Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / португальский → турецкий / Reddington

Reddington перевод на турецкий

1,151 параллельный перевод
De acordo com o Reddington, são assassínios feitos por suicidas.
Ancak Reddington'a göre bu ölümlerin sebebi cinayet.
O Reddington acredita que em todos os casos, o assassino morre com a vítima.
Reddington tüm olaylarda katilin de kurbanın yanında öldüğüne inanıyor.
Segundo o Reddington, ele faz acordos por todo o mundo. Alguém interessado em contratar o assassino, sem a mínima possibilidade de ser encontrado.
Reddington'a göre dünya çapında kiralık katil arayışında olan ve cinayet takibinin yapılmaması konusunda titiz olan kişiler onun müşterileri.
O Reddington disse que o homem sabe que os assassinos estão doentes, antes de os recrutar.
Reddington, adamın suikastçıların hastalıklarını onları işe almadan bildiğini söyledi.
Diga a Mr. Reddington que tudo está conforme o plano.
Bay Reddington'a her şeyin plana bağlı olarak ilerlediğini söyle.
Não prova que o Reddington estava lá quando o Sam morreu.
Reddington'ın Sam öldüğünde orada olduğunu kanıtlamaz.
Se o Reddington foi a Nebraska só para falar com o meu pai antes dele morrer, ele devia querer algo.
Eğer Reddington Nebraska'dan onca yolu babamla, o ölmeden önce konuşmak için geldiyse istediği bir şeyler olmalı.
Desde quando o Reddington tem amigos?
Reddington'ın ne zamandan beri arkadaşı var?
Segundo o Reddington, o suspeito viajou de Praga para os Estados Unidos nas últimas 12 horas.
Reddington'ın istihbaratına göre, şüphelimiz Prag'dan Amerika'ya geçtiğimiz 12 saat içinde yolculuk etti.
Não, não é sobre o caso. Há algo errado, e não é só o Reddington no hospital.
Bir şeyler ters gidiyor ve bu sadece Reddington'ın hastanede olması değil.
Na sua mensagem dizia que foi abordado por Reddington.
Mesajında Reddington'ın temas kurduğunu belirtmişsin.
Se o Reddington não tiver nada a perder, ele não vai guardar a prova que tem contra nós.
Eğer Reddington'ın kaybedecek bir şeyi kalmazsa elindekileri kullanıp bizi köşeye sıkıştırmaması için hiçbir sebep olmayacak.
Sabemos muito pouco sobre ele, mas isso não é uma surpresa, porque nem o Reddington sabe.
Çok az şey biliyoruz, ama bu şaşırtıcı değil. Çünkü Reddington'ın kendisi bile pek bir şey bilmiyor.
Se ele é capaz de iludir o Reddington, apesar das habilidades do Reddington, acredito que seria um erro tornar um homem tão perigoso em nosso inimigo.
Reddington'ın yeteneklerine rağmen bu adam Reddington'dan kurtulabilmişse böyle tehlikeli bir adamı düşman edinmenin hata olduğunu düşünüyorum.
Mr. Reddington deixou o hospital às 16h37.
Bay Reddington hastaneden 4 : 37'de ayrıldı.
Quando o Reddington ainda estava no quarto.
Reddington odasındayken yani.
Acredito que foi introduzido na minha vida para localizar o Raymond Reddington.
Onun, Raymond Reddington'ı bulmak üzere hayatıma sokulduğuna inanıyorum.
Acredito que sabia que o Reddington me contactaria.
Reddington'ın benimle bağlantı kuracağı bilgisinin ona verildiğini düşünüyorum.
Disse ao seu marido que estava a trabalhar com o Raymond Reddington?
- Kocanıza Raymond Reddinton ile çalıştığınızı söylediniz mi?
Liga ao Reddington.
Reddington'ı ara.
O Reddington confia em mim.
Reddington bana güvenir.
O Reddington nem sabe o teu nome.
Reddington senin adını bile bilmiyordur.
Sou valiosa por estar disposta a falar com o Reddington. Já não é assim.
Değerli olmamın tek nedeni Reddington'la konuşuyor olabilmem ve artık öyle bir şey olmayacak.
O Reddington entrou no quarto do meu pai, quando ele estava vivo. E, quando o Reddington saiu, o meu pai estava morto.
Reddington, babam henüz hayattayken hastane odasına gitti ve Reddington odadan çıktığında babam ölmüştü.
O Reddington devia dizer-lhe o que sabe ou devia detê-lo indefinidamente.
Efendim, Reddington size bildiklerini anlatmalı yoksa onu burada süresiz olarak alıkoyun.
- O Reddington tinha razão numa coisa.
Reddington bir şey hakkında haklıydı.
Reddington.
Reddington.
O Reddington deixará de ter imunidade.
Reddington'ın dokunulmazlığı kalkmış olur.
Prendemo-lo, suspendemos o habeas corpus indefinidamente e o Reddington nunca mais verá a luz do Sol.
Onu tutuklayıp gerekli mahkeme emrini hazırlarız ve Reddington bir daha gün ışığını bile göremez.
Ainda não percebemos a natureza da relação dela com o Reddington e, agora, o marido dela é um fugitivo?
Hâlâ onun Reddington ile olan ilişkisinin boyutunu tam olarak bilmiyoruz. Şimdi de kocası kaçak çıktı öyle mi?
Mas, quanto ao Reddington, fale-me de como vamos prendê-lo.
Reddington için onu nasıl buraya getireceğimiz konusunda konuşalım.
O Reddington mandou os apontamentos do médico com quem falaram.
Reddington tanıştığınız doktorun araştırma notlarını gönderdi.
O Reddington desaparece.
Reddington kaybolacak.
- Conhecendo-o, não será muito tempo.
Bildiğimiz Reddington, buna fazla katlanamaz.
- Isto não tem que ver com o meu marido nem com o que o Reddington fez ao meu pai.
Bu, kocamla veya Reddington'ın babama yaptıklarıyla ilgili değil.
Preciso de me encontrar com o Reddington.
Orada mı? Reddington'ı görmem lazım.
Vemos os casos que o Reddington nos dá como sendo individuais, como se não tivessem ligação.
Reddington'ın verdiği davalara birbiriyle ilgisizmiş gibi baktık.
O Reddington obteve do Wujing um código que introduziu no ViCAP, depois de nos ajudar a deter o General Ludd, para identificar a Lucy Brooks, também conhecida como Jolene Parker, que depois ele localizou usando a lista de clientes do Alquimista.
Reddington Wujing'den bir sayı almıştı. Bu kod sayesinde ViCAP'e girebildi. Sonrasında Lucy Brooks'un kim olduğunu anlamak için General Ludd'u durdurmamıza yardımcı oldu.
O Reddington está a usar-nos para limpar a mesa, eliminar a concorrência.
Yani Reddington rekabeti yok etmek için bize temizlik yaptırıyordu.
O Reddington disse que está a preparar-se para a guerra.
Reddington savaş için hazırlandığını söyledi.
As novas informações sobre os casos, a ligação entre eles... No fim de tudo isto, o alvo é o Reddington.
Efendim, davalar hakkındaki yeni bilgiler ve nasıl bağlandıkları hedefin Reddington olduğunu gösteriyor.
Senhor, sobre o Reddington...
Efendim, Reddington konusunda...
Disseste que ias sair deste caso, que não querias trabalhar mais, com o Reddington.
Bu davadan sonra burada işinin bittiğini söyledin. Reddington ile artık çalışmayacaktın.
O Reddington a apontar-te uma arma, não me enganou.
Reddington'la birlikteyken elinde silah olması beni kandıramadı.
Não tenho ligação com ele.
Reddington'a bir bağlılığım yok.
Quero que envolvas o Reddington.
Olaya Reddington'ı sokmanı istiyorum.
Acabei de receber do Reddington.
Reddington'dan az önce geldi.
- Do Reddington.
Reddington.
Mr. Reddington.
Bay Reddington.
Matar o Reddington?
Reddington'ı öldürmek için mi?
O Reddington pode ajudar-nos.
Reddington bize yardımcı olabilir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]