Translate.vc / португальский → турецкий / Pedir
Pedir перевод на турецкий
39,920 параллельный перевод
Só queriamos pedir um pouco de pão e...
Sadece biraz ekmek almak istiyoruz ve...
Queria pedir desculpas por ter sido um pouco chorona.
Az önce biraz ağlamaklı olduğum için özür dilemek istedim.
Sim, e também quero pedir uma Fanta, que é de longe o meu refrigerante preferido.
Evet, bir de meyve suyu sipariş edecektim. En sevdiğim, portakal suyudur.
E eu pedir a hospedeira para trazer-me antes de cairmos.
Düşmeden önce hostesin getirmesini isteyeceğim.
Vamos pedir pizza e ver um jogo.
Pizza sipariş edelim ve futbol izleyelim.
Bonnie, se estás a tentar pedir desculpas, pede apenas.
Bonnie, eğer özür dilemeye çalışıyorsan sadece özür dile.
Quer dizer, as pessoas roubam o toda a hora, mas nunca ninguém voltou para pedir desculpa.
Yani insanlar her zaman hırsızlık yapar, ama hiçbiri özür dilemek için geri gelmez.
Voltei para pedir desculpas e...
Özür dilemek için buraya geldim ve...
A razão pela qual estou aqui é pedir-vos um favor difícil.
Burada olma nedenim sizden çok zor bir şey istemek.
Não é pedir muito.
Fazla bir şey istemedim ki.
Uma semana de atraso. Não está em condições de pedir nada, Sr. Rom.
Bir talepte bulunacak konumda değilsiniz, Bay Rom.
Mas se precisares de erva Purple Urkle, não deves pedir-me a mim.
Ama bir ellilik Purple Urkle istersen soracağın kız ben değilim.
Um dia posso vir a pedir-lhe a mão da Megan-Ann em casamento.
Bir gün size gelip Megan-Ann'in izdivacına talip olabilirim.
Mas hoje, vou apenas pedir-lhe a mão para esta dança.
Ama bugün sadece dansına talip olacağım.
Só queria pedir desculpa.
Sadece özür dilemek istedim.
Pedir pão de trigo tostado em vez da tosta branca?
Beyaz ekmeği, buğday ekmeğiyle değiştirebilir miyim, mümkünse.
Não voltarei a pedir-te nada mais enquanto for viva.
Yaşadığım sürece senden başka bir şey istemeyeceğim.
Tenho de pedir-lhe uma coisa.
Bir şey sormalıyım.
Tiveste de pedir autorização para me vir falar?
Benimle konuşmak için izin alman gerekiyor mu?
- Ouve, estou a tentar pedir desculpa.
- Sana üzgün olduğumu söylemeye çalışıyorum.
Não sei como te pedir para fazeres isto.
Bunu yapar mısın diye sana nasıl sorarım bilemiyorum.
Basta pedir.
İstersin.
Não posso pedir-te isso.
Bunu isteyemem.
Na posição em que estou, tenho de ir pedir 25 quilos a um traste como o Stanley Rubino.
İçinde bulunduğum durum yüzünden, Stanley Rubino gibi götün tekine 25 kilo için yalvarmalıyım.
Vou ter de pedir que disparem contra essas crianças.
Yoksa bu adamlara çocuklara ateş etmelerini söylemek zorunda kalırım.
Não vos posso pedir isso.
Sizden bunu yapmanızı isteyemem.
Não vieste cá pedir desculpa, pois não?
Buraya özür dilemeye gelmedin, değil mi?
Claro que vim, mas também queria pedir emprestada a Chave Keshanti.
Elbette onun için geldim, bir de Keshanti anahtarını ödünç almaya.
Os feiticeiros não têm o hábito de pedir cartões de crédito ou estar nas redes sociais.
Büyücülerin kredi kartı kullanma veya sosyal medyada fink atma gibi alışkanlıkları yok.
Há outra forma, mas envolve pedir um favor a alguém com quem não tenho a melhor das relações.
Başka bir yolu daha var ancak bu yol beni çok sevmeyen birinden iyilik istememi gerektiriyor.
Desculpa ter de te pedir isto, Jason.
Bunu senden isteyeceğim için kusura bakma Jason.
Pelo menos, estás a pedir.
En azından kibarca istiyorsun.
- A pedir ajuda.
- Yardım çağırıyorum.
Só espero que ele não se aperceba que sou eu quem a está a pedir.
Umarım bu yardımı çağıranın ben olduğumu anlamaz.
Deus nos livre de pedir mais espuma. Só se pagarmos a prestações.
Ekstra köpüklü istesen para isterler maazallah.
Nem sequer me lembro de a pedir em casamento.
Teklif ettiğimi bile hatırlamıyorum.
E, lembre-se, é preciso coragem para pedir ajuda.
Ve Hatırla, Cesaret ister?
A primeira chamada que fará será para o FBI a pedir proteção.
Ne kadar ilginç. Biliyor musun, ilk görüşme O yapacak FBI olacak, Koruma istemek.
Vou pedir-vos para irem para a vossa guerra.
Savaşma vakti geldi çocuklar.
Ele está a pedir o serviço de quartos?
Oda servisini mi gönderecek?
Talvez estejam a pedir às pessoas erradas.
Belki de yanlış kişilere soruyorsunuz.
Após um longo debate, eles sabiam que não podiam pedir tal sacrifício.
Uzun bir çekişmeden sonra, böyle bir fekadarlık isteyemeyeceklerini biliyorlarmış.
Deus pedir-me-á que o faça?
Tanrı benden ister mi?
Também não vai pedir-te isso.
Sana bunu sormayacak bile.
Só estou a pedir que faças aquilo que acreditas que Deus faz.
Ben sadece Tanrı'nın yaptığına inandığın bir şeyi yapmanı istiyorum.
Não estou a pedir que desculpes o que ele fez.
Yaptığı şeyi mazur görmeni istemiyorum senden.
Estou a pedir que confies em mim para fazer o que é certo e o melhor.
Doğru olanı yapmak ve en iyisinin ne olduğunu bilmek için bana güvenmeni istiyorum.
Bem, podemos pedir-te que faças uma coisa por nós quando fores?
Pekâlâ, gittiğinde bizim için bir şey yapmanı isteyebilir miyiz?
Ama mais do que a maioria. É mais rápido a perdoar, e ainda mais rápido a pedir perdão.
Çoğu kişiden daha fazla sevgiye sahip çabuk affediyor, ve daha da çabuk af diliyor.
Devias pedir-lhe desculpa.
Özür dilemen lazım.
É tarde para pedir?
Sipariş etmek için çok geç mi?