Translate.vc / португальский → турецкий / Seu
Seu перевод на турецкий
253,736 параллельный перевод
Quem quer que fosse este rapaz, infelizmente cruzou o seu caminho, fez algo que os irritou, e pagou o preço
Çocuk her kimse yolu onlarla kesişti, birilerini kızdırdı ve bedelini ödedi.
Eles marcam o seu território.
Kendi bölgelerini işaretlerler.
- Não sou seu amigo. - Viu-o?
Ben dostun değilim.
- O seu disfarce foi descoberto.
- Kimliği ifşa oldu.
Robert Miller é seu marido, O Artudo é filho dele?
Robert Miller kocanız ve Arturo'nun da babası mı?
Sinto muito, mas o seu marido foi vítima de homicídio.
Üzgünüm, ama kocanız bir cinayete kurban gitti.
Sra. Miller, não soube da outra família do seu marido durante anos.
Bayan Miller, kocanızın diğer ailesini yıllarca bilmediniz.
Ana, teve alguma coisa a ver com a morte do seu marido?
Ana, kocanın ölümünde parmağın var mı?
A forma como luta pelo seu povo contra circunstâncias extremas.
Halk için inanılmaz şartlarda mücadele ediyorsunuz.
No fundo do seu coração?
Hep kalbinizin derinliklerinde.
O seu quarto de empena e a magnífica cerejeira dão asas à imaginação.
Çatı odanız ve şu güzel yaşlı kiraz ağacı hayal gücünü beslemek için öyle güzel bir ortam yaratıyor ki!
Vai precisar mais da Ana, agora que o seu marido morreu.
Kocan öldükten sonra Anne'e daha çok ihtiyacın olacak.
Dissemos ao seu irmão Robert para a informar.
Kardeşiniz Robert'a oğlan istediğimizi söyle dedik.
Gosto de imaginar que sou uma princesa numa torre, ou Joana d'Arc a batalhar, ou uma triste noiva que vive à beira-mar sem falar com ninguém, porque o seu único e grande amor desapareceu quando o navio em que seguia naufragou!
Bir kulede yaşayan bir prenses olduğumu hayal etmeyi severim ya da atını savaşa süren Jeanne D'Arc ya da perişan bir gelin olurum. Deniz kıyısında yaşayıp kimseyle konuşmayan çünkü hayattaki tek gerçek aşkı gemisi batınca dalgalarda kaybolmuş ve geri dönmemiştir.
- Deve estar no seu xaile.
- Şalın üstünde olmalı.
Não tirei o seu alfinete, não sei onde está!
Broşunuzu ben almadım! Nerede olduğunu bilmiyorum!
Isso é porque quando olham para ti, tudo o que eles veem é o seu filho.
Öyle, çünkü sana baktıklarında tek gördükleri oğulları.
O Vice-Governador está à nossa espera no seu escritório.
Vekil yardımcısı ofisinde bizi bekliyor.
Ligue para quem tiver que ser, mas nós vamos atravessar o seu portão.
Ne lazımsa onu arayın. Ama kapıdan hemen geçmemiz lazım.
- Ele é mesmo seu sobrinho?
Gerçekten yeğeniniz mi?
Assim como o seu filho.
Oğlunuzda öyle.
Sr. Snyder, diga-me que não veio aqui pedir para regressar ao seu antigo posto.
Bay Snyder. Eski görevinize geri dönmek için buraya geldiğinizi söylemeyin.
Foi a escolha do seu antecessor, não dela.
Onu selefi seçti, Genel Vali değil.
Ele ligou-me do seu abrigo atirando a Segurança Interna aos lobos.
Sığınağından beni arayıp Ulusal Güvenliği suçladı.
Eu agradeço o seu tempo, Sr. Embaixador.
Zaman ayırdığınıza memnun oldum, sayın Büyükelçi.
Como está o seu café?
Kahveniz nasıldı?
Este porquinho roubou o seu terapeuta e trouxe as droguinhas para a casinha.
Bu ufak domuzcuk terapistini soydu ve ev arkadaşı için uyuşturucu getirdi.
Viajava no seu meio.
Belli insanlarla arkadaşlık kurardı.
A zona da fala do seu cérebro está activa, mas ele não está a falar.
Beyninin söylev kısmı aktif ama konuşmuyor şu anda.
Amy, uma vez disse ao seu marido que sentia ter crescido numa casa assombrada?
Amy, bir zamanlar eşine hayaletli bir evde büyümüşsün gibi hissettiğini söylemedin mi?
Deixava o seu irmão na casa de banho e encontrava-o a vaguear do lado de fora, e quando ele falou às pessoas sobre as vozes, as visões, disseram que ele era doente.
Kardeşini banyoda yalnız bırakırdın, sonra da dışarıda gezerken bulurdun. İnsanlara duyduğu sesleri ve gördüğü şeyleri söylediğinde de hasta olduğunu düşündüler.
O seu irmão tem poderes psíquicos.
- Kardeşinin psişik güçleri var.
O seu poder não funciona aqui. Não sem o seu corpo físico.
Vücudun fiziksel olarak burada olmadığı için güçlerin yok.
Não é uma piada, isto é real, seu idiota.
Bu şaka değil, gerçek seni aptal!
Uma onda de radiação que matará tudo o que se atravessar no seu caminho.
Yolundaki herkesi yok edebilecek bir ölüm dalgası.
Custa-me a acreditar que ele traísse o seu país.
Onun ülkesine ihanet edebileceğine inanamıyorum.
E quando deu por isso, ela estava a usar o seu portátil para aceder a informações confidenciais.
Ondan sonra farkettiğiniz şey gizli bilgilere erişmek için şahsi bilgisayarınızı kullandığıydı.
Foquemo-nos na violação da segurança nacional com o seu computador.
Bilgisayarının ulusal güvenliği aşmak için nasıl kullanıldığına odaklanalım.
Se acha que pode manter o seu acordo de imunidade chantageando o presidente eleito por ter alegadamente recebido donativos ilegais para a campanha por parte do Alexander Kirk, não é tão inteligente como todos dizem.
Eğer seçilmiş başkana şantaj yaparak iddiaya göre Alexander Kirk'ü kullanarak yasal olmayan bir şekilde kazandığın dokunulmazlık anlaşmanı sürdürebileceğini düşünüyorsan herkesin bahsettiği kadar akıllı değilsin demektir.
Marlin, o seu patrão fez-me uma promessa de campanha e tenciono garantir que ele a cumpre.
Marlin, patronun bana, kampanyası sırasında bir söz verdi ve niyetim o sözü tuttuğundan emin olmak.
Maddox, executámos um mandado de busca ao seu apartamento e encontrámos uma caderneta bancária associada a uma conta em Madrid.
Mr. Maddox Az önce daireniz için alınan arama emrini uyguladık. Ve banyo havalandırmasında gizlenmiş, Madrid'deki izlenebilir bir hesaba ait banka hesap cüzdanı bulduk.
Seu filho da mãe!
Orospu çocuğu.
Não há nada que possamos fazer pelo seu filho.
Oğlun için yapabileceğimiz bir şey yok.
Estamos aqui... porque queremos falar consigo sobre... doar os órgãos do seu filho.
Buraya geldik çünkü seninle konuşmak istediğimiz bir şey var. Oğlunun organlarını bağışlamanı istiyoruz.
Eu sou seu filho.
Ben senin oğlunum.
O seu estilo?
Sana göre değildi.
Do seu restaurante em Montana?
Aradığın şey Montana'da bir lokanta mıydı yani?
- Não o recomendo no seu estado.
Sizin durumunuzda bunu önermiyorum.
Vamos estabilizar o seu pescoço.
Boyunluk takıp boynunu stabil hale getireceğiz.
Espere até ter o seu bebé e a Mindy sair da cirurgia.
Bebeğin doğana ve Mindy sağ salim ameliyattan çıkana kadar bekleyeceksin.
Então ele é todo seu.
O zaman tahta senindir.