Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / португальский → турецкий / Rastros

Rastros перевод на турецкий

223 параллельный перевод
Eu não confio deve cobrir seus rastros.
O adama güvenmiyorum. Bir şekilde yakamızdan düşürmeliyiz.
Dizem que seus rastros estão na trompetista que lhe abriu a cabeça.
Beynini dağıtan trompette senin parmak izlerin bulunmuş.
A polícia diz que os únicos rastros achadas são as suas e as do defunto.
Polis, seninkilerden ve ölen adamınkinden başka iz olmadığını söylüyor.
Estamos ignorando os rastros.
Adımlarımızı geri izliyoruz
Mas ele se feriu e deixou rastros, não pode ser negro.
Fakat boynuz darbesi almış ve izler bırakmış bu yüzden siyah olamaz.
- Ainda não. Só os seus rastros.
- Sadece izlerini.
O estado dos corpos, a falta de rastros.
Cesetlerin durumu, ipucu olmaması.
Devemos apagar todos os rastros.
Tüm izleri kapatmalıydık.
Depois de se terem separado para criar confusão, ganhar tempo e complicar os rastros... dirigiram-se para El Viento.
İzlerini dağıttıktan sonra, kafa karıştırıp zaman kazanmak için, El Viento'ya gitmişlerdir.
Houve alguém ontem à noite entre os cavalos, um homem... os rastros vêm para este lado.
Dün gece atların arasında birisi vardı, bir adam onun her tarafta ayak izleri vardı.
São seus rastros e do Coop, de ontem à noite ou desta madrugada.
Bu ayak izleri Coop'un, dün gece ya da bu sabah.
Não há rastros.
Hiç iz yok.
Há rastros de carroça, alguém esteve aqui!
Araba izleri var. Birileri buradaymış.
Tu és bom a seguir rastros, peregrino.
İyi iz sürüyorsun, yolcu.
Que comprimento tem o círculo que os cavalos vão fazer para a direita ou a esquerda - A caminho do Ulzana? - Pode reconhecer os rastros a noite?
Ulzana'ya ulaşmak için atların sağa veya sola doğru yaptığı dairenin büyüklüğü ne kadar?
Disseram-me que sabe ler rastros tão bem como um apache.
Bir Apaçi kadar iyi iz sürdüğünüzü duydum.
Ontem à noite, um contramestre desapareceu sem deixar rastros.
Dün gece, görevinin başındayken bir dümenci iz bırakmadan kayboldu.
Ok, Jocko, se tiver moldes dos rastros, comprarei... mas tem que ser barato.
Peki, Jocko, o kadar toplamışsın, alacağım, fakat fahiş fiyat yok.
Sim, sei, mas... Não há rastros, pegadas, nada.
Evet, biliyorum ama... hiç iz belirti yok, hiçbir şey.
Não há rastros de cera.
Hiç cila sararması izi yok.
Num tiroteio cinco membros de uma gangue colombiana foram emboscados por seus rivais, os jamaicanos Vodu Posse, que escaparam sem deixar rastros - fazendo de bobos os...
Çatışmada, Kolombiyalı uyuşturucu çetelerinin beş üyesi polisler tarafından tuzağa düşürüldü, Jamaikalılardan biri ise yine polislerin beceriksizliği yüzünden iz bırakmadan kaçtı.
Desapareci na noite sem deixar rastros,
O gece iz bırakmadan ortadan kayboldum.
Há rastros residuais. Houve emissões até agora.
Bazı kalıntı izleri var, birkaç dakika öncesine kadar yayılım izleri vardı.
Os sensores não detectam rastros de uma nave auxiliar dentro do sistema.
Algılayıcılar sistemde mekiğin izine rastlamadı.
Tem alguém seguindo os seus rastros.
İzlerini takip eden biri var!
Estes rastros. Eles foram por ali cima.
Lyla'nın umudunu buna bağlamanı isteyeceğini sanmıyorum.
Deixaram poucos rastros... Alguns símbolos gravados com fogo nas rochas... nada mais.
Arkalarında çok küçük şeyler bırakmışlar... bir kaç yanmış sembolden daha fazlası değil.
Tive que cobrir meus rastros, especialmente dele, do seu... Doutor.
İzlerimi kaybettirmek için, özellikle de ondan, Doktorunuzdan.
Não há rastros residuais do vínculo?
Ve bağlantıdan geride kalan bir iz yok?
Rastros elementares?
Ortaya çıkan elemenler?
Bravura Indômita. Rastros de ódio. Os Cowboys.
'True Grit','Searchers','The Cowboys','Genghis Khan'.
As análises da Merrin mostram rastros de silicone, trinium e outro elemento que nunca tinha visto.
Merrin'in kanında silikon, trinyum ve daha önce görmediğim bir elementin izleri var.
scaneie por rastros de Deutério, sulfato de Hidrogénio e de Dichromato.
Döteryum, hidrojen sülfat ve dikrom izlerini bir tara.
Não poderiam desaparecer. Detecto resíduos de Deutério... anti-nêutrons... e rastros do Dichromato.
Döteryum, dikrom anti nötron izleri tespit ediyorum.
Seus rastros estão nessa cuchilla.
Bıçağın her tarafında parmak izleri vardı.
Ainda não há rastros... da assinatura de Warp da Flyer.
Flyer'ın warp izlerine dair bir işaret yok.
Há rastros de sedativos em seu fluxo sanguíneo.
Kan dolaşımında uyuşturucu izleri var.
Cianeto debaixo do nariz, um falso arquivo médico... rastros que conduzem a uma briga.
Burnun altında siyanür. sahte bir sağlık raporu....... bu bizi bir savaşa götürür. Ne düşünüyorsun?
Quer dizer temos fugido de drones, Não sei, Sistemas de Ampliação de Rastros?
Ayak izi büyütme sistemi olan insansız uzay araçlarından mı kaçıyoruz? Sahte yemler.
Só tenho que apagar os rastros digitais do lugar.
- Evet. Sadece parmak izlerini silmem gerekiyor.
Rastros recentes, por ali.
İzler taze, bu taraftan
Estivemos procurando por cinco dias sem encontrar qualquer rastros da sonda, mas não estamos dispostos a desapontar a Frota Estelar em nossa primeira atribuição oficial em sete anos.
Sondaya ait hiç bir iz tespit edemeden beş gün boyunca aramalarımızı sürdürdük, ama yedi yıldan sonra, aldığımız ilk resmi görevde Yıldızfilosu'nu hayal kırıklığına uğratmayı düşünmüyoruz.
A iluminação por lasers revela que os copépodo quando se alimentam deixam rastros atrás deles, tal como os aviões a jacto no céu.
Lazerle aydinlatma beslenen kopepodlarin arkalarinda, gökyüzündeki jet izleri gibi izler biraktigini ortaya cikarir.
Predadores flutuantes ligeiramente maiores são capazes de utilizar estes rastros para encontrarem as suas presas.
Biraz daha büyük yüzen yirtici hayvanlar, avlarini bulmak icin bu izleri kullanabilirler.
Atiraram no guarda, pegaram o chip dasegurança, sem rastros.
Gizli kamera kaydını almışlar.
Obrigado pela boleia. O espectrograma detectou rastros de ave no Sr. Pena.
Asansör için teşekkürler yaptığımız spektral analizler sonucunda bu işin Mr Feather la alakası olduğu izlerine ulaştık.
Rastros.
İzler var.
Peter Schibetta, desde sua chegada, quis ser um tipo duro, seguir os rastros de seu pai, mandando, machucando às pessoas.
Peter Schibetta, geldiği günden bu yana, sert adam olmak istedi, babasının izinden gitmek istedi, olayları yürütmek, insanları incitmek.
Furacões deixam menos rastros que esses dois tontos.
Fırtına bile sizden daha az iz bırakır moronlar.
E isso não é tudo. detectei rastros de partículas tétrion em seus tecidos hipodérmicos. Tétrions? Igual a do hangar de carga.
Bir şeyler Geordi'nin görme korteksinde... aşırı serotonin üretimine neden olmuş.
Achei rastros alienígenas.
Yabancı birinin izlerini buldum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]