Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / португальский → турецкий / Perdê

Perdê перевод на турецкий

2,340 параллельный перевод
Estou mesmo a perdê-lo?
Kesin kel kalacak mıyım?
- Vamos perdê-los. - Está bem.
Onları kaybediyoruz.
Eu sei que perdê-la te magoou profundamente.
Onu kaybetmenin seni derinden sarstığını biliyorum.
Não faço ideia, mas para já, vamos tentar não perdê-lo de vista.
Hiç bir fikrim yok. Bu arada onu gözümüzün önünden ayırmayalım.
Muito bem, prefiro dá-la a vós do que perdê-la para os franceses.
Fransızların almasındansa bunu size veririm.
É difícil imaginar como os romanos puderam perdê-la.
Bir Romalı onu nasıl kaybedebildi, insan merak ediyor.
Se não fizer alguma coisa, elas vão perdê-los!
Eğer bir şey yapmazsan işlerini kaybedecekler!
Não posso dar-me ao luxo de perdê-lo.
Seni kaybetmeyi göze alamam.
Vai querer perdê-lo assim?
Demek istediğim öylece atmak mı istiyorsun?
Depressa, se não vamos perdê-los no nevoeiro!
Çabuk olun. Yoksa onları sisin içinde kaybedeceğiz!
Onde está o carro? Não podemos perdê-lo.
Lanet araba nerede?
Estamos a perdê-la.
Kaçırıyoruz.
Ou a perdê-la.
Ya da darmadağın oluyor.
Não podemos perdê-la.
Onu kaçırmamalıyız.
Idiotas! Como puderam perdê-lo?
Gerizekalılar, nasıl elinizden kaçırdınız?
Eu só sinto que estou a perdê-la.
Onu kaybettiğimi hissediyorum.
Se duplicarmos a oferta, corremos o risco de perdê-los.
Hadi o zaman. Hadi o zaman.
- Vais perdê-los, sinto muito.
- Korkarım ki onları kaçıracaksın.
Não vou perdê-la de vista, está bem?
Anna'nın gözümün önünden ayrılmasına izin vermeyeceğim, tamam mı?
Tu nunca vais perdê-lo!
Onu hiçbir zaman kaybetmeyeceksin.
Não posso perdê-la.
Bunu kaçıramam.
Pede-lhe ou vais perdê-la.
Hadi soruyu sor ya da onu kaybedeceksin.
Aqui não há nada para nós, é lá que tudo se passa e vamos perdê-lo.
Bizim için burada hiçbir şey yok. Her şey orada ve biz onu kaçıracağız.
Não, mas tu vais perdê-lo agora.
! Hayır, ama sen kaçıracaksın şimdi.
A pousada está endividada, ia perdê-la.
Otel batıyordu, borçlanmıştım.
É o tal, o grande prémio. Esperei a minha vida toda para encontrar alguém que me desse esta visão maluca do mundo e que gostasse o suficiente para me dar o anel, e a primeira coisa que faço é perdê-lo.
Tüm hayatım boyunca bu dünyada birinin çıkıp bana yüzük verecek kadar önemsemesini bekledim.
- Estamos a perdê-lo, senhor.
- Onu kaybediyoruz efendim.
Se o fizesse, voltaria a perdê-lo.
Bunu tekrar yaparsam onu yeniden kaybederim.
É o meu rapazinho. Não posso perdê-lo.
O benim oğlum.
Ela só quer as almas das pessoas que já estão decididas a perdê-las.
Sadece kendi ruhlarını teslim etmeye gönüllü olanlarınkini alıyordur.
Estamos a perdê-la.
Kaybediyoruz.
Se chamarmos reforços, podemos perdê-lo.
Destek çağıracak olursak onu uyandırmamız mümkün.
A desvantagem de seguir alguém sem contacto visual é que quando saírem do carro, tem que correr para apanhá-los ou corre o risco de perdê-los.
Birisini görsel temas sağlamadan izlemenin eksisi ise araçtan indikleri anda onlara yetişme zorunluluğunuzun olmasıdır.
Sam, não podemos perdê-los.
Sam, onları kaybetme riskini göze alamayız.
Perdê-lo vai destruí-lo, mas é a única coisa que a minha família tem que vale alguma coisa.
Onu da yitirirse mahvolur. Ki ailemin para eden tek şeyi de ondan ibaret.
Tens de fazer alguma coisa, ou arriscas-te a perdê-la.
Bir şeyler yapmazsan onu kaybedebilirsin.
Mãe, se ele combater, vamos perdê-lo.
Tekrar boksa dönerse temelli kaybederiz onu anne.
Mal tivesse de pagar juros, perdê-la-ia.
İlk faiz ödemesinde anında kaybedecek evi.
Não posso perdê-la.
Onu kaybedemem.
Acho que tinha medo de perdê-lo. Amava-o tanto.
Onu öyle çok seviyordum ki kaybetmekten korkuyordum.
Vais perdê-la.
Onu kaybedeceksin.
Sim, nuns dias começa a sentir-se melhor, mas tenho muito medo de vir a perdê-la em breve.
Evet, bazı günler kendini daha iyi hissediyor fakat yine de onu yakında kaybedeceğimden korkuyorum.
Estou a perdê-lo!
Kaybediyoruz onu!
Temos que encontrar oportunidades e... tentarmos aproveitá-las ao invés de perdê-las, as áreas em que estamos a perdê-las.
Fırsatlar yaratmalıyız ve şey bunun üzerinden çalışıp kaybettiklerimiz yerine yenilerine bakmalıyız.
Se eu for contra ele, vou perdê-lo, e se o perder, perco o emprego que tenho agora.
Babama karşı çıkarsam, onu kaybederim ve onu kaybedersem şu an sahip olduğum işi de kaybederim.
Eles têm de ganhá-la ou perdê-la sozinhos.
Kazanırlarsa da kaybederlerse de kendileri yapacaklar.
Mudei para evitar perdê-lo.
Zanlının kontolünün kaybetmemeye çalışıyorum.
Não quero desligar a pedra e arriscar perdê-las para sempre.
Emin misin? Taşı çekip onları sonzuza dek kaybetme riskini göze alamam.
Como foram perdê-los?
Nasıl kaybedersiniz?
Eu amo-as muito, não posso perdê-las, por favor.
Orada olduğum için bile utanıyorum.
Você não pode perdê-la.
Görmemeniz mümkün değil

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]