Translate.vc / португальский → турецкий / Soz
Soz перевод на турецкий
59,668 параллельный перевод
Prometi tomar conta de ti.
Sana bakacağıma söz verdim.
És minha irmã e prometi tomar conta de ti.
Benim kız kardeşimsin. Sana bakacağıma söz verdim.
Juro, posso reparar isto.
Söz veriyorum, bunu düzeltebilirim.
Volto em algumas horas, e passaremos um tempo juntos, eu prometo.
Birkaç saat sonra döneceğim. Birlikte vakit geçireceğiz, söz veriyorum.
Bela frase.
Güzel söz.
Booth, juro que estou bem.
Booth, iyi olacağıma söz veriyorum.
Prometo... vai ser só uma picadela.
Söz veriyorum ki... sadece biraz acıyacak.
Esta é a minha carreira, está bem?
Söz konusu olan benim kariyerim.
Disse a mim mesmo que nunca mais entraria noutra prisão.
Bir daha hapse adım atmayacağıma dair kendime söz vermiştim.
Olha, eu prometi que te explicava.
Dinle. Açıklayacağıma söz vermiştim.
Prometi à minha irmã estar com ela esta noite.
Evet, kız kardeşime bu gece onunla takılacağıma söz verdim. Yani...
Depois eu volto.
- Sorun değil. Yakında dönerim, söz.
Promete?
Söz mü?
Fiz uma promessa.
Bir söz verdim ben.
Tens a minha palavra.
Sana söz veriyorum.
E obrigou-me a prometer que, um dia, teria a sua família de volta.
Ve bana bir gün ailesine kavuşacağına dair söz verdirtti.
O mundo não implode. Prometo.
Söz veriyorum dünya içeri çökmeyecek.
- Não é nada de mal. Prometo.
- Söz veriyorum sorun yok.
E a forma como falou dos esgotamentos da tua mãe?
Peki ya annenin sinirsel çöküntülerinden söz etme şekli?
Não, estamos a falar de danos aqui e agora, dentro de minutos após a ingestão.
Hayır, ağzınıza almanızdan itibaren dakikalar içinde, hemen orada ve o anda görülen zarardan söz ediyoruz.
Então, podemos falar sobre boas dietas.
Böylece iyi diyetlerden söz edebiliriz.
Não sei de que estudo está a falar e na impossibilidade de o poder consultar
Hangi çalışmadan söz ettiğinizi bilmiyorum. Şu anda o çalışma da elimizde olmadığından
Ele queria era falar sobre as pessoas viverem mais tempo com diabetes, mas quando falamos em acabar com a diabetes, ou da prevenção, foi quando nos excedemos.
Onun konuşmak istediği diyabet olup daha uzun yaşayan insanlar fakat diyabetin ortadan kaldırılması ya da önlenmesinden söz açtığımda çizgiyi aşmış oluyorum.
Nos emails internos do governo com os responsáveis da indústria dos ovos, sugeriram que o CEO de Hampton Creek,
Hükûmetin yumurta sanayisinin liderleriyle yaptığı dâhili yazışmalarda Hampton Creek CEO'su Josh Tetrick'i öldürtmekten söz ediliyor.
Esse é o fluído que foi feito pela evolução ao longo de milhões de anos.
Burada evrimin milyonlarca yıllık süreçte tasarladığı sıvıdan söz ediyoruz.
Encontrarei ambos, prometo.
İkinizi de bulacağım, söz veriyorum.
Mas descobri que todas as palavras que saem da sua boca são mentiras.
Şimdi bir bakıyorum ağzından çıkan her söz yalanmış.
Eu liberto-a. Prometo.
Onu oradan çıkaracağım, söz veriyorum.
Promete-me apenas que posso confiar em ti e que vamos fazer isto esta noite.
Bunu bu gece yapacağımız konusunda sana güvenebileceğime söz ver.
Prometo.
Söz veriyorum.
- Do que está falando?
- Neyden söz ediyorsun?
Primeira vez que volto desde os 17 anos, quando precisava falar sobre ser gay.
17. yaşımdan beri ilk kez tekrar geylik olaylarımdan söz etme ihtiyacı hissettim.
Prometa que nunca agirá daquele jeito de novo. - Prometo.
- Bir daha seni asla böyle davranırken görmeyeceğime söz ver.
- Estou falando sério.
- Söz veriyorum. - Ciddiyim.
- Dou-te a minha palavra.
- Sana söz veriyorum.
Eu prometo-te que te liberto se tu me libertares.
Sana söz veriyorum. Beni serbest bırakırsan ben de seni serbest bırakırım.
Dou-te a minha palavra.
Sana söz veriyorum.
Prometo-te que vamos.
Ama söz veriyorum, gideceğiz.
Dou-te a minha palavra.
Söz veriyorum.
Tu terás as tuas respostas, mas nós estamos a ficar sem oportunidades e temos de avançar para a próxima contingência, a estação de comboio.
Cevap alacaksın, söz veriyorum. Şu an zamanımız daralıyor. Sonraki yedek plana geçmeliyiz.
Só depois de me prometerem que recebo os dez milhões de riais.
Sen 10 milyon riyalimi alacağıma söz verene kadar olmaz.
- Voar está mesmo fora de questão?
- Uçak gerçekten söz konusu değil mi?
Eu prometi-te que nunca faria isso.
Asla öyle demeyeceğime sana söz vermiştim.
- Prometeu tratar menos casos extremos.
- Daha hafif vakalar almaya söz vermiştin.
Prometo.
- Söz veriyorum.
Prometo nunca mais torna a acontecer.
Söz veriyorum, bu bir daha asla olmayacak.
Prometemos.
Sana söz veriyorum.
Fora de questão.
Söz konusu bile değil.
Tem a minha palavra.
- Söz veriyorum.
Tu tinhas prometido que a minha parte estaria á minha espera.
Payımın beni beklediğine dair söz vermiştin.
Então, se, me ajudares a sair desta, eu prometo que vou a igreja com a Lizzie, JP...
O yüzden ; buradan çıkmama yardım edersen Lizzie ile kiliseye gideceğime söz veriyorum, Jp...