Translate.vc / португальский → турецкий / Stay
Stay перевод на турецкий
201 параллельный перевод
Quer vás, quer fiques
# Whether you go # ( # Gitsen de # ) # Whether you stay # ( # Kalsan da # )
- "I should stay away."
- "Uzakta kalmalıyım."
Even... If we stay together Our whole lifetime through
* Hatta beraber olsak... * * tüm hayatımız boyunca *
And I'll stay in the heart
* Ve kalırım kalbinde *
- Even if we stay together
* Beraber olsak bile *
Even if we stay together Our whole lifetime through
* Hatta beraber olsak... * * tüm hayatımız boyunca *
" "Stay With Me, Baby" ", vamos!
"Stay With Me, Baby" haydi.
Seria melhor que se mantivesse longe de Sua Alteza.
You'd be well-advised to stay clear of Her Ladyship.
E tu vais ficar a ver e deixar uma rapariga ser morta, só porque o teu pai tem de estar limpo para poder abrir um casino?
And you're gonna stand by and let that girl die... because your father needs to stay clean so he can start a casino?
"Rae Ann, ela fica." Não?
"Raye Anne, she's a stay in."
# I'd love to stay
# Kalmak istiyorum
Disse-te para ficares longe dele.
I told you to stay away from him.
É uma boa vida... se conseguires sobreviver.
It's a good life..... if you can stay alive.
Afastem-se.
Stay back.
# para continuar o mesmo.
# To stay the same
"Mãezinha, limpa lá", "Deixa-me lá ficar acordado."
Yatmak istemiyorum "(" Mamma, clean up ", "Let me stay up." )
" A vida é como a brisa quando estás fresco e frio
"Life is just a breeze when you stay fresh and cool"
- Preciso de ti aqui em cima!
- I need you to stay near my head!
Deixem o Van ficar!
Let Van stay!
É melhor ficar por perto até isto acabar.
Maybe it's good that our stay in these cIose quarters nears its end.
Fique comigo até a nau chegar.
Stay with me until the ship arrives.
A minha é : "Let's Stay Together" do Al Green.
Benimki Al Green'in "Let's Stay Together" şarkısı.
Stay here whilst I go schmooze Princesa qual é o nome dela?
Burada bekleyin ben gidip prensese haber vereyim.
Eu salvo-o depois de ele apanhar um bocado Vou ficar aqui.
I'll save him after the first few Stay right here
A guerra já acabou.
Artık barıştayız.
Estou em paz.
Biz barıştayız.
O que é isso que estás a levar contigo?
Bir yarıştayız. O aldığın nedir?
Porquê desperdiçar os truques que o exército nos ensinou... só porque vivemos em tempo de paz?
Barıştayız diye orduda öğrendiklerimizi unutacak mıyız?
Eu também sou um explorador.
Ben de arayıştayım.
E vai começar a sexta corrida.
Şimdi de Belmont'ta altıncı yarıştayız.
Uma fonte da Direcção Geral disse-nos... que há uma data de tramóias ilegais na CREEP.
Sayıştay'dan bir kaynak bize BYSK'nde bir sürü yasadışı iş döndüğünü söyledi.
O relatório em que depositavam tanta esperança... foi adiado para após a reconfirmação do presidente.
Şu çok inandığınız Sayıştay raporu var ya... O rapor bu geceki adaylığın açıklanması sonrasına kadar ertelendi.
O Relatório da Direcção Geral de Contas dizia... que havia $ 350.000 no cofre da Comissão para a Reeleição do Presidente.
Sayıştay raporuna göre Başkanı Yeniden Seçtirme Komitesi'nin kasasında 350,000 $ varmış.
Hoje, buscamos uma mensagem vinda das estrelas.
Bugün, yıldızlardan gelecek mesajlar için arayıştayız.
Boris Vladimiravitch Chtiurmer, mestre-de-cerimônias, membro do Conselho de Estado e proprietário de inúmeras fazendas.
Boris Vladimirovich Sturmer, Saray Nazırı Danıştay üyesi, malının mülkünün haddi hesabı yok.
A lista das pessoas que Badmaiev quer no Conselho de Estado.
Elimde bazı adamların isim listesi var. Badmayev'i Danıştay'ın başına getirmek istiyorlar.
Temos centenas de quilos de lastro.
- Kilolarca yükümüz var! - Hala yarıştayız!
O Concelho de Estado rejeito o seu apelo de clemência.
Danıştay, merhamet gösterilmesini önermemiştir.
Vou mergulhar.
Dalıştayız!
Temos que correr agora.
Artık yarıştayız!
Teoricamente sou concorrência, mas... Sei que estamos em mundos diferentes.
Bilirsin, teknik olarak bir yarıştayım, fakat demek istediğim, hey, kendime yağ çekmem... yani seninle aynı lig'de oynuyoruz.
Trata-se de uma corrida cujo prémio não é nada menos que a África.
Bir yarıştayız, Albay, ve ödül de Afrika kıtasından başkası değil.
Sabe, suponho que, técnicamente, eu sou a concorrência, mas quer dizer, não minto a mim própria,... nem sequer estou na mesma liga que você.
Bilirsin, teknik olarak bir yarıştayım, fakat demek istediğim, hey, kendime yağ çekmem... yani seninle aynı lig'de oynuyoruz.
Busca? Numa busca já eu estou, para reaver o meu pântano.
Zaten bir arayıştayım, bataklığımı geri almanın yolunu arıyorum.
Estou nas vendas, Carla.
Satıştayım, Carla.
As testemunhas são a Dra. Katherine James e o Juiz Frank Pollard.
Tanıklarım Dr. Katherine James ve Danıştay Bakanı Frank Pollard.
As testemunhas são a Dra. Katherine James e o juiz Frank Pollard.
Tanıklarım Dr. Katherine James ve Danıştay Bakanı Frank Pollard.
Na entrada de trás.
Neredesin? - Arka çıkıştayım.
Ainda estamos na corrida, portanto descansem amanhã.
Hala yarıştayız. Yarın dinlenin.
E perto de mudar o curso da história.
Barıştayız... ateşkes altında... ve onlar sayıca bizden çok üstün.
Vou dar uma palestra num seminário de treino de cães no próximo fim-de-semana em San Diego, e o Hunter tem de ficar cá.
Gelecek hafta San Diego bir köpek terbiyesi çalıştayında konuşacağım ve Hunter'ın burada kalması lazım.