Os перевод на турецкий
928,189 параллельный перевод
Podes ver os painéis online.
Panelleri internetten izleyebilirsin.
Os bilhetes só estarão à venda na sexta, certo? Sim.
- Biletler cuma gününe kadar satışa çıkmayacak dedin değil mi?
Todos os hotéis já estão esgotados.
Bütün oteller dolu.
Mas estás a ver este espaço aqui entre os pés do Sheldon e a minha cabeça?
Ama Sheldon'ın ayakları ve benim kafam arasındaki şu alanı görüyor musun?
Começa por colocar os preços nestas coisas.
Öncelikle şunların üzerine fiyat etiketi yapıştır.
A banda desenhada já não é apenas para os nerds solitários.
Çizgi romanlar artık sadece üzgün ineklere hitap etmiyor.
Se encontrasses uma rapariga bem empregada, os problemas dele acabariam.
İşi olan bir kız bulursa, bütün sorunları geçip gider.
Trabalho com as vítimas do Arranhão todos os dias.
Her gün Tırmık'ın kurbanlarıyla çalışıyorum.
Onde estão os miúdos?
Çocuklar nerede?
Parem, rapazes. São incorrigíveis, os dois.
Kesin şunu, uslanmak bilmiyorsunuz.
Os sintomas iniciais são iguais a um ataque cardíaco.
İlk belirtiler kalp krizine benziyormuş.
Esses são só os que foram identificados.
- Bunlar teşhis edilebilenler.
São os políticos americanos que têm que se preocupar.
Bu konuda Amerikalı politikacılar endişelenmeli.
Os tempos mudam.
Devir değişiyor.
Este é o preço que estamos a pagar por trazer o caso para os EUA.
Bu da davayı Amerika'ya aldırmanın bedeli işte.
O pâncreas está comprometido e os rins estão a falhar.
Pankreası hasar görmüş ve böbrek yetmezliği başlamış.
Os dois morreram com falhas dos órgãos depois de apresentarem sintomas de ataque cardíaco.
İkisi de kalp krizi benzeri belirtilerle hastaneye getirilip çoklu organ yetmezliğinden ölmüş.
Os sintomas iniciais logo mostram a verdadeira causa da morte, que é envenenamento por radiação.
Belirtiler daha sonra asıl ölüm sebebine dönüşüyor. Yani radyasyonlu zehre.
Alguém que está a usar um M.O de conotação política para esconder um motivo pessoal para os assassinatos.
Politik bir yöntem kullanarak kişisel gerekçesini gizlemeye çalışıyor.
Vão também aconselhar os funcionários federais a ficarem atentos e relatar qualquer actividade suspeita.
Ayrıca federal çalışanları da şüpheli durumlara karşı dikkatli olmaları için uyaracağız.
E não vamos divulgar os ataques.
Ve saldırıları basına duyurmayacağız.
Já não és um risco de contaminação para os outros.
Artık başkalarını etkileme riski taşımıyorsun.
Tenho de encarar os factos.
Gerçeklerle yüzleşmeliyim.
Inicialmente, pareceu ser um ataque cardíaco. Mas os exames de sangue confirmaram a presença de uma toxina radioactiva no sistema.
Önce kalp krizi gibiymiş, ama kan testleri vücudunda radyasyonlu zehir bulmuş.
Estamos a fazer o nosso melhor para mantê-lo confortável, mas está a começar a mostrar sinais da doença de radiação, como os outros.
Rahat ettirmek için elimizden geleni yapıyoruz, ama diğerleri gibi radyasyon etkisini göstermeye başladı.
É o que os hospitais usam para guardar materiais para testes.
Hastaneler yüksek kontrastlı boyaları saklamakta kullanır.
Parece ter tido acesso aos materiais radioactivos através do seu trabalho na área de medicina nuclear em 15 hospitais diferentes nesta região durante os últimos nove anos.
Radyasyonlu maddeleri son 9 yılda işi yoluyla Beltway'deki 15 farklı hastanenin nükleer tıp departmanından çalmış.
Ela mudou de trabalho várias vezes, e não roubou de todos os hospitais em que trabalhou.
Hayır, çok sık iş değiştirmiş ve çalıştığı her yerden de çalmamış.
Todos os hospitais em que trabalhou já foram notificados.
Çalıştığı tüm hastanelere haber verildi. Herhangi bir hastane sorunlu olduğunu bildirmiş mi?
E em 5 dos hospitais, os registos dos inventários foram invadidos e alterados para disfarçar o desaparecimento dos materiais.
Hastanelerden beş tanesinin de kayıtları kayıp maddeleri saklamak için değiştirilmiş.
A cada segundo que não estou a fazer sexo com uma empregada, os robôs estão a matar pessoas no futuro.
Bakıcınla sevişmediğim her saniye için gelecekte robotlar insanları öldürüyor.
Verifico todas as imagens das microcâmaras nos fatos e retiro as partes em que os polícias vão fazer xixi.
Tüm vücut kamera görüntülerini inceliyor ve polislerin işemeye gittiği sahneleri kesiyorum.
Por falar disso, os 40 anos do Flannigan estão perto.
Hazır söylemişken, Flanigan yakında "40" ına giriyor.
Ela acabou de pôr os tampões em cima do pão.
Tamponlarını ekmeğin üzerine öylece koyuverdi.
Ei, já que estamos num carro de polícia, vamos falar sobre os nossos palpites
Hey, polis arabasında olduğuğumuza göre,
Estás a violar os procedimentos todos!
Tüm prosedürleri ihlal ediyorsun!
E mexe os dedos dos pés!
Ayak parmaklarını oynat!
Eu disse para mexeres os dedos dos pés!
Parmaklarını oynat, dedim!
Sabes, como os rapazes fazem.
Erkeklerin yaptığı gibi mesela.
Então estes são os espancadores de esposas de amanhã.
Vay canına. Demek bunlar geleceğin kaslı atlet giyenleri.
Mas assim que ele vir como os outros miúdos são grandes, acobarda-se.
Ama öteki çocukların ne kadar büyük olduğunu bir kere gördüğünde geri çekilecektir.
Os meus ténis têm 12 saltos pequenos!
Ayakkabılarımın 12 tane topuğu var.
Raios, nem acredito que o Joe está a ficar com os créditos todos.
Kahretsin, Tüm beğeniyi Joe'nun aldığına inanamıyorum.
E assim os aliens vieram à Terra para destruir toda a humanidade.
Yani uzaylılar dünyaya tüm insanlığı yok etmek için gelmişler.
Mas os trabalhadores não é preciso.
Çalışanlar için değil!
Já disseram que os trabalhadores estão seguros.
Onların güvende olduklarını söylediler.
Ele pode ficar para os apertos de mão foleiros no fim do jogo, mas não o posso colocar a jogar.
Demek istediğim, oyunun sonundaki el sıkışmaları için kucağa alınabilir, ama onu oynatamam.
Apresentou os mesmos sintomas que as outras vitimas?
Belirtiler diğer kurbanlarla aynı mı? Evet.
Na tomografia nem precisamos usar os marcadores.
PET için izleyici kullanmaya bile gerek olmadı.
Todos os dias durante os últimos 12 anos.
12 yıldır her gün yaptığı gibi.
- Vejo-os depois.
- Sonra görüşürüz.