Rt перевод на турецкий
36,665 параллельный перевод
Conhece Tinkle já leu?
-... Tıngırtı'yı.
Ele faz um barulho horrível.
Amma da çangırtı çıkarıyor.
Não há qualquer barreira que impeça os elefantes de entrarem.
Şaşırtıcı değil. Fillerin içeri girmesini önleyecek bir bariyer yok.
O Royce quer rasgar a Constituição.
Royce, Anayasa'yı yırtıp atma peşinde.
Há pressão pelo meio, faz o lançamento para o meio...
Topu ortadan aşırtıyor.
Então... rasguei o meu colchão e e arranquei um pouco do interior.
Ben de döşeğimi yırtıp birazını aldım.
Faye sabe que estás triste, mas Deus não dá fardos maiores do que podemos carregar, coisa linda.
Ama Tanrı sırtımıza kaldıramayacağımız yükleri yüklemez güzellik.
Só de pensar em voltar para lá... Não.
- Tanrım, oraya geri dönme fikri bile çıldırtıyor.
Vem aí uma tempestade.
Fırtına çıkacak
E é claro que já estás com isso antes mesmo de te vestires.
ve tabiki, giysilerini bile giymeden bu zımbırtıyı ayarlamalısın.
Isso é incrível.
Çok şaşırtıcıydı!
No caminho para casa, fui apanhada numa tempestade de areia.
Dönüş yolunda kum fırtınasına yakalandım.
A pessoa com uma mini ereção contra as costas durante três horas.
Üç saat boyunca sırtında pipi olan kaşık bendim.
Queres umTempestade de Cacau do meu barco de diabetes?
Şeker hastalıklı ideal erkeğim olmak için kakao fırtınası alır mısın?
Queres experimentar uma Tempestade de Cacau, amigo?
Sen kakao fırtınası içmek ister misin oğlum?
Han, se conseguires o cacau, a Max pode fazer sozinha a Tempestade de Cacau.
Han, eğer o kakaoyu alırsan Max de kakao fırtınası yapabilir.
Trabalhaste bem os bíceps, não é?
Sırt ve biceps çalıştın, değil mi?
Há um predador sexual que precisa da minha atenção.
İlgilenmem gereken yırtıcı bir canlı var.
E caso ele não se mude, vamos ter mochilas a jacto daqui a um ano!
Ki eğer taşınmasa bile bir yıl gibi bir süre içinde sırt roketlerimiz olacak.
- Nada também, mas, em geral, os mochileiros ficam, por definição, fora da rede.
Orada da bir şey yok, ama sırt çantalıların olayı ortadan kaybolmak zaten.
Sabes, comprei uma de 30 dólares, sustentável, feita no Tibete e tal, e... Nada. Zero.
Gidip Tibet malı 30 dolarlık özel zımbırtılardan falan aldım ve hiçbiri işe yaramadı.
Podes alegar que foste amarrado e esfaqueado antes de te aperceberes que o veículo tinha desaparecido.
Bence aracın kaybolduğunu fark etmeden önce sırtından bıçaklanıp bağlandığını da söylesen iyi olur
Estou a fritar os meus neurónios há dias mas não descobri nada.
Günlerdir beynimi yırtıyorum ve elde var sıfır.
Podia ter sido em ti.
Sırtında da olabilirdi.
Sente-se e aproveite como uma nação de pessoas baixas constroem um carro incrivelmente grande.
İçeri girin ve kısa boylu insanların ülkesinin şaşırtıcı derecede geniş tavanlı arabalarının keyfini çıkarın.
Obrigada por me deixarem partilhar esta tempestade que é a minha vida.
Hayatımdaki bu bitmeyen fırtınayı paylaşmama izin verdiğiniz için teşekkürler.
As tempestades vão aumentar pelo final da tarde e começo da noite.
Öğlen sonu ve akşam saatlerinde yer yer fırtınalar çıkacak.
Tivemos um atraso de oito horas, a tempestade perfeita de 1991.
8 saatlik bir rötar yaşanmıştı. 91'deki kusursuz fırtına.
Tudo isto porque Deus te virou as costas, seu espírito malévolo e invejoso.
Hepsi Tanrı sana sırt çevirdiği için. Seni kinci, kıskanç ruh.
- Senhor. Um dos Black Hawks apanhou uma tempestade de areia na aterragem.
Kara Şahinler'den biri saldırı yapacakken kum fırtınasına yakalanmış.
O Clarkson levou oito tiros nas costas e um no pescoço. Morreu imediatamente.
Clarkson boynundan 1 ve sırtından 8 mermi alıp oracıkta ölmüş.
O Mac fez algumas coisas de sucção inversa com o nosso aspirador e ligou-o com a nossa piscina para crianças.
Adamım Mac vakumlu zımbırtımı su fışkırtan bir şeye çevirip onu da çocuk havuzuna takmıştı. Harika bir buluş.
O meu nome está tatuado nas costas da Jane.
Adım Jane'in sırtında yazılı.
Desculpem, Agentes Beckham, Bart e Boccelli.
- Bakayım, Hırt, Göbekli.
Desculpe, Agente Bart, estamos ocupados.
Kusura bakma Ajan Hırt, meşgulüz.
O embaixador protegeu aquela porta e levou o Walter para longe com a mão dele.
Büyükelçi şu kapıyı geçtiğinde sağa eğildi ve elini Walt'ın sırtına koydu sanki onu oradan uzak tutmaya çalışıyor gibiydi.
E o Walt, o Tim o Bart e o Beckham.
Walt, Tim, Hırt ve Bakayım da.
Randall, sobe para as costas do teu pai.
Randall, babanın sırtına çık.
Jack, as suas costas foram feitas para carregar o seu filho durante toda a vida.
Jack, sırtın, hayatın boyunca oğlunu taşı diye var.
Está disposto a carregá-lo, aconteça o que acontecer?
Hayatınızda her ne olursa olsun, onu sırtında taşımaya istekli misin?
Apenas dá-me a mochila.
Sadece sırt çantanı ver.
- Está bem. - Apanha o miúdo por trás, pelos ombros, para distribuíres o peso.
- Eşit ağırlık dağılımı için çocuğu sırtından...
Portanto, o que temos de fazer é ver o erro da nossa atitude, que foi virar as costas à Mãe Natureza e temos de recorrer a ela para encontrar uma solução.
Yani yapmamız gereken, doğa anaya sırt çevirerek yaptığımız hatayı görmek ve çözüm için yine ona başvurmak.
Vão surpreender-se.
Kendinizi şaşırtırsınız.
Bem, como ele pode rasgar o casaco assistência dela?
Nasıl üzerindeki ceketi yırtıp atar?
Ela agora está a rasgar o dele.
Şimdi de kız yırtıp atıyor.
Alegou que foi provocado por um valentão de longa data, mas as acusações foram retiradas.
Tutuklanmış. Uzun süredir zorbalık görüp kışkırtıldığını söylemiş,
Voltou as costas aos negócios legais.
Yasal işlere sırtını döndü.
É surpreendente que alguém fez Pesquisa sobre Myra, isso é tudo.
Birilerinin Myra olayıyla yeniden ilgilenmesi şaşırtıcı oldu.
E depois ele virou-lhe as costas.
Gabriel de ona sırt çevirmiş.
A tempestade continua a ir para oeste.
Fırtınanın doğuda etkisini devam ettirirken Ulusal Meteoroloji Kurumu ağır hava şartlarının devam edeceği uyarısında bulundu.