Translate.vc / португальский → турецкий / Oogway
Oogway перевод на турецкий
52 параллельный перевод
Mas o Oogway não usava calças.
Ama Oogway pantolon giymezdi.
É o Mestre Oogway. Quer que vá lá.
Usta Ugvey sizi görmek istiyor.
Mestre Oogway, convocou-me?
Usta Ugvey beni mi çağırdınız?
O Mestre Oogway vai escolher o Guerreiro Dragão!
Usta Ugvey Ejderha Savaşçısını seçiyormuş!
Não é, Mestre Oogway?
Değil mi Usta Ugvey?
Sim, Mestre Oogway.
Evet, Usta Ugvey.
O Mestre Oogway vai agora escolher... o Guerreiro Dragão!
Usta Ugvey şimdi Ejderha Savaşçısı'nı seçecek!
Mestre Oogway, espere.
Usta Ugvey, bekleyin.
O Oogway vai entregar finalmente o Pergaminho do Dragão e não vai ser a ti!
Ugvey sonunda Ejderha Tomarı'nı birine veriyor ama bu sen olmayacaksın.
O Oogway disse que eu era o...
Ugvey'in dediğini duydun.
O Oogway escolheu-te, mas, quando eu te libertar, garanto-te que vais desejar que ele nunca o tivesse feito.
Ugvey seni seçmiş olabilir, ama seninle işim bittiğimde, keşke seçmeseydi diyeceksin. Anladın mı?
A não ser que aches que o grande Oogway se tenha enganado e tu não sejas o Guerreiro Dragão.
Ulu Ugvey'in yanıldığını ve Savaşçı olmadığını düşünüyorsan başka.
Não percebo a ideia do Mestre Oogway.
Usta Ugvey ne düşünüyordu?
Esperava-se que o Mestre Oogway escolhesse um especialista em Kung Fu.
Usta Ugvey gerçekten kung fu bilen birini seçer sanırsın.
Mas vendo que ele não era puro de coração, Oogway recusou-lho.
Ugvey kalbindeki kötülüğü hissedip onu reddetti.
O Mestre Oogway há-de detê-lo!
Usta Ugvey onu durdurabilir!
O Oogway não pode!
Ugvey yapamaz!
Era aqui que o Oogway desvendava os mistérios da harmonia e concentração.
Burası Ugvey'in uyum ve odaklanmanın sırlarını, ortaya çıkardığı yer.
O Oogway... era uma tartaruga passada!
Demek ki Ugvey yaşlı, çatlak bir kaplumbağaymış.
O Oogway era mais sábio do que todos nós.
Hayır. Ugvey hepimizden daha bilgeydi.
Mas quando o Oogway disse o contrário, o que fizeste?
Ama Ugvey tersini söyleyince ne yaptın?
Foi como o Oogway previu.
Vay canına. Ugvey'in kehaneti gibi.
Um dos últimos ensinamentos do Mestre Oogway.
Usta Oogway'in son öğretilerinden birini.
Mestre Oogway.
Usta Oogway.
- E o que estava o Oogway a pensar?
- Asıl Oogway'in aklından ne geçiyordu?
Lamento, Oogway.
Üzgünüm Oogway.
Achas que foi isso que o grande Mestre Oogway viu em ti?
Sence büyük usta Oogway senin içinde bunu mu gördü?
O Oogway viu grandeza em ti, Po. Contra o meu discernimento.
Karşı çıkmama rağmen, Oogway sendeki kudreti gördü, Po.
O Oogway permaneceu sozinho numa gruta durante 30 anos, a fazer sempre a mesma pergunta. Quem sou eu? Quem sou eu?
Oogway, otuz yıl boyunca bir mağarada tek başına oturup kendine şu soruyu sordu "kimim ben?" Kimim ben?
Sê um bocadinho mais confuso e será o próximo Oogway.
Biraz daha kafa karıştırıcı olursan, Oogway'i de geçeceksin.
Desculpe. Não queria ofendê-lo, Mestre Oogway. Eu apenas...
Özür dilerim, üzerinize alınmayın usta Oogway, ben sadece...
Ouviste isso, Oogway?
Duydun mu Oogway?
Pronto, eu trabalhava com o Oogway.
Tamam, eskiden Oogway ile birlikte çalışırdım.
- Sim, sim. O Oogway! - O Mestre Oogway era um grande guerreiro.
- Ah, usta Oogway, harika bir savaşçıdır.
- Já ouvimos falar do Mestre Oogway.
- Usta Oogway'in oldukça bilge ve...
Encontrem os alunos do Oogway e tragam-nos até mim.
Oogway'in öğrencilerini bulun ve onları bana getirin.
Quando tiver terminado com eles, Oogway, não vai sobrar ninguém para lembrar o teu nome.
Onlarla işim bittiğinde geriye senin ismini hatırlayan tek bir kişi bile kalmayacak, Oogway.
Foi escrito à mão pelo Oogway.
Bunu Oogway'in kendisi yazmış.
- O Oogway teve um irmão?
- Oogway'in kardeşi mi varmış?
Pai, ouviste o que disse o Shifu, o que disse o Oogway.
Baba, Shifu Oogway'in yazdıklarını okurken, sen de duydun.
Somos tudo o que está entre ele e o conhecimento deixado pelo Oogway ao nosso cuidado.
Onunla, Oogway'in bize emanet ettiği bilgelik arasında sadece biz varız.
A arrastarem-se aos pés de Oogway, o magnífico.
Muhteşem Oogway'in ayaklarının dibinde kıvranıp duruyorsunuz.
Não vou permitir que destruas a memória do Oogway.
Oogway'in anısını yok etmene izin vermem.
Oogway, perdoa-me.
Oogway, beni affet.
O que dizes, Oogway?
Ne diyorsun, Oogway?
Foi o Oogway que te ensinou esse truque?
Bu küçük numarayı sana Oogway mi öğretti?
Oogway, foi este que destinaste para me travar?
Pekâlâ, Oogway, demek kaderi beni durdurmak olan kişi buydu.
Foram precisos 500 anos para obter o Chi do Oogway.
Oogway'in chi'ini almam beş yüz yıl sürdü.
- Oogway?
- Oogway?
Não, Oogway, não vá!
- Hayır, Oogway, sakın gitme!
O Oogway deu-ma quando estávamos no reino dos espíritos.
Bu mu? Oogway bunu ruhlar alemindeyken bana verdi.