Translate.vc / португальский → турецкий / Suc
Suc перевод на турецкий
15,988 параллельный перевод
Diversas acusações por pequenos delitos.
Çok sayıda suç bulunduran kötülük suçlaması.
Ouviram-no a gabar-se do envolvimento dele com várias facões criminosas.
Birkaç suç grubu ile olan ilişkisi hakkında böbürlendiği duyulmuş.
Presumi que as histórias que li no jornal sobre os seus ataques aos criminosos eram inventadas.
Gazetelerde okuduğum hikayelerin suç dünyasına yaptığın saldırıların uydurma olduğunu sanmıştım.
- Menti à Polícia. Sou cúmplice.
Polislere yalan söylemek, bu bir suç ortaklığı.
Quaisquer infrações seriam consideradas crimes passionais.
Herhangi bir suç ihlali ani tutkular sebebiyle gerçekleşir.
Segundo, ele dificilmente era um génio crimninoso.
İkincisi, bir suç dehası değildi.
Considerando que passei as últimas duas horas a convencer o Anthony Paolucci a não apresentar queixa.
Anthony Paolucci ile saatlerdir suç duyurusunda bulunmaması için ikna etmeye çalıştığımı göz önüne alırsak.
Sabias que disparar uma arma contra uma multidão é um crime?
Kalabalıkta ateş etmenin suç olduğunu biliyor muydun?
Tu irás representar o nosso elemento criminoso gentil.
Sen aşağılık suç öğesini oynayacaksın.
Creio que querias dizer elemente criminoso bonito.
Yakışıklı suç öğesi demek istedin herhalde.
Não, tu foste vitima de um crime.
Hayır, sana karşı yapılan bir suç vardı.
Isto é uma cena de crime activa.
Burası aktif bir suç mahalli.
Nunca pensaria que a Lux era um antro do pecado, pois não?
Lux'ın bir suç yatağı olduğu hiç anlaşılmıyor, değil mi?
Creio que o detective Graham depois usou essa arma para atirar e matar o Jacob Williams, o crime do qual... o sr. Morningstar é suspeito.
Dedektif Graham o silahı Jacob Williams'ı öldürmek için kullandı. Bay Morningstar'ın işlediğinden şüphelenilen suç için yani.
Max... precisamos de proteger a área.
Max etrafın güvenliğini sağlamamız gerek. Burası etkin bir suç mahalli. Hayır burası benim mülküm.
Sou encarregada de limpeza, como indica o meu cúmplice aqui.
Temizlik malzemeleri taşıyorum. Bu büyük suç ortağım da şahidim.
Se não tivesse ligado a luz, nada disso teria acontecido.
Ben o ışığı yakmamış olsaydım bunların hiçbiri olmazdı. Suç benim.
Ver padrões de comportamento que mais ninguém consegue ver. Até que, finalmente, apanhamos a cagona numa armadilha que ela própria criou.
Kimsenin göremediği davranış biçimlerini yakalayıp sonunda sıçan kişiyi suç üstü yakalayana kadar.
Reúnem suspeitos vulgares, pessoas com cadastro.
Olağan şüphelileri topluyorlar, suç kaydı olan insanları.
- Cadastro, dizes tu?
- Suç kaydı mı diyorsun?
Cometeu um crime, reclusa.
Suç işlediğin için buradasın, mahkum.
Como previste, ele contactou o seu parceiro no crime.
Tahmın ettığın gıbı suç ortağına ulaştı.
Desafias-me a bater-lhe, se o fizer, a responsabilidade é tua.
Vurmam için meydan okursun, vurursam da suç senin olur.
As iniciativas nas universidades mostram que reduz a reincidência no crime.
Bu okul tabanlı girişimler yeniden suç işleme ihtimalini düşürüyor.
Tudo por culpa de uma armadilha montada pelos agentes de Villemarie.
Bütün suç Villemarie ajanlarının oynadığı şaka yüzünden.
Foi só um pequeno delito, mas tenho de passar cá a noite.
Hafif suç. Demek istediğim, burada sıkıştım kaldım. Geceyi geçirmem gerek.
É crime.
Bu federal suç.
Não faz mal. Tenho cúmplice.
Evet, bir suç ortağım da var.
Então se não estamos à procura do crime organizado, e já descartamos um médico corrupto ou um cirurgião...
Organize suç değilse ve doktor ve cerrahları da elediysek...
Uma assinatura é um ritual, não é necessária para o crime, mas algo que os suspeitos fazem para satisfação emocional.
İmza suç için gerekli olmayan bir ritüeldir, şüpheli bunu duygusal tatmin için yapar.
Como quer que tenha sido, o meu avô foi colaboracionista no Holocausto.
Her nasıl olduysa büyük babam Yahudi soykırımının suç ortağıydı.
- Olá. - A minha nova parceira no crime.
- Yeni suç ortağım.
Lamento, é um local de crime da Polícia.
Kusura bakmayın beyefendi burası devam eden bir polis suç mahali.
Estava eu no gabinete do Davis a defender-te quando venho a descobrir que já estavas no local do crime.
Davis'in yanında seni savunuyorum sonra bir öğreniyorum ki sen çoktan suç mahaline gitmişsin.
_ sangue transgenico foi encontrado na cena do crime, sangue de uma criatura que costumava ser Albert Lin.
Mary? Benimle neden konuşmuyorsun? Suç mahallinde transgenik kan bulundu, eskiden Albert Lin olan bir yaratığın kanı.
Não devia ir-me embora. Fugir é uma confissão de culpa.
Suç itirafı gibi olmaması için ayrılmamamız gerektiğini biliyorum.
O que começou como um esquema inocente para seduzir uma mulher que não queria compromissos, culminou com a Lola a dar um falso testemunho e uma possível sentença de morte para a rainha-mãe.
Hiçbir şey kolay değil artık. Bir kadının yanlış ifade vermesi için düzmece bir oyunla her şeyi planlamak ve Lola'nın ifadesinin Valide Hanım'ı idama gönderebilmek ne suç ama.
Eu fui incriminada, e vós sois responsável por todo o meu sofrimento.
Suç bana atıldı. Sen benim çektiğim her acının sorumlususun.
As cartas da aranha, fotos dos crimes, depoimentos...
La Arana kartları, suç mahalli fotoğrafları tanık ifadeleri...
Simone, estávamos justamente falando sobre por que esse homem, que viveu, 20, 30 anos sem nunca cometer um crime, um dia decide atacar aquelas mulheres?
Simone şundan bahsediyorduk. Bu adam 20, 30 sene hiçbir suç işlemeden yaşayıp nasıl oluyor da günün birinde kadınlara saldırmaya karar veriyor?
Como sabe que ele nunca cometeu um crime antes?
Daha önce şuç işlemediğini nereden biliyorsunuz?
O crime aconteceu na sua zona.
Bu suç sizin bölgenizde işlendi.
- Estão a falar em cometer um crime.
- Siz suç işlemekten bahsediyorsunuz.
Nem sabe se houve crime.
Bir suç işlenip işlenmediğini bile bilmiyorsun.
O pão nosso de cada dia nos dai hoje. Perdoai as nossas ofensas assim como nós perdoamos a quem nos tem ofendido.
Bugün bize gündelik ekmeğimizi ver ve bize karşı suç işleyenleri bağışladığımız gibi sen de bizim suçlarımızı bağışla.
As organizações criminais, ás vezes, tentam repassar uma dívida não paga para outros membros da família da vítima.
Suç çeteleri bazı ödenmemiş borçları, Kurbanın ailesinden, Birinden tahsil etmeyi denerler.
Condenado por homicídio involuntário em 2012, como menor.
İstemsiz adam öldürmeden 2012'de ufak suç aldı.
Desculpa por isto, rapaz. Mas, não podes culpar ninguém além de ti mesmo.
Kusura bakma oğlum ama kendinden başkasında suç arama.
Não és estúpido, Shawn, agora, és apenas cúmplice num homicídio!
Salak değilsin Shawn, artık bir cinayette suç ortağısın!
Isto seria um crime.
Bu suç kapsamına girer.
Há muita culpa por aqui, Snow.
Etrafta gezen birçok suç var, Snow.