Rosé перевод на турецкий

Já se acabou o vinho rosé?

Bunlar Rose'dan mı?

Olha para isto, já tens um rosé.

Bak şuna. Biraz Rose'un oldu.

Mike, quero que fiques com a Rose.

Merhaba Mike. Rose ile kalmanı istiyorum.

Então, levas as miúdas à escola, a Rose vai cá estar quando voltares e eu voltarei amanhã ao meio-dia.

- Şunu fark etmeliler ki... - O halde, çocukları okuldan sen alacaksın senin dönüş saatinde Rose burada olacak ve ben de yarın öğlen evde olacağım.

Estarei em casa às 5h, como sempre, e a Rose vai buscar as meninas.

Pekâlâ, her zamanki gibi saat 5 : 00'te evde olurum ve çocukları da Rose alacak.

Rose?

Rose?

- A Rose?

- Ya Rose?

A Rose trouxe o malum sem o meu conhecimento, para completar o Ritual Supremo sem mim.

Rose, büyük ayini bensiz tamamlamak için, benden habersiz malumu buraya getirdi.

Kathryn Rose Moretti, em carne e osso.

Kathryn Rose Moretti, vay canına.

O relatório de orçamentos revelou vários programas da Inteligência Militar. Com codinomes como "Águia Branca" e "Tractor Rosa".

Basına sızdırılan bütçe raporunda kod adları Chalk Eagle ve Tractor Rose gibi olan birçok askeri programın varlığı gözler önüne seriliyor.

Como e nossa Miss Rose segurando?

Bayan Rose ne durumda?

Fizemos ver uma bruxa na floresta, esta noite, mas nao perca Rose.

Bu akşam ormanda bir cadı gördük, ama o cadı Bayan Rose değildi.

Por que, Rose?

Neden, Rose?

- É uma edição Rose de 2014?

- O 2014 üretimi bir Rose mu?

Tenho uma vista privilegiada para o "Sweetbriar Rose" do meu alpendre.

Sweetbriar Rose verandamdan çok net görülüyor.

O Big Jim vai ter a cidade reunida no Sweetbriar Rose.

Koca Jim Sweetbriar'da bir toplantı yapacak, orada olacaklar.

Sra. Patmore, Lady Rose.

Bayan Patmore, Leydi Rose.

É verdade que a Lady Rose quer que o Sr. Conde compre uma telefonia?

Leydi Rose, Lord Hazretlerinin telsiz radyo almasını mı istiyor?

Estamos só a fazer uma escolha para os refugiados da Rose.

Rose'un mültecileri için bir şeyler ayırıyoruz.

Coitada da Rose.

Zavallı Rose.

Do Tom? Não, foi da Rose.

Hayır, Rose'un.

- A fazer tudo o que a Rose faria.

- Yapabileceğin her şeyi yapmak.

Adorei a definição de vida normal da Rose.

Rose'un sıradan hayat tanımını sevdim.

- Qual nossa irmã? - Rose.

Ya diğer kız kardeşimiz?

Ela morreu não pelas mãos dos inimigos, mas daqueles a quem protegeu e amou.

Rose? Düşman ellerinde perişan olan değil, onun koruduğu ve sevdiği.

A Rose trouxe-o para aqui este instrumento de morte, sem o meu conhecimento, para me desafiar e derrotar.

Bunu, bu ölüm aracını buraya Rose getirtti, haberim olmaksızın, bana gözdağı vermek ve beni mağlup etmek için.

Queria saber o que está a acontecer no Sweetbriar Rose...

Sweetbriar Rose'da ne olduğunu merak ediyordum da.

- A Rose já saiu?

- Rose gitti mi?

Rose.

- Rose.

Estava a pensar no chá dos russos da Rose.

Rose'un Rus çayını merak ediyorum.

Não pergunte.

Rose Rusları çaya davet etmek istedi.

A Rose quis convidar uns russos para o chá e transformou-se numa celebração do jubileu.

İş de yıldönümü şenliğine döndü.

- A Rose encontrou-a na cozinha e

- Rose mutfakta bulmuş ve katılmasını istemiş.

Lady Rose, pode tratar do nosso regresso a York imediatamente.

Leydi Rose, bizim York'a dönüşümüzü hemen ayarlayabilir misiniz?

E com a Edith e o Tom e a Rose.

Ve Edith, Tom ve Rose tabii.

- Rose MacClare.

Rose MacClare.

E a Rose?

Peki ya sen Rose?

Condomínio Rose, Hoehyeon-dong.

Rose Apartmanı, Hoehyeon-dong.

Vão descobrir logo que a Rose chegue a casa.

Rose eve varır varmaz öğrenecekler zaten.

Suspeito que veio contar à Rose que se vão divorciar.

Rose'a boşanacaklarını söylemeye geldiklerinden şüpheleniyorum.

Quantas vezes não o abençoei e à Cora por manterem a Rose longe disso.

- Hayır. Rose'u bunun dışında tuttuğunuz için sen ve Cora'ya şükrediyorum.

Diz à Rose que o trabalho com o Anderson está feito.

- Rose'a söyle, Anderson işi tamam.

A Rose pediu-me para fazer uma coisa... só entre nós.

Rose kendisi için kayıt dışı bir şey yapmamı istedi.

Quero ver a Rose.

- Rose'u görmek istiyorum.

Todd Crane, Marcus Fox, Rose Gilchrist.

Todd Crane, Marcus Fox, Rose Gilchrist.

Rose Gilchrist?

- Rose Gilchrist mi?

Temos de conversar, Rose.

Konuşmamız lazım, Rose.

A Rose pediu-me para encontrar alguém.

Rose benden birini bulmamı istedi.

- Quero ver a Rose.

- Rose'u görmek istiyorum.

Ou a Rose.

Ya da Rose'u.

A Rose é que lhe fez aquilo.

Amy'e bunu Rose yaptı!