Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / португальский → турецкий / Tabak

Tabak перевод на турецкий

1,308 параллельный перевод
Foi uma escolha arrojada de pratos.
Oldukça cesur bir tabak seçimi.
- Não queria abusar, mas pode segurar?
Sana tabak vermeye çekiniyorum ama tutar mısın?
Até na sopa ele a mete, se estiver quente.
Bir tabak sıcak çorba bulsa şeyini onun içine bile sokar.
Deram-lhe um prato dos "brownies" dela... lsto é que chamo chegar a horas ;
Sana bir tabak onun brownilerinden mi verdiler? Evet. Zamanlamam nasıl?
Não podes pôr isto num prato?
Hanne, bu çok iğrenç, bir tabak kullanamaz mıydın?
O prato maior é do Shigeto.
Büyük tabak Shigehiko için.
Posso os ter no meu prato, ou o Peter planeia os equilibrar no meu nariz?
Bir tabak alabilir miyim, yoksa Peter burnumun üzerine mi koyacak?
Quero que fiques com o prato grande.
Büyük bir tabak almanı istiyorum.
Tenho aqui o rolo de carne de Vénus e dois Trekkies do dia.
Bir tabak Venus Köftesi. Buyrun.
No terceiro encontro, desejava-o mais do que a um punhado de Reeces Pieces.
Üçüncü kez çıktığımızda onu bir tabak Reese'in Dilimleri'nden daha çok istiyordum.
Aquele prato lindo que a tia Settimia roubou naquele restaurante de Roma.
Settimia Teyzenin Roma'dan aldığı güzel tabak.
Não se preocupe com o prato.
Tabak için endişelenme.
Vejo a arte contemporânea como um prato sujo cheio de junk food... e eu quero algo mais nutritivo.
Modern sanatı işe yaramaz yiyeceklerle doldurulmuş kirli bir tabak olarak görüyorum. Ben ise daha besleyici bir şeyler istiyorum.
Eu tomei a liberdade, em preparar uma grande... variedade de pratos do Quadrante Delta.
Kocaman bir Delta Çeyreği karşımı olan tabak hazırladım.
Marie, o Sol nasceu, o prato está vazio. Onde estão os meus ovos?
Marie, güneş tepede, tabak boş, yumurtalarım nerede?
Despediam-me sempre com desculpas da treta - partia muitos pratos, era lento demais com os miúdos de frango.
Hepsinde aynı nedenle kıçıma tekmeyi yedim. Tabak kırıyorsunuz, çok yavaşsınız.
Até tinha medo de me ver levar a travessa das batatas.
- Evet, öyle. Birşey olur diye bana bir tabak bile taşıtmadı farkettin mi?
Vou fazer-te uma massa. - Não, obrigado.
Sana bir tabak makarna yapabilirim istersen.
O teu avô comeu um prato cheio de feijão antes de vir para aqui... e não me vês sentado a tocar o instrumento, pois não?
Biz buraya gelmeden önce deden koca bir tabak fasulye yedi gene de burada kıç trompeti çalmıyor, değil mi?
Tragal-he um prato.
- Bir tabak getirin siz.
Há mais pratos?
Başka tabak var mı?
Vou buscar outro tabuleiro de bolinhos de cereja.
Bir tabak daha kirazlısından istiyorum.
O prato está quente.
Tabak sıcak.
Procure uma plaqueta onde está... gravado um logotipo.
Ona bakmanı istiyorum. Üstünde CARVER yazan tabak yada tabak gibi bir şey var.
Porque é que eu disse que este prato era do Pike?
Bu tabak Pike'ın diye neden söylüyorum ki?
Este prato... não me pertence.
Bu tabak... bana ait değil.
Qual é o homem que não gosta de mamas?
Tabak göğüslerden hangi erkek hoşlanmaz?
Um conjunto das peças de Julie Andrews na Bradford Exchange.
Julie Andrews antika tabak seti mi yoksa?
Pede um prato e eu falo.
Bana bir tabak söyle. Kamım acıktı.
Vou buscar-vos um prato.
İkinize tabak getireyim.
Se me derem licença, vou buscar outro prato delicioso de feijão Ben Franklin.
Şimdi izin verirseniz Ben Franklin fasulyelerinden lezzetli bir tabak daha alacağım.
Ali atrás pões os pratos e os talheres.
Sonra, arka tarafa, tabak ve çatal bıçak takımları.
Eu poderia falar sobre isso todos os dias, mas há um pedaço de lasanha com o meu nome nele.
Bak, bütün gün bunu konuşabilirdim ama üstünde adım yazan büyük bir tabak lazanya var.
- Trazes os pratos?
- Tabak getirmemi ister misin?
Não ponhas um prato para ela, se não está cá.
Gelmediyse onun için tabak koymanı istemiyorum.
Não custa nada pôr mais dois pratos.
İki tabak eklemek hiç sorun değil.
Diz ao Arthur para mandar mais duas doses.
Arthur'a söyle iki tabak daha yollasın.
Taças de papas de aveia.
Tabak dolusu lapa var.
Memsaab?
Memsaab. tabak.
Prato.
Bir tabak.
Aquele "cowboy", ficou com os olhos esbugalhados.
O yaşlı kovboyun gözleri tabak kadar büyüdü.
Quando batemos de frente não vi os olhos do tipo ficarem esbugalhados, foi só uma expressão.
Beyin sarsıntısı geçirdiğim zaman o kovboyun gözlerinin tabak kadar büyüdüğünü görmedim.
... mas aqui é preciso mais do que um café e um prato de comida... ... para levar uma mulher sofisticada como eu, para a cama.
Ama burada, bir fincan kahve ve bir tabak yemekten fazla gerekir benim gibi kültürlü bir kadını kafeslemek için.
A noite passada sonhei que estava num restaurante na Piazza Navona a comer uma sopa "di cozze piccante" seguida de um "tagliarini al boscaiolo".
Dün gece rüyamda Navona Meydanı'ndaki bir lokantada oturduğumu gördüm. Acılı midye çorbası içiyordum sonra da bir tabak oduncu kebabı.
- Os pratos estão cheios.
Ben boş tabak göremiyorum.
Teria sido menos repulsivo, se tivesse usado um prato?
Tabak kullansa iğrenmez miydin?
Quê? Num prato...
Tabak!
Como o prato.
Tabak gibi.
Dois pratos extras de ravióli.
- Bir tabak çilek lütfen.
Mas que pratada de comida!
Bu bir tabak yemek.
Prato.
Tabak!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]