Translate.vc / португальский → турецкий / Tambêm
Tambêm перевод на турецкий
56 параллельный перевод
- Eu tambêm pensei quando entrei.
İşe başvurana dek ben de öyle sanıyordum.
Tudo bem, mas tambêm disse que o tempo é essencial.
Ama sonra zamanın en önemli şey olduğunu söylüyorsunuz.
Tambêm só estou de pé por causa dela.
Şu anda beni tutan da tükürük.
Tambêm sei que instalaram milhares de rádios aí dentro.
Oraya yerleştirilmiş bir milyon radyo vericisi var.
Vamos falar com ele tambêm.
Onunla da konuşalım.
Tambêm penso que sim.
Evet, ben de öyle düşünüyorum.
- Eu tambêm. Deve ser a primeira vez.
İlk kez hapşırıyor olmalı.
Tambêm ê um bolchevique.
Aynı zamanda da Bolşevik.
"Bertha Thompson, tida por todos como prostituta e uma mulher das ruas, e tambêm está envolvida na fuga."
Thompson. Çevrede fahişe olarak bilinen bu kadın da grubun kaçmasına yardımcı olmuş.
- Se fores, tambêm teremos problemas.
O para bizimdir. - Sana ne oluyor?
Tambêm não têm lugar no espaço.
Sizin uzayda yeriniz yok zaten.
depois vou tentar a Surpresa do Templo, tambêm.
Ardından, Temple Surprise'i deneyeceğim.
Diga isso a ele, tambêm.
Ona, bunu da söyle.
Vamos cuidar dele, tambêm.
Öyleyse, onun da çaresine bakarız.
Tambêm me lembro. Foi ele que provocou o que aconteceu.
Onun ne yaptığını, ben de hatırlıyorum.
Tambêm estou chateado. Só não falo sobre isso.
Sadece onunla yeterince konuşamadığıma üzülüyorum.
Se estou no caminho deles, você tambêm está.
Ben biliyorsam, sen de öylesin.
- Esse caso, tambêm?
Yanlışlıkla sizi mi tutukladılar?
- Não contarei nada, tambêm.
Sen söylemezsen, ben de söylemem.
Eu, se gosto de algo, digo se não gosto, tambêm lhe digo.
Ben, bir şeyi severim ; size söylerim. Bir şeyi sevmem ; size bunu söylerim.
Talvez eu tambêm saiba algo.
Belki ben de birkaç şey biliyorumdur.
- Eu voto sim. - Eu tambêm.
- Ben evet derim.
É reconfortante saber que estamos tão próximos, mas tambêm acho uma espécie de tortura chinesa estarmos tão próximos, porque tem de se encontrar as seis pessoas certas para fazer a conexão.
Bu kadar yakın olmamız beni çok rahatlattı ama Çin su işkencesine de bu kadar yakın olmam beni çok korkuttu çünkü doğru altı insanla bunu yapabilirsin.
- Eu tambêm os li.
- Hayır. Onları ben de okudum.
Tu tens parecido tenso desde que ela está aqui tambêm.
Merhaba. - Sekste aşırıya kaçıyoruz, Georgia.
Eu tambêm tenho alergias mas não me iría lembrar de um determinado espirro.
"Ona ihtiyacım olduğunda hangi cehenneme kayboluyor şu Elaine?" Sen onun âşık olacağı türden bir kadın olmalısın.
- Tambêm amo você.
- Ben de seni seviyorum.
- Tambêm te adoro, Willie.
- Ben de seni seviyorum, Willie.
- Então eu tambêm vou!
- O zaman ben de giderim.
E tambêm por mim.
Ayrıca kendim için de.
Eu tambêm estava fugindo, mas não estava sozinha.
O zaman da kaçıyordum... fakat yalnız değildim.
Eu tambêm preciso trabalhar.
Eğer istersen, beraber bakabiliriz.
Tambêm teve sucesso.
Başarılı da oldun ama.
- Tambêm está aprendendo o papel?
- Sen de rolü öğreniyor musun? - Tabii ki hayır.
Já sei que, quando se ê jovem... bem, você tambêm não ê nenhuma criança... essas coisas não têm valor.
Biliyorum, gençken böyle şeylere değer vermezsiniz. Sen de çocuk sayılmazsın artık.
Pois faça você em mim, tambêm estou nervosa.
Ben de gerginim.
Quer dizer que você tambêm...
Yani sen de mi...
Você tambêm o batizou de Esteban? Batizei.
Onun adını da mı Esteban koydun?
Tambêm ficaste em suspensão.
Kan dolaşımın durdu.
- Eu tambêm te amo! - Cheira aqui.
- Ben de seni seviyorum, Rock.
- Tambêm estou, parceiro!
- Ben de seni izliyorum.
- Você tambêm.
Sende ıslaksın.
Tambêm estou cuidando da minha sobrinha que...
Aynı zamanda yeğenime bakıyorum...
Tenho certeza de que ele gostaria de conhecê-lo, tambêm.
Gelirseniz- -
Eu não só gosto dela, como tambêm confio nela como advogada.
Seninle tanışmam bir trajediydi.
Então devo pedir desculpa por isso tambêm, não devo?
Üzgünüm.
Tambêm não.
Hayır.
Talvez eu tambêm goste.
Ben de denemek isterim belki.
- Tambêm não.
Hayır, bilmiyordu.
Tambêm tem um filho.
Onun da bir bebeği oldu, şişman ve çirkin.
- Eu tambêm, Grendel.
Ben de öyle, Grendel.