Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / португальский → турецкий / Saman

Saman перевод на турецкий

1,029 параллельный перевод
Cheiras tão bem como feno acabado de cortar.
Taze saman kadar güzel kokuyorsun.
Há muitos anos, quando fomos dominados... dizia-se que um rei chegaria numa carroça... nos ajudaria e nos governaria.
Geçmiş yıllarda, fena bunaldığımız zaman bir kralın, saman arabasıyla çıkıp geleceği bize yardım edeceği ve hükümdarımız olacağı söylenmişti.
Está a tentar dizer-nos que têm vivido na palha poeirenta...
Yani bize şey mi diyorsun... Bir yaratık gibi pislik ve saman içinde mi yatıyorsun?
E o seu jorro é tão grande, como um cobertura de trigo, e abana a cauda como um mastro de vela partido, numa tempestade.
Suyu bir saman gibi fışkırtır yükseklere, kuyruğunu fırtınaya tutulmuş bir püskül gibi sallar.
Não prendereis os bois que pisam o milho, fazendo palha para os tijolos do Egipto, nem poupareis os braços que separam o milho incansavelmente ao vento, que separam o joio do trigo, trigo carregado incansavelmente às costas de inúmeros escravos, dos barcos sobrecarregados do Nilo para as margens repletas de gente.
Ne tahılları öğüten, Mısır'ın tuğlaları için saman yapan öküzlere ağızlık takmalısın, ne de buğdayı sapından ayırmak için rüzgarda sürekli buğday savuran ağzına kadar dolu Nil teknelerinden durmamacasına sahile buğday taşıyan kölelerin emeklerini karşılıksız bırakmalısın.
Uma seara doirada para os debulhadores, grão posto de parte para alimentar os donos, amargura para alimentar os escravos, e palha para alimentar as valas de tijolos, carregada nas costas vergadas das mulheres, para o vale interminável de labuta e sofrimento, que se estende por milha após milha.
Zalimler için altın harman dövenler... efendilere yedirilecek buğday, kölelere yedirilecek acı, kerpiç kuyularına verilecek saman, kadınların kambur sırtında kilometrelerce uzanan ve hiç bitmeyecek gibi görünen, acı ve elem vadisinde taşınıyor.
Um inferno de corpos enlameados, onde os pés dos pisadores misturam barro e palha para os tijolos do Faraó. E sempre os chicotes dos capatazes vigilantes, prontos a flagelar as costas dos escravos cansados.
Tuğlacıların ayaklarının çamur ve samanı, Firavun'un tuğlaları için karıştırdığı çamur bedenlerin oluşturduğu bir cehennem ve her yerde ustabaşıların kamçısı zayıfların sırtını haşlamaya hazır.
Lâminas a cortar palha.
Saman doğrayan bıçaklar.
Apanha essa foice.
Saman kesiciyi getir.
E espezinhem a palha para dentro da lama, seus cães.
Samanı çamura gömün köpekler.
Ou eles que colham palha dos campos.
Ya da kendileri saman toplasın.
Faraó ordena que não vos seja dada palha para perfazerem a quantia de tijolos.
Firavun, gündüz kerpiç yaparken saman verilmemesini emretti.
Como faremos tijolos sem palha?
Saman olmadan nasıl tuğla yaparız?
Lembrem-se, a quantia deve ser igual.
Şimdi saman bulun. Aynı sayıda tuğla olacak.
Como se tivesses sido uma operária.
Sanki saman balyaları taşımaya alışmış gibisin.
Nunca carreguei nada pesado.
Hayatımda saman taşımadım.
"... o teu dia é curto. "
"Az samanın kaldı."
Está-se melhor no celeiro, com o cheiro do feno e o calor dos animais.
Ahır daha iyi saman kokusu, hayvanların sıcaklığı.
- Feno é carga estratégica?
- Saman stratejik kargo mu?
Quero visitar a família e o seu feno é estratégico!
Tamam, samanın stratejik!
leiam o Bakunin e siguam o meu exemplo! Palha ou papel de jornal...
Saman veya gazete, kimse farkına varmaz.
- Queres dizer, um boneco de palha. - O cavalo é real.
- Saman dolu bir kukla demek istiyorsun.
Tem um ouriço no seu belo cabelo, menina.
Saçınıza saman çöpü takılmış, bayan.
Mais alguém vê um ouriço no cabelo da minha irmã?
Kardeşimin saçında başka saman çöpü gören var mı?
- O feno cheira bem.
Saman çok hoş kokuyor.
Tragam feno e certifiquem-se que esteja seco!
Birisi saman getirsin! Kuru olmasına dikkat edin!
Tens feno em cima de ti.
Her tarafın saman olmuş.
" As suas cabeças cheias de Algodäo, feno e trapos
" kafalarının içinde sadece Pamuk, saman ve paçavra var
Conheço quem comprou uma casa de 100 mil dólares à custa de ambrósia.
Onlardan birini tanıyorum, bir tek saman nezlesine yol açan ot sayesinde 100 bin dolarlık ev yaptırdı.
O cesto está pronto!
Saman nakliyecisi!
As palhas, porém, queimá-las-á num fogo inextinguível.
... samanı ise hiç sönmeyen ateşle yakacak.
A palha deve ser substituída de 10 em 10 dias e queimada.
Saman 10 günde bir değiştirilecek, eskisi yakılacak.
Se não houver palha nova, têm de virar a velha. "
Temiz saman yoksa, eski saman ters çevrilecek. "
Voce podera vender seu feno, seu milho.
Saman ve mısırlarınızı satabilirsiniz.
Pouquissimo milho se salvou, perdemos todo o feno.
Bay Donalldson. Çok az mısır kurtarabildik, samanın tümü yandı.
Eles ocuparam uma quinta com atiradores atrás de cada monte de feno.
Bir çiftlikte saman yığınının arkasında silâhlarla konuşlandılar.
Senhorita Dolittle, é a minha febre do feno.
Bayan Dolittle, bu saman nezlesi.
Mas o meu resf... resf...
Ama bu saman...
Não prevejo qualquer tiroteio, porque... se houver gente da cidade em volta quando sairmos do banco, estarão distraídos com uma carroça de feno que se incendeia de repente. O plano parece-me infalível.
Silah kullanmaya gerek kalmayacağını düşünüyorum,... eğer biz bankadan ayrılırken etrafta kasabadan birileri olursa,... aniden alev alan, saman dolu bir yük arabasıyla meşgul olacaklar.
A palha saberia melhor do que a carne, e a água melhor do que o brandy.
Samanın tadı bile bu etten daha iyidir, ve suyun tadı ise kanyaktan daha iyidir.
A meda de feno!
Saman yığını!
Faz isso e Pancho Villa fará buracos em toda a tua espinha!
Yoksa Villa hala aşağı yukarı saman sallıyor olurdu.
Das "Forragens e Rações Vandergelder"?
- Vandergelder Saman ve Yem mi?
Negócios, Sr. Vandergelder? Forragens e rações?
Saman ve yem işi mi?
Mande a factura para a firma "Forragens e Rações Vandergelder",... em Yonkers, New York.
Faturayı Vandergelder'in Yonkers'taki Saman ve Yem Dükkanına göndersin.
E uma vez que só temos conhecimento acerca de forragens e rações,... vamos abrir o nosso próprio armazém.
Bildiğimiz tek iş saman ve yem olduğu için, kendi dükkanımızı açacağız.
Como a febre dos fenos, ou a doença causada pelas ostras, ou incapacidade de comer carne.
Saman nezlesi ya da istiridyelerin yol açtığı rahatsızlık, ya da et yiyememe gibi.
Há um fardo de feno em Basingstoke.
Basingstoke'ta bir saman balyası var.
Sem palha?
Saman yok mu?
Tudo cheio de palha!
İçi saman dolu!
Foi-me dado por um velho feiticeiro Cherokee, que me disse que, se o usasse, não me fariam perguntas tolas.
Cherokee yerlisi bir şaman vermişti bunu, bunu takarsam insanların aptalca sorular sormayacağını söylemişti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]