Translate.vc / португальский → турецкий / Rada
Rada перевод на турецкий
13,023 параллельный перевод
E em primeiro lugar, Uganda!
Ve birinci sırada, Uganda!
Esse monstro, Bonaparte, chegou à Áustria agora, e quem diz que a Rússia não será a próxima?
Bu Bonaparte denen canavar Avusturya'ya girdi sırada Rusya'nın olmadığını kim söyleyebilir ki?
Posso usar a manhã para fazer umas coisas.
Ben de bu sırada sabahki işlerimi hallederim. - Ama Anne, dersim var.
Bem, por vezes os aristocratas russos exilados são convidados para ocasiões sociais para adicionar um pouco de classe.
Sürgün edilmiş Rus aristokratlar ortama biraz klas katmaları için arada sırada sosyal etkinliklere davet ediliyorlar.
Pelo que ela disse quando estava passada da porra da cabeça, está por de baixo da casa.
Dellendiği sırada söylediklerine bakılırsa hazine evin altında.
Embora, na altura, não soubesse que essa era a razão.
Gerçi o sırada niyet o muydu bilemiyorum.
Idade, tamanho, altura, raça. Se estava livre durante o homicídio dos seus pais.
Yaş, kilo, boy, ırk, ailenin öldüğü sırada serbest olup olmadıkları gibi özelliklere.
O que diabos vai ser a seguir?
Sırada ne var lan?
Por enquanto, preciso aprender algumas coisas.
Bu sırada bir şeyler öğrenmem gerekiyor tabii.
Entretanto, estas instalações têm de ser encerradas.
Bu sırada bu tesislerin kapatılması gerekiyor.
Entretanto, o Chris Rock está atado na cave, a pedir a minha ajuda e você não me deixa lá ir!
Bu sırada Chris Rock bodrumda eli kolu bağlı bir şekilde benden yardım bekliyor. Ve sen de bana engel oluyorsun.
Entretanto, acabámos de ligar a tua pequena apreensão de erva a uma grande rede de tráfico.
Bu sırada senin küçümsediğin o aptalca baskınının büyük bir uyuşturucu zinciriyle bağlı olduğunu öğrendik.
- Bem, no momento, posso ter ficado um pouco perturbado.
Şey, o sırada, biraz öfkelenmiş olabilirim.
Ela comoveu-se quando ele tentou apresentá-la aos pais. E ela passou-se quando esbarrou no Big ao sair de um táxi com a Natasha, com quem ele tinha casado.
Aidan kızı ailesiyle tanıştırmaya çalışınca kız eridi gitti tabi, sonra kız kaçtı kaçtığı sırada Aidan'ın eşi Natasha ile karşılaştı.
E nessa altura a ovelha tinha droga para acabar com meia Huddersfield, quanto mais com um punhado de rafeiros.
Bu sırada koyunda Huddersfield'ın yarısını perişan edecek kadar kimyasal vardı zaten. - Ovenden'daki bir avuç başıboş melez köpekten bahsetmiyorum bile.
A seguir temos o Topo Gigio?
Sırada kim var? Topo Gigio mu?
Quero saber o que se segue!
Sırada ne var onu istiyorum!
Onde estiver a minha pila, nesse momento.
O sırada kimin içerisindeysem onun.
Escolhi a melhor solução na altura.
O sırada en iyi çözümü seçtim.
E tu és a seguir, se não comeres.
Yemeğini yemezsen sırada sen varsın.
Preciso de uns minutos aqui com o jovem príncipe, então, porque é que vocês, as raparigas, não vão ver o bazar local?
Dinleyin, şuradaki genç prensle birkaç dakikalığına konuşmam gerek o sırada siz kızlar neden gidip yerel pazarı yerle bir etmiyorsunuz?
Sabes... foi na mesma altura em salvou aquele miúdo.
Biliyor musun tam da senin o çocuğu kurtardığın sırada olmuş.
Sim, vamos usar azeite.
Evet, sırada zeytin yağı var.
Entretanto, a norte, o professor do rapaz Dumpster é mutilado até à morte por uma matilha de cães selvagens... na noite em que ela morre.
Bu sırada da, aptal çocuğun öğretmeni kadının öldüğü gece birkaç köpek tarafından parçalanarak öldürülüyor.
Esses filhos da mãe estão a caminho da prisão, acham que se ao mesmo tempo te puserem no hospital, tanto melhor.
Bu orospu çocuklarının hapsi boylamalarına az kaldı ve o sırada seni hastanelik etmeye çalışıyorlar.
Quem se segue?
Sırada kim var?
Importas-te que não fique?
Bu sırada etrafta olmasam sıkıntı olur mu?
A seguir, Conway Twitty.
Şimdi sırada Conway Twitty'den bir şarkı geliyor.
O que é que se segue? !
Sırada kim var?
Poder-te-ás perder nelas, como alguns dos teus anfitriões se têm perdido, de vez em quando.
Anılarda kendini kaybedebilirsin bazı ev sahibi dostlarında arada sırada olduğu gibi.
Lá por vender fármacos ocasionalmente, já não tenho o direito de ser protegido do crime?
Arada sırada bazı ilaçlardan satıyorum diye suçtan korunma hakkım ortadan kalkıyor mu?
- Sim. Acontece, às vezes.
- Arada sırada oluyor böyle.
Mas, durante o ataque, derrubou o frasco do remédio da mão da minha mulher. E, pum, ficou só uma enorme poça.
Bu sabah da bir kriz geçirdi ama tam o sırada karımın elindeki ilaç şişesini devirdi ve her tarafa döktü.
E agora?
Sırada ne var?
Para onde vou, a seguir?
Sırada neresi var?
Sra. Deshazo, minha querida, creio que é a próxima, mas, primeiro, alguém quer café?
Bayan DeShazo, sanıyorum sırada siz varsınız. Ama öncesinde, kahve isteyen var mı?
Diverti-me muito, a evitar chaminés, a escorregar em telhas molhadas, até que me ocorreu que a sua casa ficava ao fundo da rua.
Ta ki evinizin aşağı sırada olduğu kafama dank edene kadar bacalardan sıyrılıp ıslak arduvazlardan kayarak nadir vakit geçirdim.
O que virá a seguir?
Sırada ne var?
Sobre o que vai acontecer a seguir?
Sırada ne var?
Há um mundo lá fora que de vez em quando recompensa-nos com ambições.
Dışarıda arada sırada hırsı ödüllendiren kocaman bir dünya var.
Entretanto, Flint está por aí determinado a travar uma guerra contra nós.
Bu sırada Flint dışarıda bir yerlerde bize karşı savaş açmaya hazırlanıyor.
Entretanto, pode refrescar-se.
Bu sırada sen de elini yüzü yıka.
A este ritmo, abriremos falência em Março.
Bu oranlarla, Mart'a kadar 11. sırada olacağız.
- És o sucessor.
Sırada olan sensin.
Mas o danado do teu irmão vai fazê-lo andar às volta.
Bu sırada da düzenbaz ağabey çocuğu oyalıyor.
Enquanto isso, ele executava tarefas triviais para o tio, e só de pensar que ela estaria livre no sábado seguinte e que a podia ver, já era uma motivação.
Bu sırada Bobby, dayısının verdiği ufak tefek işleri hallediyordu. Ve gelecek cumartesi tekrar boş olacağını ve onu tekrar görebileceği düşünüp, o günü iple çekiyordu.
Ela só tem isto às vezes.
Migreni nadiren tutar. Arada sırada.
Tudo que lhe posso dizer é que ele foi baleado enquanto em custódia policial.
Tek söyleyebileceğim polis gözetiminde olduğu bir sırada vurulduğu.
Então, quem é o próximo?
Sırada kim var?
- E entretanto...
- Bu sırada da...
Entretanto, quem queria café?
Bu sırada kimler kahve istemişti?