Translate.vc / португальский → турецкий / Sombra
Sombra перевод на турецкий
4,116 параллельный перевод
Enquanto os rivais mafiosos imploravam pelas suas vidas à sombra da ponte de Brooklyn,
Brooklyn Köprüsü gölgesi altında rakip mafya babaları onların hayatı için yalvarıyordu.
Foi sem sombra de dúvida uma armadilha, Tommy.
Tuzak açık durumda Tommy.
Vês a sombra a encurtar?
Gölgenin nasıl kısaldığını görüyor musun?
No dia antes de sairmos marcas um círculo há volta do indicador onde a sombra é mais fina ao meio-dia.
Yelken açmadan önceki gün... Öylen vakti gölgenin en kısa olduğu zaman işaretin etrafına bir daire çizersin.
No próximo dia, no mar, mandas isto à água por volta do meio-dia, e observas a sombra.
Ertesi gün denizde levhayı öylen vakti tekrar suyun üstüne koyar ve gölgeyi izlersin.
Se a sombra só tocar no círculo...
Eğer gölge ancak daireye değiyorsa...
Manténs a sombra do meio-dia no círculo, e a tua rota estará certa, para Oeste.
Öylen gölgesini daire hizasında tut ve rotan doğruca batı olsun.
Eu vi o miúdo mas, pensava que era uma sombra e eu não sabia o que estava na estrada.
çocuğu gördüm,... ama önce gölge zannettim,... ya da ne bileyim,... yoldakinin ne olduğunu bilemedim.
Viraste na esquina, viste o que viste, uma sombra no lado da estrada.
Sen köşeden döndüğünde gördüğün şeyi gördün,... yerde bir gölge olduğunu gördün.
Mais uma vez, a Santana fez-me sombra.
Santana yine sahnemi çaldı.
Por isso é que o Sombra Longa o queria morto?
Longshadow bu yüzden mi seni öldürmek istiyordu?
E o seu marido sabe-o, sem sombra de dúvida.
Bunu kocanızdan iyi kimse bilemez.
Não, isso foi como uma sombra irada. Precisamente!
- Hayır, gerçekten çok öfkeli bir gölge gibiydi.
Uma sombra que protege o tesouro.
- Aynen Hazineyi koruyan bir gölge.
A nossa família vive à sombra de uma grande pecado.
Ailemiz büyük bir günahın altında yaşıyor.
Podem fazer-me sombra praticamente em qualquer lugar da web.
Webde, her yerde neredeyse gölge gibi izliyorlar.
O quê? Se o Boyd sai e vê a sombra dele, temos mais seis semanas de Inverno?
Ya Boyd çıkagelir de gölgesini görürse..... kış altı hafta daha uzar mı?
Vamos passando pela rotina dos dias como marionetas de sombra ou fantasmas do que fomos.
Eskiden olduğumuz kişilerin gölgesi ya da hayaleti gibi geçiyor günlerimiz.
E toda a grande vastidão da luz tranquila eles me mostraram, Eu não vi qualquer sombra de outra partida dela. "
"Ve geniş bir alanda bana gösterdikleri huzur dolu ışığın içinde onun başka bir kısmının gölgesini gördüm."
Ainda que eu andasse pelo vale da sombra da morte, não ia temer mal algum, porque Tu estás comigo.
Gerçekten ölüm gölgesinin vadisinde yürüyorsam da hiçbir kötülükten korkmam ; çünkü sen benimlesin.
Eras um ratinho assustado pela própria sombra.
Etrafta fare gibi kaçışıp kendi gölgenden korkardın.
A sombra não era minha, era do meu marido.
Korktuğum kendi gölgem değil, kocamdı.
Neste caso, o dragão é claramente a sombra do doente, os seus pensamentos mais reprimidos.
Bu durumda ise, ejderha açıkça öznenin kendi bastırılmış gölgesi.
Onde anda o sombra inglês?
Londra Sis'i nerede?
Permanece na sombra, até que sejas chamado.
Mesaj alana dek kimseye görünme.
Então, segui-lo-ei até à outra vida, e mijarei na sua sombra.
Öyleyse ben de peşinden gideceğim ve gölgesine sıçacağım.
Que a nossa sombra caia sobre eles e que todos os homens, mulheres e crianças por ela tocados sejam levados deste mundo!
Gölgemiz üzerlerine olsun! Gölgemiz altında kalan her erkek, kadın ve çocuk, Roma'nın kudreti ve şanıyla bu dünyadan defedilsin!
Que a nossa sombra caia sobre eles e que todos os homens, mulheres e crianças por ela tocados sejam levados deste mundo!
Gölgemiz üzerlerine olsun! Gölgemiz altında kalan her erkek, kadın ve çocuk, bu dünyadan defedilsin!
Uniu-se à nossa causa uma sombra?
Niyetim üzerimize gölge düşürdü.
Saí para transformar a sombra em carne.
- Gölgeye can vermek için ayrıldım.
Tal como fiz na sombra do Vesúvio e em cada batalha desde então?
Vezüv'ün gölgesinde ve o günden beri girdiğimiz her savaşta yaptığım gibi!
Enquanto não conhecermos a dimensão da ameaça, serei a tua sombra.
Tehdit açığa çıkana dek, senin gölgen olacağım.
Não sabia que o carrasco da sombra da morte precisava de proteção.
Ölümün Gölgesi'ni mağlup eden adamın fedaiye ihtiyacı olacağını düşünmemiştim.
E que, em breve, reclamará a vida do Spartacus e de todos aqueles que ainda seguem a condenação da sua sombra.
Ve en kısa zamanda Spartacus'ü ve gölgesinin lanetini takip eden herkesi yakalamamızı sağlayacak olan da.
Nenhum homem deve ser ofuscado pela sombra das ações do outro.
Hiçbir insan, başkasının hareketleri için yargılanmamalı.
Sem a sombra inquietante da república.
Cumhuriyet'in karanlik gölgesinden uzakta.
Então perfuremos o seu coração e façamos com que a sombra desapareça para sempre.
Öyleyse birak da yüregini desip gölgesini sonsuza dek üstümüzden kaldiralim.
Se os batedores de Pompey voltarem à república, assim que anoitecer, o homem e as suas legiões seguirão a sombra deles.
Pompey'in öncüleri Cumhuriyet'e dönerse o ve lejyonları, onların izinden gidecektir.
Sou apenas uma sombra esbatida que assombra um mundo que deixou de ter significado.
Ben solgun bir gölgeyim. Anlamsız bir dünyada dolanıyorum artık.
Esperava receber o próprio Imperator, mas o destino trouxe apenas uma mera sombra do nome Crassus.
Ben Kumandan'ı karşımda bekliyordum. Fakat kader bana Crassus isminin gölgesini teslim etti.
Mantenham-nos por perto, porque a sombra de Roma está sobre nós.
Sıkı tutun onları. Zira Roma'nın gölgesi üzerimizde.
Estamos na sombra de um poder maior!
Yüce bir kudretin gölgesinde duruyoruz!
Bem, é sombra de maquilhagem mas é... muito pesado.
- Pudra kutusu. Ama ağır bir pudra kutusu.
Nem sequer é a sombra da Teri.
Terri'nin renk tonunda bile değil.
Bem, um colega meu, pequeno e de óculos, que vive na sombra do seu brilhante colega de casa.
Benim kısa boylu, gözlüklü bir iş arkadaşım. Dahi ev arkadaşının gölgesinde yaşamını sürdürüyor.
Apanhou mais dois anos à sombra.
2 yıl daha yedi.
Na sombra do meu passageiro negro.
Karanlık Yolcu'mun gölgesinde.
Eu costumava viver de noite, na sombra do meu passageiro negro.
Eskiden hayatımı gecelerde yaşardım. Karanlık Yolcu'mun gölgesinde.
"Sombra no chão e a minha alma..."
Bakarken yansıyor koyu gölgesi o tahtalardan...
Podíamos descansar à sombra dela. Calças de algodão no deserto.
Gölgesinde dinlenebilirdik.
Caso tenhas 85, está na hora de'amarrar o teu cavalo na sombra.'
Ama 85 olduğunda piçi otlağın dışına atma zamanı gelmiş demektir.