Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / португальский → турецкий / Parada

Parada перевод на турецкий

2,350 параллельный перевод
- Está aí parada?
- Neyi bekliyorsun, hadi.
- Só com rede parada.
- Yalnız galsama ağıyla tutulur.
E, já agora, sem ofensa, és lindo como tudo, mas sou a rejeição da parada do Macy's, certo?
Bu arada sakın alınma, sen gayet şirinsin ama ben "The Macy's Parade" tarafından reddedildim, tamam mı?
" parada, como se estivesse paralisada.
"sanki... " donmuş gibiydi.
Foi uma parada legítima.
Geçerli bir çevirmeydi.
A parada subiu.
Yeni bahis de şu :
Não vou ficar parada só porque um ricaço está a pressionar-nos.
Sırf bir kaç kodaman öyle istiyor diye bu işten vazgeçmeyeceğim.
Parada em frente, olhar para cima, ombros para trás.
Önde Dur, Yukarı Bak, Omuzları Geri Çek.
Também não iria a uma parada gay, usando aquelas coisas de couro.
Gerçekten. Eşcinsellerinde alındığı kutlamalara gidip bu garip deri şeyleri giymeyeceğim.
- Por que não damos uma parada?
Neden biraz ara vermiyoruz?
Já que estou parada aqui chupando o dedo.
Burada, ayakta dikilip duruyorum da.
Esta Edna tem de ser parada.
Bu Edna'nın durdurulması gerekiyor.
Estávamos a meio da Parada Regional do Noroeste.
Kuzeybatı Reonal Yürüyüşünün tam ortasındaydık.
Vamos subir a parada.
Biraz heyecan katalım.
Não consigo ficar parada enquanto te matas.
Burada oturup senin kendini öldürmeni izleyemem.
A troca vai acontecer em nosso compartimento... - Na próxima parada.
Değiş-tokuş benim kompartımanda... sonraki durakta olacak.
- Será que estamos lá já? - Sim, esta é sua última parada.
- Evet son durağınız burası.
A Senhora Jones ficava parada a olhar para mim.
Bayan Jones gözlerini öylece bana dikerdi.
E a primeira vez que o faz, fico parada.
Ve bana anlattığı ilk şeyde ben orada öylece durdum.
Só foi ver o que tinha feito quando chegou a uma parada em Valentine e encontrou Chapman enfiado debaixo do seu camião.
Valentine'a varıp da tırı durdurup Chapman'ın sıkışmış bedenini tırın altında buluncaya dek olayın farkına varamamış.
Parada.
Orada dur.
Bem parada, Raz-R Bax.
Güzel bloktu Raz-R Bax.
Escutem, não estou a dizer para lhe organizarmos uma parada, mas se não o ajudarmos ele morre antes o fim do dia.
Beni dinleyin çocuklar, bu adam için resmi geçit yapalım demiyorum. Ama eğer ona yardım etmezsek günün sonunda nalları dikmiş olacak.
Não aguentei ficar parada.
Öylece oturamam.
Primeira parada, no lugar onde achou esses chips.
İlk durağımız o çipleri aldığın yer olacak.
- Sim, a parada é... ela vai detonar tudo em seu caminho!
Kızım diye söylemiyorum önüne çıkanı yer yutar.
Chama-se subir a parada, aumentar o drama.
Sahneyi büyütmek, dramayı arttırmak için.
Estava lá parada, assim, e tu agarraste a minha mão, e foi assim... que aconteceu.
Ben bu şekilde duruyordum ve sen de elimi aynen bu şekilde tutun. İşte bu şekilde oldu.
Estive parada... sete anos.
Bir süredir izinliydim. Yedi yıl kadar.
Você não está parada.
Bir yere ayrılmıyorsun.
Fui uma parada na estrada para a felicidade deles.
Evan'ı ziyaret günlerini bir kenara bırakalım, nerede yaşayacağınız konusunu bir çözelim.
Além de ficar parada aqui falando comigo como uma doida.
Burada dikilip deliler gibi kendi kendime konuşmanın haricinde tabii.
Não vou ficar parada a ver-te ser morto.
Öylece durup kendini öldürmeni izleyemem.
Toda a frota se encontra parada.
Şimdilik bütün sürü sakin.
Está com o tanque atestado, mas está parada há algum tempo.
Benzin deposu dolu, ama bir süredir bekliyor olmalı.
Portanto, no caso do Sam, se mandarmos 5, 6... ou 12 tipos atrás dele, talvez devêssemos também mandar uma parada militar.
Yani Sam olayında da eğer peşinden 5-6-12 adam gönderseydik, bir sokak grubu ve mızıka şefi göndermiş kadar olacaktık.
Ela ficou parada à frente da porta.
Kapının önüne dikildi.
A Cabal tem de ser parada.
Cabal durdurulmak zorunda.
Vamos fazer isso em 4 horas. Com parada para uma bebida.
Bu rotayı 3 ya da 4 saatte tamamlarız ve işte biter.
Compreendes que ficarei aqui parada a manhã inteira?
Bütün sabah burada dikileceğimi biliyorsun, değil mi?
Nova Guiné não foi a única parada aos crocodilos de água salgada.
Güney Pasifik'in tuzlu-su timsahları için Yeni Gine son durak değildir
Eu... Não sou boa a ficar parada.
Öylece oturup durmakta pekiyi değilim.
Podias batê-la com um ancinho, que mesmo assim iria mais recta que uma parada militar.
Bunu askeri yürüyüş sırasında, bahçe çapasıyla bile uçurabilirsin.
Estão dispostos a subir a parada, em 10 mil.
Parayı 10bine kadar çıkarmaya razılar.
Porque não reduzes a parada e lhe ofereces flores?
Neden kendini biraz daha rahat bırakıp gidip ona çiçek almıyorsun?
E não há nenhuns no pára-choques do utilitário, por isso... ela estava parada quando ele atingiu-a.
Ayrıca jipin tamponunda da bir şey yok, demek ki çarptığında, kızın arabası hareket halinde değilmiş.
Tentei gravar o jogo no TIVO mas a imagem ficou parada.
Büyükler liginden çıktıktan sonra, burası bizim için çocuk oyuncağı olacaktır.
Ela estava parada em um lado Ele aqui Segurando a faca acima da cabeça.
Kadın burada, adam da şurada dikiliyordu. Bıçağı tam kafasının üzerine tutmuştu.
Pensei em aumentar a parada para o nosso lado.
Bizim davaya biraz para basayım dedim.
A Tess Mercer precisa de ser parada agora.
Tess Mercer hemen durdurulmalı.
Eu estou parada.
Ben burada duruyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]