tamirhanede iş buldum.
Quem está a trabalhar na oficina?
Sen buradayken tamirhaneye kim bakıyor?
Se o Sven descobre que trouxeste um carro da oficina, tem um AVC.
Sven bir müşterinin arabasını aldığını öğrenirse, bir tarafına inme iner.
- Na oficina do Sven?
- Sven'in tamirhanesinde mi?
É o cheiro do desinfectante que utilizamos na oficina.
Temizleme sıvısı. Tamirhanedeki.
Um acordo sobre manter a oficina aberta.
Tamirhaneyi açık tutacaktın.