Translate.vc / португальский → турецкий / Satan
Satan перевод на турецкий
2,166 параллельный перевод
Sou ou não sou um autor de sucesso?
Bana bak! En çok satan yazar mıyım, değil miyim?
Demorei três meses a ser o melhor vendedor.
Üç ayda en çok satan oldum.
Mas há aqui um sítio que vende.
Şurada kek satan bir yer var.
O que está a vender queijo.
Şu peynir satan. Onu tanıyorum.
Achas que era a rapariga dos queques?
- Kek satan kız mıydı sence?
Estamos a falar de um bestseller.
Çok satan demişken.
No mês que vem é o décimo aniversário do Concerto do Aldous Snow no Greek Theatre, que é um dos álbuns ao vivo mais vendidos de sempre.
Gelecek ay, Greek Sahnesi'ndeki Aldous Snow Konseri'nin 10. yıldönümü tüm zamanların en çok satan albümü o.
Numa loja de electrodomesticos -
Elektrikli alet satan dükkâna giderdim.
Quer dizer para um tipo que vende canetas?
Kalem satan birine göre mi?
Este artigo será publicado... na edição do fim de semana do principal jornal da cidade.
Bu makale, şehrin en çok satan gazetesinin hafta sonu baskısında yayınlanacak.
Essas são as raparigas que me venderam as bolachas!
Bunlar kurabiye satan kızlar.
Pessoas como tu, que faz coisas, e pessoas como eu, que roubam essas coisas.
Senin gibi bir şeyler yapan insanlar, ve benim gibi olan şeyleri satan insanlar.
À melhor autora de best-sellers policiais da Ed. Transatlântica, nenhuma distância é grande demais.
Transatlantic Yayınevi'nin en çok satan cinayet romanı yazarı için mesafenin lafı olmaz.
O Peter Dante que roubou a mota de neve dos teus pais e vendeu-a para comprar cocaína está morto, Feder.
Ailenizin kar motosikletini çalan ve kokain almak için satan Peter Dante öldü.
Autora da série de sucesso "Beijos Eternos".
Çok satan Eternity Kiss serisinin yazarı.
Espero que aquele vendedor de pregos de merda consiga fazê-la feliz desta vez.
Umarım o çivi satan küçük hergele bu sefer seni mutlu eder dedim.
Por acaso, devia aparecer lá em casa, é que venderam-me umas palmilhas... Ponho-as nos sapatos e não me canso na escola nem nada.
Aslında bir ara bana gelmelisin çünkü taban keçesi satan bir adam tanıyorum onları ayakkabılarıma koyuyorum ve okulda hiç yorulmuyorum.
As que vendiam mais.
- En çok satan ürünümüz.
Marines não dizem "Hã." "Hã" é algo que se ouve de viciadas que vendem a chana em situações críticas.
Ah? Biz Deniz Piyadelerinde "ah" demeyiz. Ah, mal için a.cıklarını satan, keşlerin söylediği birşeydir.
Sim, encontrei um revendedor de carros usados numa cidade perto.
Evet, birkaç kasaba ötede ikinci el araç satan bir yer buldum.
Vá lá, o Mestre acabará por saber que eras tu a vender o sangue.
Hadi ama. Majesteleri sonunda kan satan kişinin sen olduğunu bulacaktır.
- Quando digo "faz isto",... holobandas, porque fazemos as pessoas...
Holobandları satan yerleri vurduğumuz zaman anlıyordum.
É a palavra do meu filho contra a de um selvagem traficante que só lhe falta espumar-se pela boca.
Oğlumun sözüne karşı uyuşturucu satan bir barbarın ileri geri konuşmaları.
Então somos como aquelas pessoas que vendem laranjas na beira da estrada?
Yani biz..... yol kenarında portakal satan o adamlar gibi miyiz?
Esta canção foi o maior êxito de vendas dos anos 80.
Bu şarkı 80'li yıllarda en çok satan plaktı.
Passo grande parte do dia a imaginar-te a morrer engasgado e contactei recentemente um vendedor de animais exóticos porque tive um sonho lindo em que íamos ao zoo e eu enfiava a tua cara num daqueles rabos inchados de macaco que expelem linfa.
Günümüm büyük kısmını yemek yerken boğulduğunu düşleyerek geçiriyorum. Egzotik hayvanlar satan bir mağaza ile irtibata geçtim çünkü rüyamda beraber hayvanat bahçesine gittiğimizi ve senin yüzünü maymunlardan birinin lenfler sarkan pembe kıçına soktuğumu gördüm.
Brindo ao nosso caro colaboracionista, vendido para o inimigo, que, por dinheiro e carreirismo, queimou os seus ideais no altar do materialismo imperialista.
Kadehimi düşmanı satan değerli işbirlikçimize kaldırıyorum para için emperyalist materyalizmin sunağında ideallerini kurban etmiştir.
Tiras uma "bela" fotografia de um falhado como este, que mata crianças e vende droga e queres que eu admire isso?
Çocukları öldürüp uyuşturucu satan bir herifin güzel bir fotoğrafını çekip hayranlık duymamı mı istyorsun?
É um best-seller do Cormac McCarthy.
Cormac McCarthy'nin çok satan kitabından,
Mas não aquelas dos postos de combustíveis. As de verdade.
Benzin istasyonundaki gibi fırınlardan değil pasta ve çörek satan gerçek fırınlardan.
Temos um escritório cheio de Gordon Gekkos juniores, a venderem acções más.
Elimizde kötü tahvil satan bir ofis dolusu yeni mezun Gordon Gekko var.
Quando o conheci era apenas o Rick, com o seu primeiro best-seller.
Castle. Onu tanıdığımda sadece Rick'di. İlk çok satanını yeni çıkarmıştı.
Localizámos um número de série até à loja de material desportivo onde compraste a tua... arma atordoadora, Robbie.
Seri numarasını takip ederek spor aletleri satan bir mağazadan satın aldığın şok tabancısına ulaştık Robbie.
A Liselle Douglas vendeu o carro à sua mulher.
Karınıza arabayı satan kişinin adı Liselle Douglas.
Agora, Anakin Skywalker e Ahsoka Tano descem até aos traiçoeiros bairros de gangsters num esforço para encontrar um corrupto e vil traficante de armas que tem vindo a comprar armas no mercado negro e a vendê-las aos inimigos da República.
Şu an ise Anakin Skywalker ve Ahsoka Tano karaborsada silahları alıp, onları Cumhuriyet düşmanlarına satan yozlaşmış ve aşağılık bir silah satıcısını bulmak için tehlikeli gangster bölgesine girmek üzereler.
Car affa é um traficante de armas que vende armas da república no mercado negro.
Car Affa cumhuriyet silahlarını karaborsada satan bir silah satıcısı.
O vendedor nem sabia o que era.
Satan kişi ne olduğunu bilmiyordu.
É a miúda que vendeu o abajur de bong à Brynn.
- Evet. Sen Brynn'e, nargileli lambayı satan kızsın.
- O quê? - "A inspiração para Nikki Heat, " a heroína do seu último romance.
"Nikki Heat'in esin kaynağı Son çıkardığı en çok satanının kahramanı"
Nós comprámos um cada uma.
- kendi jetonlarıyla satan şu yerden? - Birer tane içmiştik.
- Um infiltrado dentro da CIA, que tem andado a vender segredos ao Anatoli, que depois os vende à Ring.
- Buyur? CIA'da devlet sırlarını Anatoli'ye satan bir köstebek. O da Ring'e satıyor.
Cirurgião, autor de sucesso, escreveu um livro sobre medicina no Terceiro Mundo, "Rebelde Sem Comparticipação".
Russell Vaughn. Cerrah, kitapları yok satan yazar "Sigortasız İsyan" adında, üçüncü dünya ülkesinde doktorluk yapmayı anlatan birkaç kitap yazdı.
Não podes namorar com um traficante.
Uyuşturucu satan biriyle birlikte olamazsın.
E ser um homem alto, branco, lindo e cheio de arrogância, não tem nada a ver?
Etrafa caka satan uzun boylu yakışıklı beyaz biri olmanın hiçbir ilgisi yok mu yani?
É um traficante e um chulo!
Uyuşturucu satan bir pezevenk o.
Se pensar em alguém que venda, aqui tem o meu número.
Eğer satan bildiğin biri varsa işte numaram.
Vinha trazer uma mensagem e vi uma carrinha de gelados, ali, dirigida por um palhaço ou um padre.
Bir iş için dışarı çıkmıştım, şurada dondurma satan aracı gördüm. Sürücüsü bir palyaçoya benziyordu.
Temos casos nos quais gente do arsenal nuclear russo vendia material e foi presa.
Rus nükleer silah deposundan malzeme satan insanların olduğu olaylar vardı. Graham Allison : Tutuklandılar.
Temos casos em que gente dos laboratórios nucleares russos vendia material e foi presa.
Rus nükleer laboratuarlarından malzeme satan.. ... insanların olduğu olaylar vardı. Tutuklandılar.
Talvez o traficante de droga do Trevor nos possa ajudar com isso.
Belki Trevor'a ilaç satan kişi bu konuda bize yardımcı olur.
Demónios.
Satan.